* Eskişehir'in demiryolu ile liman bağlantısının gerçekleşmesi
* Yüksek Hızlı Tren üretiminin Eskişehir'de yapılması
* Eskişehir'de serbest bölgenin kurulması.
Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, bir ay önce kent sanayinin gelişmesi için olmazsa olmaz üç şartı yukarıdaki maddelerle açıklamıştı.

GELİŞMESİNE GEREK VAR MI?
Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda (1997) milletvekili adayı olanlar Eskişehir'i demiryolu ile limana bağlayacaklarını, kuzey ve güney çevre yollarını yapacaklarını hep vaat ettiler. Ancak bu iki önemli konuda 23 yılda hiçbir adım atılmadı. Eskişehir'i demiryolu ile liman bağlantısının yakın bir zamanda gerçekleştirileceğine ihtimal vermiyorum. Eskişehir'de serbest bölge de kurulmaz. Bu üç şarttan birisi gerçekleştirilmeli. Yüksek Hızlı Tren üretimi Eskişehir'de yapılmalı. Türkiye'nin ilk yerli lokomotifi Karakurt'u, ilk yerli otomobili Devrim'i yapan Eskişehir Yüksek Hızlı Trenleri de üretebilir. Çünkü Eskişehir Türk demiryolculuğunun en önemli merkezidir. Demiryolculuk 'kültürü en yüksek' olan kenttir. Sanayimizin o kadar gelişmesine gerek var mı? Eskişehir şu anda Türkiye'nin 'en yaşanabilir' kentidir. Dünyanın 'en güvenli üçüncü 'kentidir. Büyükerşen sayesinde Anadolu'nun bozkırında Avrupa kentidir. Sanayimiz hızlı bir şekilde gelişirse çok göç alırız. Bunun sonucunda da Eskişehir yaşanabilirlikte ve güvenlikte bugünü mumla arar. Kent olarak bu göçe hazırlıklı mıyız? Hızlı göç alan İstanbul, Adapazarı, İzmit ve Bursa gibi illerimiz ne yazık ki çarpık kentleşme mağduru oldu.

VAHŞİ KAPİTALİZM
Bu kentlerimiz, nüfus patlaması sonucunda, plansız ve denetimsiz olarak, gelişigüzel, altyapısız, her türlü estetik kaygıdan uzak şekilde merkezden dışa doğru adeta 'bir ur gibi' büyüdü. Vizyonu olmayan yerel yöneticiler siyasi rant uğruna bu kentleri yaşanmaz hale getirdi. Eskişehir'de de bu iller gibi hızlı bir göç almamasına rağmen ne yazık ki çarpık kentleşme örnekleri var. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in göreve gelmesinden sonra çarpık kentleşmeye karşı önemli adımlar atıldı. Her türlü donatıları olan yeni yerleşim birimleri oluşturuldu. Ancak bu dönem de de hatalar yapıldı. Şehir dışında olması gereken AVM'ler kentin merkezine yapıldı. 20 yıl öncesine ait fotoğraftaki alanda bugün dev bir AVM var. Oysa 'yeşil alan' olabilecek yerler bugün AVM'ler ve yüksek yapılarla doluyor. Vahşi kapitalizm insanlara nefes alacak yer bırakmıyor.

ŞİMDİDEN ÖNLEM ALINMALI
Hızlı göç almamasına rağmen bugün çağdaş kentleşme konusunda istenilen yerde olmayan Eskişehir'i önümüzdeki süreçte nasıl bir akıbet bekliyor? Ekonomistler sanayileşmede Eskişehir'in Bursa'nın yerini alacağı öngörüsünde bulunuyor. Bu ne demek? Hızlı göç ve nüfus patlaması demek. Eskişehir bu konuda şimdiden önlem almalı. İmar planlarını ona göre hazırlamalı. Kentin dışarısında bu göç yoğunluğunu taşıyacak çağdaş yerleşim birimleri oluşturulmalı. Gecekondulaşmaya karşı şimdiden gerekli önlemler alınmalı. Bunlar yapılmaz ise önümüzdeki süreçte Eskişehir'de tıpkı Bursa örneğinde olduğu gibi bol varoş mahalleler, arazi mafyaları görürüz. Eskişehir'in huzuru, güvenliği, insanların mutluluğu için umarım kentimizde hiçbir zaman hızlı göç yaşanmaz. Eskişehir'in 'hep 1 milyon nüfusun altında kalmasını', bugünkü kent kültürü dokusunun hiçbir zaman bozulmaması gerektiğini düşünüyorum. Eskişehir içinde insanları mutlu; üniversite, memur, işçi ve emekli kenti olarak varlığını sürdürmeli...
--------------------------------------------------
ÜZMEZ MAHKEMEYİ KAZANDI

