Askeri Ataşe Dodd, 26 Haziran'da Ruben Paşa ile görüşür ve şöyle bir rapor verir;'1914 yılında Ermenistan Savunma Bakanı olduğunu söyleyen bu kişi, bana gizli bir görevle Tahran'da bulunduğunu açıkladı. Kendisi, Ağrı'daki ayaklanmaya katılanlara İngiliz ve İran hükümetlerinin desteğini sağlama amacında. Benden ayaklananlara gayr-ı resmi yollardan silah ve cephane gönderilip gönderilemeyeceğini sordu. İngiliz hükümetinin gizli bir yolla, Irak'tan silah ve mühimmat yardımı yapma konusunda olumlu bir cevap verdiğini söylemesi üzerine, bu isteğinin gülünç olduğunu, böyle bir şeyi ciddi olarak Majestelerinin Hükümetine (İngiltere) iletmemin dahi mümkün olmadığını söyledim'.

Oramar Harekatı
Gelinen süreçte, Kürt ayaklanmalarından dolayı İran ve Irak'la Türkiye arasında gerginlikler olmakta, sınır sorunları gündeme gelmekte ve karşılıklı notalar alınıp verilmektedir. Şeyh Barzani'nin Molla Hüseyin Şerif komutasındaki kuvvetleri, Ağrı'daki harekata katılacak birliklerin bir bölümünü, üzerine çekmek ve ayrılıkçı propaganda yapmak amacıyla, 16 Temmuz 1930'da Irak'tan sınırı geçip Oramar'ın Doğusundaki Şat Dağı'na gelirler. Şemdinan (Şemdinli) ve Herki'ye kadar uzanan 2000- 3500 metre yükseltili yolsuz, sarp, kayalıklı dağlar ve geçit vermeyen derelerle kaplı bu bölgenin ağalarıyla görüştükten sonra Oramar bucak merkeziyle, buradaki sınır bölüğüne baskın düzenleme kararı alınır. Bunun çevre halkını ayaklanmaya yönelteceği umulmaktadır. Ağalardan biri o gece (21-22 Temmuz) bölüğün basılacağını Oramar bölük komutanına haber verir. Şeyh Barzani'nin İran kuvvetleri içinde konuşlandırdığı kuvvet, Şemdinan, Herki, Şat ve Oramar'dan da katılımlarla 500 kişiyi bulmuştur. Ayaklanmacılar saat 21.00'de kışlaya saldırırlar. Saldırıları sonuç vermeyince yolları tutup telefon bağlantısını kesip, Bölüğü kuşatırlar. Yakındaki birliklerle Kerim ve Ferhat ağaların milis kuvvetleri Oramar'a gönderilir. Bunların taarruzuna ayaklanmacılar Şat üzerinden 250 kişilik kuvvetle karşılık verir. Şeyh Barzani'nin adamları Hakkari içlerine dağılmışlardır. Bölgedeki aşiret ağalarına din uğrunda çalıştıklarını söylemekte ve kendileriyle işbirliğine girişilmesi yolunda propaganda yapmakta ve köylüleri topluca ayaklanmaya kışkırtmaktadırlar. Şemdinan ile Oramar arasındaki, baştan aşağı silahlı Herki ve Cirgi aşiretleriyle Binevikli Ahmet Bey, Sikanlı Hacı İbrahim adamlarıyla birlikte ayaklanmaya katılır. Türk uçakları Oramar'ı kuşatmış olan ayaklanmacıları 28 Temmuz sabahı bombalar. Akşam üzeri de askeri birliklerle milisler bir baskın düzenlerler ve saat 19.00'da kasabaya girerler. Yedi gün kuşatma altında kalan bölük kurtulur, ayaklanmacılar da Irak sınırından kaçıp kurtulurlar. Ama olaylar sona ermez. Şeyh Barzani kuvvetleri zaman zaman sınırın bu yanına geçip baskın düzenlerler. Propagandaları sürüp gitmektedir. Bir ara Baştazin'i işgal ettilerse de, üzerlerine bir müfreze gönderilir, çekilmek zorunda kalırlar. Şat köyü uçaklarla bombalanır. 7. Kolordu, bölgedeki ayaklanmacıları yola getirmekle görevlendirilir. İngiliz mandası altındaki Irak'ın, Kürt aşiretlerinin çoğuna söz geçiremediği anlaşılmaktadır. Türkiye 'Irak sınır kuvvetlerinin takviyesi, eşkıyanın sınırımızdan geçirilmemesi, Irak sınırına girecek eşkıyanın teslimi için birçok diplomatik girişimde bulunmuşsa da sonuç alamamıştır. İngilizlerin raporlarına göre harekat Irak ve İran içlerine uzanır. Van sınır komutanlığı emrinde ve üç grup halinde görevlendirilen birlikler 27 Eylül günü yürüyüşe geçer. Oramar ve Çölemerik grupları, karşılaştığı ayaklanmacılara taarruz ederek ilerler. Çeşitli gruplar Irak'a çekilirler. Öteki ayaklanmacı Kürtler ise hükümetten af dileğinde bulunacaklardır. Yola getirme harekatı 10 Ekim'de şimdilik sona erer.

