Nisan ayı içinde 'Kesit' köşemizi 'Köy Enstitülerine' ayırarak konunun çeşitli boyutlarını birlikte irdelemeye çalıştık.
Şu günlerde ise Türkiye tarihi açısından çok önemli olan '23 Nisan' ile dünya demokrasi tarihi açısından çok önemli olan '1 Mayıs'ın iç içe geçtiği günleri yaşıyoruz.
Özünde her ikisi de insanlar için 'umut günleri' olan bu tarihler, ne yazık ki son yıllarda ülkemiz insanlarına 'umutsuzluk ve endişe' yaşatıyor.
'23 NİSAN 1920 İLKELERİ' KORUNMALI VE GELİŞTİRİLMELİDİR
Evet, Türkiye tarihi açısından '23 Nisan 1920' tarihi çok önemlidir. Çünkü:
  • 23 Nisan, Türk halkının 'ulusal egemenlik' kavramıyla kucaklaştığı ve Cumhuriyet umutlarının tomurcuğa dönüştüğü tarihtir.
  • O güzel tarih, 1930'lu yıllardan sonra insan yaşamının tomurcukları olan 'çocuklar' ile bütünleşince daha da insancıl bir anlam kazanmıştır.
  • Sözün özü ulusal bağımsızlığa, ulusal egemenliğe ve çocuklarımıza duyulan saygının/sevgisinin simgesidir 23 Nisan.
23 Nisan 1920 tarihinde temeli atılan 'ilkeler' ise şöyle özetlenebilir:
* 'Emperyalizme' karşı,'tam bağımsızlık',
* Türkiye sınırları içinde'yurttaşlık' değerlerine dayalı 'ulusal birlik',
* Sultan egemenliği olan'saltanata'karşı,demokratik yapılanmaya dayalı 'ulusal' egemenlik',
* Ulusal egemenlik temeline dayalı 'güçlü ve saygın yasama organı (TBMM)',
* TBMM tarafından kurulan ve denetlenen 'yürütme organı (halk hükümeti)'.
Bu nedenlerle '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı', güzel yurdumun doğusundan batısına ve kuzeyinden güneyine coşkuyla dostlukla kutlanması gereken bir bayramdır.
23 Nisan'ın 'gerçek anlamda bir ulusal bayram' olabilmesinin yolu ise 'Şovenist, militarist, etnik ve dinsel güçlerden icazet almaktan değil; emek ve demokrasi güçlerinin 'birlikteliğini' geliştirmekten geçiyor…'
İÇİ BOŞALTILAN 23 NİSAN BAYRAMIMIZ
Cumhuriyet döneminde ulusal coşkunun ve dayanışmanın simgesi olan ulusal bayramlarımızın ne yazık ki son 20 yılda içleri iyice boşaltıldı. Diğer ulusal bayramlarımız gibi 23 Nisan'ımız da savsaklanıyor, geçiştiriliyor hatta ilkeleri karalanıyor…
Bu bağlamda günümüzde sözde 23 Nisan kutlamalarındaki uygulamalara ve söylemlere baktığımızda;
  • 23 Nisan'ın özünü oluşturan 'ulusal egemenlik' kavramı yerine, 'sayısal çoğunluk egemenliği' kavramından üretilen 'tek kişi egemenliği' oluşturulduğu…
  • 'Laik ve demokratik devlet' kavramı yerine, 'dinsel değerlere ve lider sultasına dayalı teokratik bir devlet' uygulamalarının azgınlaştığı…
  • 'Sosyal hukuk devleti ve güçler ayrılığı' ilkeleri yerine, 'üstünlerin hukukunun egemen olduğu güçler birliği' anlayışının ikame edildiği açıkça görülmektedir.
Günümüzdeki 23 Nisan'lara baktığımızda, ne yazık ki bu bayramın ikinci özünü oluşturan 'çocuklarımız' da yok. Çünkü son yıllarda:
  • Çocuklarımızın özgür ve eşit koşullarda yetişmesi olanakları iyice bozulmuştur.
