Öncelikle üç fasulyeyi kavanozlara güzelce yerleştiriyorsun.
Birincisine 'çevre gürültüsü',
İkincisine 'genç işi bir müzik',
Üçüncüsüne 'Kur'an' dinletiyorsun.
Sizce en fazla hangisi büyümüştür?
Zor soru tabii ki! Ama değerlendirmeyi TÜBİTAK yaptı dersem, cevabın üçüncü kavanoz olduğunu hemen anlarsınız. Bu fasulye diğerlerinden iki kat fazla büyümüş. (!)
TÜBİTAK bu projeye ödül vermiş.

***

İki kavanoza aynı miktarda, aynı cins iki peynir parçasını yerleştiriyorsun.
Birincisine her gün tatlı bir dille, iyi ve güzel şeyler söylüyorsun.
İkinci kavanozdaki peynire her gün hakaret ediyorsun, kötü şeyler söylüyorsun.
Sizce hangisi daha çabuk küflenmiştir?
TÜBİTAK bu projeyi de pek beğendi.

***

Yaklaşık dört yıl önceydi. Pırıl pırıl bir kızımız,
'Sıvılardaki su oranını mıknatısla ölçebilen ucuz, hızlı ve taşınabilir bir sistem' adlı fizik projesiyle yarışmaya girmişti.
İlayda Şamilgil'in projesi diğer büyük buluşların (!) yanında hiçbir şeydi. TÜBİTAK bu projeyi beğenmedi.
Elenmeliydi; öyle de oldu.

***

Yılmadı İlayda!
Virgülüne dokunmadan aynı projeyle 80 ülkenin katıldığı, Polonya'daki dünyanın en prestijli fizik proje yarışması olan, 'Nobel Fizik Ödülüne İlk Adım Yarışması'na başvurdu.
Projesi tam puan aldı, birinci oldu.
TÜBİTAK'ın fasulye tercihine karşılık, ABD'deki Cornell Üniversitesi 'kullanılabilir' bulduğu bu projeye sahip çıktı. İlayda'ya da kapılarını sonuna kadar açtı.
İlayda hem mühendislik okudu, hem de NASA'da çalıştı.

***

Her söz açıldığında 'genç beyin göçü'nden dert yanıyoruz da,
'Bizim okumuş/yetişmiş çocuklarımız neden göç eder başka ülkelere?' sorusuna hiç kafa yormuyoruz.
Sahi, gençlerimizdeki yurtdışına çıkma aşkının kaynağı nedir?
Çünkü gençler kendilerine verilecek eğitimin kalitesine güvenmiyor. Zamanla bilimsel sorgulama yetisini yitireceğini düşünüyor.
Yaşam tarzına ve özgür düşüncelerine saygı gösterilmeyeceğini düşünüyor, fikrini söylerse terörist ilan edilmekten, adalet bulamayacağından korkuyor.
Torpili olmazsa/dayı bulamazsa işe giremeyeceğini; girse bile işinde ilerleyemeyeceğini biliyor.
Hak ettiği değeri göremeyeceğini, emeğinin karşılığını alamayacağını biliyor.
'Çay ve kek'le doymayacağını biliyor.

***

Gençlerin yüreklerindeki endişe bulutlarını dağıtacak önlemler almak yerine,
En ağır sözlerle 'göç eden genç beyinler' eleştiriliyor.
Suçlayanlar bir şeyin farkında mı, bilmiyorum.
Araştırmalara göre, gençler bu ülkeden vazgeçmiyor;
'Ülke gençlerinden vazgeçmiş.'

***

Yeni İlaydaların yolunu açmak yerine; yerle yeksan edilen eğitim sistemini ve müsebbiplerini görmezden gelip, -seçim öncesi, propaganda olsun diye- suçu gençlere yüklemek en kolayı!
'Gençlere fasulye (!) muamelesi yapanlar'a bir şeyler yazmak gerekiyor ama…!
Deveye sormuşlar, 'Neden boynun eğri?' diye.
'Neremiz doğru ki!'