Üçüncü Ağrı Harekatı
İran'dan giren Kürt kuvvetleriyle sürdürülegelen propagandalar daha önce iki kez tepeleme harekatı gerçekleştirilmiş olan Ağrı bölgesini yeniden kaynayan kazana döndürmüştür. Üçüncü harekatın hazırlıkları sürerken Türk birlikleri başka bölgelerdeki ayaklanmacılarla uğraşmaktadır. Bu nedenle Bakanlar Kurulu, harekatın Eylül 1930'a bırakılmasını uygun görmüştür. Beklenen ayaklanma, önce İran sınırında patlak verir. İngiltere'nin Tebriz Konsolosu Palmer, 11 Ağustos'ta Tahran Büyükelçisi Clive'a gönderdiği raporda; sayıları kolayca 5 bine çıkabilecek 3 bin ayaklanmacının İran'da, Türkiye sınır karakolunun 650 km. ötesindeki Bulakbaşı garnizon karakolunda toparlandığını, bunlara Celali Kürtlerinden İbrahim Bey ile Bitlisli eski memur İhsan Nuri ve Van'ın Bohtan kazasında Şeyh Halil'in komuta ettiklerini bildirmektedir. İsmail Bey'in kampı Bayezit Ovası'nın 6.5 km ötesine kurulmuştur. Konsolos aktardığı bilgilere şunları ekler;'İsyancıların elinde 13 makineli tüfek bulunuyor. Ayrıca bir de topları var. Ancak bunun için kullanabilecekleri mühimmat ellerinde yok. Türkler ellerinde 15 uçak olduğunu söylüyorlar, ancak harekatta aynı anda altıdan fazla uçak kullanılmıyor. Kürtler küçük gruplara ayrılmışlar. Her gruba saldırı düzenlemek ya da hayvan sağlamak için bir bölge ayrılmış. Gruplar, Iğdır'ın Kuzeyinden Erzurum yakınlarına kadar uzanan bölge içinde baskınlar düzenliyorlar. İran sınır karakoluna gelen bazı Kürtler, Albay Lawrence'in kendilerine yardım ettiğini söylemişler. Celali isyancılarının üç merkezleri var. Dağlarda İbrahim Bey, İran kesiminde Halit Bey ve iki bölge arasında Karasu denen yerde bulunan adını bilmediğimiz biri. Bu üçüncüsünün Ruslarla iyi ilişkiler içinde olduğu söyleniyor. Yukardaki istihbarat üç haftalık. Urumiye Konsolosuna ajan olması için önerdiğim kişi tarafından ulaştırıldı.'

Konsolos Palmer, ertesi gün yeni bilgiler verir;'9 Ağustos tarihinde Türk sınırı yakınındaki, Maku'da İran birlikleri, Ağrı Dağı'na geçmek isteyen Celali Kürtleriyle çatıştı. Kürtler büyük ölçüde kayıp verdi. İran kuvvetlerinden de 100 asker ve 4 subayın öldürüldüğü bildirildi. Ölen subaylardan birini tanıyoruz (ikinci katibin tanıdığı Agasi adlı bir Ermeni'ydi). İranlıların, Maku'yu Kürtlerle çarpışmak üzere asker ve silah gönderdiği ve İranlı askerlerin Kürtlerle başedemeyeceğinin söylendiği de bildiriliyor'.

İngiltere'nin Halep Konsolos Vekili Meade'nin Dışişleri Bakanı Henderson'a gönderdiği 29 Ağustos günlü raporunda da şu bilgiler bizi daha da aydınlatıyor; 'Suriye'de üç Kürt cemiyeti bulunmakta. Bunlar; Şeyh Sait'in oğullarının içinde bulunduğu Kürt Teali Cemiyeti. Bunların Bolşeviklerle işbirliği içinde oldukları söyleniyor. İkincisi ; Hoybun, Suriye'de. Merkezi Beyrut'ta bulunan bu cemiyeti Taşnak denilen Ermeni Milliyetçileri Cemiyeti'nin desteklediği bildiriliyor. Üçüncüsü de ; Halaskaran. Türkiye ve İran'daki bu cemiyete birçok ileri gelen kişinin üye olduğu söyleniyor. Ayaklanma ve sonrası gelişmeler Suriye'de yakından izleniyor. Ancak, şimdiye kadar ortaya çıkan hareketler politik olmaktan çok dini bir temele dayandığı için burada destek bulamadı. Suriye Kürtleri bağımsızlık çağrısı bekliyorlar ve umuyorlar'. (Devam Edecek)