  • Tek kişi sisteminin dayattığı 'dindar ve kindar eğitim'sayesinde çağdaş eğitimin temeli olan 'laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim' ilkeleri yok edildiğinden, ülkemizdeki 'eğitim kalitesi' yerlerde sürünmektedir.
  • Son yıllarda ülkemizde okula gitmeyen çocukların, çocuk işçilerin, çocuk tacizlerinin ve çocuk evliliklerinin sayısı giderek artmaktadır.
Böyle bir ortamda çocuklarımız bayramlarda adeta 'konu mankeni' gibi kullanılmakta, birçok çocuğumuz da ya 23 Nisan bayramlarından haberi olmamakta ya da 'bayram gelmiş neyime?...' acılarını yaşamaktadır.
Ülkemizin başındaki 'Tek Kişi Sistemi', bu yıl yapılan 23 Nisan etkinliklerini yine çocuklarla ve okullarla sınırladı.Cumhurbaşkanının TBMM'deki törene katılmaması ise hem ulusal geleneklerimize hem de evrensel demokrasi ilkelerine aykırı bir tutumdu…
Her türlü yasağa ve dalavereye karşın, '23 Nisan 1920 değerleri karartılamıyor ve halkımızın bayram kutlaması engellenemiyor.' Bu yıl da ülkemizin dört bucağında bazı belediyeler ve demokratik sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından 23 Nisan Bayramı kitlesel bir biçimde ve coşkuyla kutlandı.
Bu bağlamda Eskişehir'de Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri tarafından yapılan etkinlikler Türkiye'ye örnek olacak düzeyde katılımlı ve kaliteliydi.
Ancak Eskişehir'de belediyelerimizce düzenlenen bu tür etkinliklerde 'eşgüdüm olmaması've 'üç belediye başkanımızın 'birlikte' görülmemeleri'; bencileyin birçok kenttaşımızın yüreğini burkuyor…
1 MAYIS EVRENSEL BİR DEĞERDİR
Ulusal değerlerimiz açısından '23 Nisan' ne denli önemliyse evrensel insan hakları açısından da '1 Mayıs' o denli önemlidir.
Bilindiği gibi her ne kadar bugün ülkemizdeki yasal adı 'Emek ve Dayanışma Bayramı' olsa da '1 Mayıs, Emekçilerin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günüdür.'
Bu bağlamda her ikisi arasında doğal bir bağ vardır. Tıpkı 'ulusallık ile evrensellik arasındaki diyalektik ilişki gibi…'
Ancak Türkiye'de uzun yıllardan beri antidemokratik iktidarlar tarafından '1 Mayıs kutlamalarının yasaklanması ya da savsaklanması…' ciddi bir demokrasi sorunudur.
Bu soruna bir de 'Emek ve demokrasi örgütleri arasındaki 1 Mayıs'a farklı yaklaşımlar' eklenince konu 'bayram' olmaktan çıkmaktadır. Sorunun bu boyutu ne yazık ki Eskişehir'de de sürmektedir…
Oysa'1 Mayıs'ların gerçek anlamda emek bayramı' olabilmesinin yolu 'gerici ve ayrılıkçı güçlerden icazet almaktan ya da kutlamayı başka alanlarda yapmaktan değil; emek ve demokrasi güçlerinin 'birlikteliğini' geliştirmekten geçiyor…'
Ülkemizde bağımsızlık, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesi adına ortaya çıkan sendikalar ve diğer demokrasi güçleri, 'Tek kişi sistemi iktidarına karşı gösterdikleri katlanma gücünden daha fazlasını birbirlerine göstererek;'birlik' içinde 1 Mayıs'a sahip çıkmak durumundadırlar…'
Bu bağlamda ulusal ve evrensel bayramların ve özel günlerin özündeki 'birlik ve dayanışma' yerine, 'ayrımcılık, şovenizm, militarizm, terörizm…' gibi sapkınlıklara dayanarak 'bayram'yapılamaz.
Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğinde kutlanacak bayramlarımızın 'birlikte daha katılımlı, daha kitlesel ve daha coşkulu kutlanması dileklerimle…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…