Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz cumartesi günü Erzurum da idi.

Çeşitli bakanlıklar ile Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yatırımları hizmete açtı.

Bugünkü rayiç ile toplam 9,5 milyar lirayı bulan eser ve hizmetlerin resmi açılışlarını bugün gerçekleştirdi.

Açılış da yaptığı konuşmada şu sözleri dikkatimi çekti: 'İnşallah Erzurum'u yeni eserlerle ve hizmetlerle buluşturmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar Erzurum hep bizim yanımızda yer aldı, biz de son nefesimize kadar Erzurum'la birlikte yol yürümeyi, evelallah devamlı taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz.'

Konuşmasının sonunda açılışı yapılan 9,5 milyarlık güncel yatırım eser ve hizmetlerin Erzurum'a hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, Erzurum Büyükşehir Belediyesine geçerek Başkan Mehmet Sekmen tarafından karşılandı ve kentte yapılan yatırımlarla ilgili bilgi aldı.

AK Parti Erzurum'a bu kuraklıkta yağmur yağar gibi hizmet yağdırmış.

Gözümüz yok.

Dadaşlar diyarı Erzurumlular bu kadar hizmeti tüm şehirler gibi sonuna kadar hak ediyor.

Hayırlı olsun.

Ama kıskanmadım desem yalan olur.

Erzurum'a 9,5 milyarlık yatırım Eskişehir'e gelince başlatılan iki ilçe yolu genişletme çalışmaları bile yarım kaldı.

SAYIN ERDOĞAN ESKİŞEHİR'E YAPILAMAYAN

BU HİZMETLERDEN HABERİNİZ VAR MI?

TBMM'nin tatil öncesi son çalışma saatlerinde CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer meclis kürsüsünden Eskişehir'in sorunlarını gündeme şöyle getirmiş:

'Bu bayram ölüm yollarından geçtiğimiz son bayram olsun. Kurtuluşun kenti, Atatürk ve cumhuriyet sevdalısı Eskişehir size ne yaptı? Hangi suçu işledi de koskoca bir kente, 900 bin kişiye sırtınızı döndünüz, bu kadar cezalandırıyorsunuz? Bayramda yüz binlerce vatandaşımız Anadolu'nun dört bir yanından Marmara'ya, Trakya'ya, Eskişehir üzerinden gidiyor ama o yoğunluğu kaldıracak bir çevre yolumuz dahi yok. Neden yapılmadı diye soruyoruz? Ne çevre yolu, ne ölüm yolları anlı şanlı sözlere rağmen yatırım programına bile alınmış değil. Biz, bu Meclis'ten Karayollarına 14 milyar lira bütçe veriyoruz, o bütçeden Eskişehir'e tek kuruş yok. Ama bilin ki siz Cumhuriyet Halk Partisiyle, Büyükerşen'le uğraşacağız derken AKP'lisiyle, CHP'lisiyle, MHP'lisi, İYİ Partilisi, HDP'lisiyle, genci yaşlısı, kadın erkeğiyle 900 bin Eskişehirliyi cezalandırıyorsunuz, bunun farkında bile değilsiniz.'

Ayrıca THY'nin Eskişehir'e neden sefer koymadığını, Kırka Entegre Hastanesi, Kentsel Dönüşüm Projesi, TÜLOMSAŞ'ı, Kırka-Seyitgazi yolunu da sormuş.

BOŞUNA ÇIRPINMA UTKU ÇAKIRÖZER

Millet ittifakını oluşturan CHP ve İYİ Parti'nin milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve Arslan Kabukçuoğlu TBMM kürsüsünden fırsat buldukça başta Eskişehir olmak üzere Türkiye'de yaşanan sorunları gündeme getiriyorlar.

Gündeme getirdikleri sorunlar sadece 5-10 yılda yaşanan sorunlar değil.

Bu sorunları hadi geçmişteki hükümetler çözmedi.

AK Parti 20 yıla yakın tek başına iktidarda.

Onlarda sorunları görmezden geldiler.

Utku Çakırözer'in gündeme getirdiği özellikle yol sorunları AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Eskişehir'e gelen Ulaştırma ve Şehircilik Bakanlarına defalarca anlatıldı.

Gerek Erdoğan gerekse bakanlar sorunların çözülmesi konusunda söz verdiler.

Verdikleri sözleri Eskişehir il sınırlarını geçince unuttular!

Boşuna çırpınma Utku Çakırözer.

Eskişehir'e neden hizmet gelmediğini sen TBMM kürsüsünde söylemişsin.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile Odunpazarı-Tepebaşı Belediyelerinin başkanlık koltuklarında AK Parti'nin adayları oturmuş olsaydı tıpkı Erzurum'a olduğu gibi şehrimize de 9,5 milyarlık yatırım gelirdi (!)

