Kadınların eğitim durumlarını ve siyasi katılımlarını içeren bu araştırma yazım, Eskişehir Şirintepe Mahallesi kadın katılımcıları ölçüt olarak alınmıştır. Kadınların aile içi sorumlulukları siyasete katılımda önemli bir engel midir ? Kadınların kişisel ideolojileri nedir ? Araştırmamda bu sorulara cevap ararken, mevcut aile yapıları Türkiye genelinde örneklem teşkil etmektedir. Araştırma kapsamında bilimsel araştırma yöntemlerinden biri olan görüşme tekniği kullanılmıştır. Yapılan bu görüşme kolay anlaşılabilir, açık uçlu sorulardan oluşmuş, yönlendirmelerden kaçınılmış ve elde edilen sonuçlar istatistik verilerle birlikte sentez haline getirilmiştir.
Şirintepe Mahallesi kadınlarının örneklem olarak aldığım bu çalışmada yüzyıllarca devam eden toplumsal statü eşitsizliği ve bu durumu içselleştiren kadınlarımızı gözlemledim. Objektif olarak değerlendirdiğim bu gözlem, kadın geleceği açısından oldukça kaygı vericiydi. Aile ve toplum yapısında ikinci konumda yer alan kadınlar pasif siyasal katılımlarını gerçekleştirirken toplumdaki genel düşünce ise kadınların, erkeklerin etkisi altında kaldığı ile ilişkilidir. Ayrıca kadınların yaygın eğitim mekanizmalarında yeterince yer almadıkları gibi yaşam standartlarını yükseltecek bilgi ve deneyime erişemedikleri görülmektedir. TUİK 2017 verilerine göre Türkiye nüfusunun 40 milyon 535'ini kadınlar oluşturmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat daha fazladır. Kadınları istihdam durumu ise yüzde 27,5 erkeklerde yüzde 65'tir. Eğitim durumuna göre iş gücüne katılım oranı incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe iş gücüne daha fazla katıldıkları görülmektedir. Bu çalışmada 18-65 yaşları aralığı 25 kadın örneklem olarak seçilmiştir. Kadınların eğitim düzeylerine bakıldığında yüzde 24'ü üniversite mezunu, yüzde 20'si ortaöğretim mezunu yüzde 56'sı ilkokul mezunudur. Eğitim düzeyine göre iş gücüne yani istihdam oranlarına bakıldığında yüzde 24'ü özel sektör, yüzde 8'i ise Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olmadan kayıt dışı istihdam da gözlenmiştir. Ev içi üretim yani kadının görünmeyen emeği ile ilgili oran ise yüzde 68'ni oluşturuyor. Kadınların gelenekçi bir toplum içinde yetişmesi eğitim ve öğretimde olumsuzluklar yaratırken siyasal katılımını da etkilemektedir. Araştırma kapsamında kadınlar çalışma hayatında, eğitimde ve siyasette erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmalı mıdır ? Sorusuna katılımcıların yüzde 92'si olumlu yanıt verirken yüzde 8'i ise erkekler kadar özgür, erkeklerle aynı eş değere sahip olmak bu imkansız bir yaşam cevabını vermişlerdir. Kadınların siyaseti takip etmesi, olayları yorumlaması ve bağımsız düşünmesi gerekli midir? Sorusuna yüzde 64'ü ''evet'' yanıtını verirken yüzde 36'sı ''hayır çok da gerekli değil'' cevabını vermişlerdir. Kadın katılımcılarının yüzde 68'i muhafazakar yüzde 12'si yurtsever ve milliyetçi, yüzde 20'si feminist ve laik ideolojilerini davranışlarına yön veren keskin değişmez inanç şekli olarak belirtmişlerdir.
Şimdi bir saniye durup düşünelim ; bu kadınlar ne anlatıyor ? Hangi konu üzerinde konuşuyorlar ? Bu kadınlar aslında erkeklerden çok daha az konuşuyor. İtaatkar bir tavır içinde eksik kelimelerle kendilerini ifade ediyorlar. Mesele şu ki ; halen güçlendirilmemiş kadınlar var. Bu bağlamda tüm temel hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesi için kadınların eğitim sürecinden geçmeleri öncelikli hedef olmalıdır.