4,5 yıl Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapan Bülent Üzmez 18 Aralık 2018'de görevden alınmıştı. Üzmez İl Milli Eğitim'e Şube Müdürü olarak atanmıştı. Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 'bir yıldan fazla süredir vekaletle' yönetiliyor. Şube Müdürü Ömer Karaca, Üzmez'in alındığı tarihten bugüne Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünü vekaletle yönetiyor. Üzmez, kendisini görevden alan Milli Eğitim Bakanlığını mahkemeye vermişti. Üzmez Mahkemeyi kazanmış. Eskişehir'in başarılı eğitim yöneticilerinden olan Bülent Üzmez, 'Bakanlığın mahkeme kararını uygulaması halinde' eski görevine dönecek. Umarım Bakanlıkta 'eski hastalıklar' nüksetmez. Yargının verdiği karar uygulanır. Yaklaşık '400 bin nüfusuyla Türkiye'nin 27 ilinden büyük olan Tepebaşı ilçesi' asil bir müdürle yönetilir.
---------------------------------------
NOSTALJİ
ENİŞTEYE FAHRİ DOKTORA

Tarih: 20 Şubat 1995. Yer: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ). 25 yıl önce ESOGÜ Yönetimi dönemin TBMM Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Hüsamettin Cindoruk'a 'Fahri Doktora Unvanı' veriyor.

AYRILIP PARTİ KURDU
Tarihi fotoğrafta,Cindoruk fahri doktorasını almadan önce tören salonunda ESOGÜ'nün Kurucu Rektörü merhum Prof. Dr. Esat Erenoğlu, DYP Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek ve dönemin YÖK Başkanı Mehmet Sağlam ile birlikte görülüyor. Hemşerimiz Dilek hanımla evli olduğu için 'Eskişehir'in Eniştesi olarak hep anılan' Cindoruk bu törenden sekiz ay sonra yapılan seçimlerinde milletvekili adayı olmadı. DYP'den ayrılan bir grup milletvekiliyle birlikte 7 Ocak 1997'de Demokrat Türkiye Partisi'ni (DTP) kurdu. Bu parti Anavatan ve DSP ile birlikte koalisyon hükümeti kurdu. Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki 'bu koalisyon hükümeti 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında işbaşında' kaldı. DTP'den İsmet Sezgin Başbakan Yardımcılığı ve Milli Savunma Bakanlığı yaptı. Necdet Menzir'de Ulaştırma Bakanlığı yaptı. Ancak Cindoruk'un partisi başarılı olamadı. Kısa süre içerisinde siyaset sahnesinden silindi.

ANAVATAN'A GEÇTİ
İbrahim Yaşar Dedelek 1995'te DYP'den bir kez daha milletvekili seçildi. DYP Genel Başkan Yardımcılığı ve Köy Hizmetlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı yaptı. 1997 yılında Anavatan Partisi'ne katıldı. 1999'da üçüncü defa Eskişehir Milletvekili seçildi. Dönemin YÖK Başkanı Mehmet Sağlam 1995'te DYP'den Kahramanmaraş milletvekili oldu. Uzun yıllar milletvekilliği ve kısa bir süre de Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.
ESOGÜ'nün kurucu Rektörü Esat Erenoğlu'nun Eskişehir'e ve üniversiteye büyük katkıları oldu. Keşkeleri olmadan yaşayan büyük bilim insanı Erenoğlu 10 yıl önce 24 Nisan 2010'da vefat etti…
-----------------------------------------
FOTO ŞAKA

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak:
Babacığım enflasyonu yüzde 8,55'e gerilettik.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Damat her gün A'da Z'ye her şeye zam üstüne zam yapılırken, bunu nasıl başardın, bilemiyorum. Sana Nobel Ekonomi ödülü verilmeli(!)
----------------------------------------
FIKRA
MEMUR FIKRASI

ABD, İngiliz ve Türk maliye bakanları bir araya gelmiş. Kamu çalışanlarının durumlarını görüşmektedirler. ABD Maliye Bakanı der ki: Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için
1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz. İngiliz Maliye Bakanı sözü alır: Bizim araştırmalarımıza göre kamu
görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 Sterlin. Biz çalışanlarımıza 1400 Sterlin veriyoruz. 1000 Sterlin'i çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz. Bizim Maliye Bakanı sözü alır: Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 6000 TL gerekiyor. Biz 3000 TL veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz.'