Gündeme getirdiğin tüm sorunlar geçen süreç içerisinde çözülür ve Eskişehir'in Türkiye'nin en sorunsuz illerinin başında gelirdi (!)

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan Mehmet Sekmen'in kim olduğunu gelin birlikte okuyalım: '2002 yılında yapılan genel seçimlerde 22. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili oldu. 2003-2005 yılları arası Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkanlığı Danışma Kurulu Üyeliği görevini ifa etti. 27 Temmuz 2007 seçimlerinde 23. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili olarak yola devam etti. AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığı görevinde de bulundu. 30 Mart 2014 ve 31 Mart 2019'da yapılan yerel seçimlerde büyük bir oy çoğunluğuyla Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildi.'

Şimdi anladınız mı Erzurum'a neden yağmur gibi hizmet yağdığını.

AK Partili belediye başkanı olursanız hizmette sınır yok, muhalif partidenseniz söz var hizmet yok.

Erdoğan'ın Erzurum'daki söylediği şu sözü bir daha hatırlayalım: 'Bugüne kadar Erzurum hep bizim yanımızda yer aldı, biz de son nefesimize kadar Erzurum'la birlikte yol yürümeyi, taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz.'

Eskişehir merkezdeki belediye başkanları CHP'li oldukları için Eskişehirliler taş üstüne taş konulması için sırasını bekleyecek (!)

Veya belediyelerin 'İller Bankası'ndan' ayrılan pay ile hizmet yapmasını.

Gelin 2024 de yapılacak yerel seçimlerde merkezdeki üç belediye başkanlığı koltuğuna AK Partinin adaylarını oturtalım.

Bakın o zaman Eskişehir nasıl uçacak (!)

* * *

Hani tarafsızlık ilkesi…

81 vilayete hizmetin eşit olarak yapılması gerekmez mi?

Bir ile devlet tarafından hizmetin yağması için illaki belediye başkanlarının AK Partilimi olması gerekir.

'Bizdensen hizmet var, değilsen yok'.

Bunu ben değil cumhurbaşkanı Erzurum'da kendisi söyledi.

* * *

O IŞIK DA SÖNDÜ

Eskişehir Kulübü'nde yaklaşık bir buçuk aydır genel kurul telaşı sürüyor. 12 Temmuz'da Hasan Polatkan Kültür Merkezi'nde yapılan Olağanüstü Seçimli Genel Kurul'da aday çıkmayınca genel kurul dördüncü kez ertelenmişti. Mali açıdan
büyük sorunlar yaşayan kulüpte hem saha içi sıkıntılar hem de saha dışı sıkıntılar artarak devam ediyor. Bu gidişle çözülmesi de mümkün gözükmüyor.

Siyah-Kırmızılı kulübe geçmişte hizmet etmiş ancak alacaklarının bir kısmını almak için yıllardır bekleyen teknik adamlar ile futbolcular transfer tahtasının açılması için imza vermemeye direniyorlar.

Demek ki Eskişehirspor Kulübünün yaşamasını istemiyorlar.

Veya 1,5 aydır transfer tahtasını açabilmek için büyük gayret sarf eden ve transfer tahtasını açılırsa başkanlığa aday olma niyetinde olan Fatih Baturaygil'i çok paralı birisi mi sanıyorlar?

* * *

Geçtiğimiz günlerde Eskişehirspor'un eski teknik direktörlerinden Yılmaz Vural, 'Eskişehirspor'da gidişat kötü. Her sene transfer yasağını kaldırabilsinler diye imza veriyoruz. Vermeye de devam ederiz. Hiç önemli değil. Koskoca Eskişehirspor yok oluyor. UEFA Avrupa Ligi oynayan takımlar bugün alt liglerde. Bizim bu kapanıp giden kulüplerden çok ciddi alacaklarımız var. Kulüpler kapanınca çalışanların bütün hakları kaybolup gidiyor' dedi.

Bugün transfer tahtasının açılması için imza vermeyenler yarın siyah-kırmızılı kulüpten alacaklarını alamayacaklarını düşünmüyorlar mı?

Kulübün yaşaması için imzayı verirseniz, bugün olmazsa yarın alacaklarınızı mutlaka alırsınız.

KESİNLİKLE ADAY OLMUYORUZ

Fatih Baturaygil, transfer tahtasının açılması için gereken imzalar toplanırsa kulüp başkanlığına aday olabileceğinin sinyalini vermişti.

Yani taşın altına elini sokmaya hazırdı.

