Matematiksel olarak düşmediğimiz, fakat bana göre daha sezon başında düşmüş bir takımdık. Çünkü Eskişehirspor sezona kangren olmuş kongrelerle başlıyor, takımlar sezon açılışlarını yapmış, oysa bizim daha yönetimi dahi belli olmamış bir halde sezona giriyorduk.
Yapılan kongre sonrası görevi devir alan yönetim sezona Cem Karaca ile başlayınca zaten geldiğimiz son o dakikadan itibaren belli olmuş oldu. Ondan önce iki sezon Mustafa Akgören yönetimine söylediklerimizi bu yönetime de söyledik. Transferi açamazsanız küme düşeriz dedik. Herkes alt yapımıza güveniyordu. Güveniyorduk ama alt yapı nasıl çalışıyor, elimizde olan futbolcular nasıl eğitiliyor hiç kimse bu açıdan bakmıyordu.
Akabinde teknik direktör Suat Kaya ile anlaşınca kulübemizin değeri artmış, ilk haftalarda takıma olumlu yansımış, bazı futbolcularımız vites artırmış, bizde geleceğe umutla bakar olmuştuk. Fakat iyi ve kaliteli futbolcuyu işlemek bir sanattır. Kaliteli dediğimiz ayaklar alt yapıda eğitimi eksik alınca, bir adım sonrasına gidilmiyor. Matematikte öğrenciye dört işlemi öğretemezseniz, iki bilinmeyenli denklemi çözdüremezsiniz. Taç atmasını öğretmediğiniz futbolcuya da, adam markajını öğretemezsiniz. Daha bunun alan savunması, hücum varyasyonu, verkaçları var.
Maç oynanırken çoğu kişi Suat Kaya'nın başarısız olduğundan bahsediyordu. Kısmen katılıyorum. Hocanın elinde malzeme bunlar ama onlara da futbolu yeniden öğretecek kişi yine Suat Kaya'dır. Daha ikinci haftadan
itibaren bu takıma alt yapı eğitimi verebilecek yardımcı hocalar gerektiğini görebilmeliydi. Çünkü A takıma çıkmış bir futbolcuya futbolun temel kurallarını öğretmezsiniz. Bu eğitimleri üst yapıya gelinceye kadar çözmüş olmalılar. Bir defans oyuncusuna adam markajını üst yapıda anlatmazsınız. Alan savunmasını, kademe yapmasını öğretir veya iyi eğitim almışsa üstüne koymasını sağlarsınız. Tarsus maçında yediğimiz golleri özetlerden bir kere daha izleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Herkes diyebilir, alt yapımıza güvenelim. Futbolcular ruhsuz koşmuyor diyebilirsiniz. Azıcık futboldan anlayanların çok rahat görebileceği, bu takımın sorunun ruhsuzluk, koşmak değil, eksik aldığı ya da alamadığı eğitim olduğunu göreceklerdir. Toplama, çıkarma gibi öğretmediğimiz futbolculardan, havuz problemini çözmesini bekliyoruz. Maalesef kapasitemiz bu kadar. Dün Tarsus İdman Yurdu kadrosunda bizde oynarken U21 Milli takım özel hazırlık maçına davet edilmiş eski futbolcumuz Furkan Balaban'da vardı. Kadroya giremediği için saha da ve kulübe de göremedik. Hani kendini biz olduk diyenler, menajerlerinin ve yakın çevresinin gazına gelen kadromuzdaki futbolcular, kendinizi dev aynasında görmeyin. Sizin de akıbetiniz bundan farklı olmayacaktır. Çünkü sizlerin kendinizi geliştirmek ve formanın hakkını vermek gibi bir gayretiniz yok. Giydiğiniz formanın ağırlığını bilmiyor, formasız mücadele ediyorsunuz.
Şimdi sormak istediğim soru şu; bizim alt yapımız madem çok iyiydi de, neden Odunpazarı, Başakşehir, Bandırmaspor gibi yerlerden alt yapıya transfer yapıyoruz. Biz yetiştiremediğimiz için mi çevremizden topluyoruz. Alt yapısı iyi olan kulüpler dışarıdan alt yapıya transfer yapar mı? Sizce biraz çelişki yok mu? Sorunun kaynağı da az çok belli değil mi? Ha unutmadan söyleyeyim ben açıkçası bu hafta istifa ve istifalar bekliyorum. Birileri de artık sorumluluğu üzerine alsın. Çünkü ortada bir başarısızlık var.