Ancak imza vermeye yanaşmayanlar yüzünden transfer tahtasının açılması da zora girince, hatta imkansızlaşınca o da adaylıktan vaz geçti.

'Divan heyeti olarak kongrede kesinlikle aday olmayı düşünmüyoruz. Yönetim listesi oluşana kadar Eskişehirspor için çalışmalarımıza devam edeceğiz' dedi.

Bu güne kadar sahip çıkan yoktu bugünden sonra da çıkanın olacağını düşünmüyorum.

Ufukta hiç olmazsa az da olsa ışık görülmüştü.

Artık o ışıkta söndü.

'Bazıların Eskişehirspor'a borcu var'
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt kulübe en büyük destek veren bir isim.

Kulübün zorda kaldığında 'bana ne' demeyip hemen yardım elini uzattı.

Nakit olarak vermese de verdiği katkılar parayla ölçülemez.

Mustafa Akgören ve yönetimi Kazım Başkanın verdiği destek olmasa idi çoktan kulübün kapısına kilit vurmuş olurlardı.

Bunun karşılığında ne gördü Kazım Kurt?

'Fidan Kampanyasında' bağışlanan fidanların toprakla buluşturulması törenine bile davet edilmedi.

Buna rağmen Kazım başkan Eskişehirspor'a küsmedi, desteğini ligin sonuna kadar sürdürdü.

Geçtiğimiz günlerde gazeteci arkadaşlar kendisiyle kısa bir röportaj yapmışlar.

Bakın neler söylemiş: 'Eskişehirspor'un bu hale gelmesinin sebebi kötü yönetimlerdir. Uzlaşmaz tavırlardır. Bu tavırların halen sürdürülüyor olmasıdır. Takım 2. Lige düşmüş, lisanslı sporcu kalmamış ama yöneticilerimiz halen anlaşamıyor. Şunu ısrarla çok kez söyledim. Bazıların Eskişehirspor'a borcu var. Bunun hatırına yan yana gelin diyorum ama gelmiyorlar. Ben denedim, başkanım abim sen iyisin ama falan varsa ben yokum diyorlar. Bir kaosun içindeyiz. Göz göre göre bu duruma geldik. Kongre divan heyeti çaresizlik içinde. Ben Eskişehir'de yetkili kim varsa bu işin altına elini koyması gerektiğini düşünüyorum. Umudum kalmadı. Şu anda alacağı olanlara gülüyorum. Kulüp kapanırsa bu parayı alabileceklerini zannediyorlar'.

Yerden göğe kadar haklı…

Zaten Eskişehir de uzlaşı kültürü yok.

Bırakın Eskişehirspor'u Eskişehir'in en önemli sorunlarının çözümünde bile bir araya gelemiyoruz.

Bu şartlar altında Eskişehirspor'un yaşaması, ayakta durması zor.

'Lafa gelince Eskişehir'in en önemli markası' diyoruz.

Kapatın da hiç olmazsa Eskişehir'in en önemli markalarından birisi olan Eskişehirspor Kulübü yerlerde sürünmesin.

* * *

DAR AYAKABI
O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler. Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde. Tek ayakkabı yapan dükkanında ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi. O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı. Günlerce yeni ayakkabılarımın hayalini kurdum.

Babamın anlattığına göre ayakkabılarım siyah ve bağcıklı olacaktı. Kapının her çalınışında koştum. Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı. O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim yeni ayakkabılarımı. Arada bir kalkıp kutusundan çıkartıyor, yere koyuyor, yukarıdan, yandan, önden bakıp duruyordum. Parlak ve yuvarlak burnunu gecenin karanlığında kim bilir kaç kez okşadım. Uyku girmedi gözüme.

Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu kucağımda ben sandalyede oturuyordum. Ayakkabımı babam giydirdi. Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım dardı ve canımı yakmıştı. Ama bunu babama söylemedim. O 'Sıkıyor mu?' diye sordukça 'Hayır' yanıtını veriyordum. 'Dar, ayağımı acıtıyor' desem, geri gidecekti ayakkabılarım ve ayakkabıcının hemen bir yeni ayakkabı yapması olanaksızdı. O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm. Bir süre sonra acı dayanılmaz oldu. Dişimi sıktım. Topalladım. Soranlara 'Dizimi vurdum' dedim, ama ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.

Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir. Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş kimi zaman bir mekan dar ayakkabı olur bize, kimi zaman bir çevre, kimi zaman bir sokak, ya da bir şehir. Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür. Kimi zaman zamandır, dar ayakkabı, geçmek bilmez. Kimi zaman mutlu gözüken bir beraberliktir. Kimi zaman zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık...

Canınız yanar. Topallaya topallaya gidersiniz.

Sonradan öğrendim yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu…

(alıntı)

* * *