Eskişehirspor yönetimi haziran ayı içinde kongre yapma kararı aldı.

1 Haziran'a kadar STK'ların genel kurul yapmaları durdurulmuştu.

Yönetim de bunu bildiği için genel kurulu haziran'da yapmaya karar verdi.

Haziran ayının üçüncü haftasına kadar yapılma olasılığı yüksek

1 haziran'da karar alsalar 16 haziran'da.

16 haziran da yapılamaz ise ikinci kongre bir hafta sonra yapılır.

Mustafa Akgören ve yönetimi aday olmama açıklamsında bulundu.

Aslında devam etmek istiyorlar.

Ama, 'iki sezon üst üste kulübü ligden düşürdüler…'

Başarısızlıkta tarihi zirve yaptılar. Kanımca eleştirilerinin gazını almak için böyle diyorlar.

Genel Kurul da yönetime talip çıkmazsa, 'kulüp sahipsiz kalmasın diye Eskişehirspor'un birilerinin eline düşmemesi adına görevi kabul ettik' diyebilirler.

NEBİ HATİPOĞLU 'ADAY DEĞİLİM' DEDİ

Başkanlık yaptığı dönemde Eskişehirspor'a şampiyonluk yaşatan ve başkanlığı bırakırken de kulübün borcunu sıfırlayan Nebi Hatipoğlu'nun, yeniden başkan olması konusunda taraftarlar baskı yapıyor.

Daha önceki kongre önceleri de aynı baskılar yapıldı.

'Ben yokum' demişti.

Haziran da yapılacak kongre öncesinde de taraftarlar Hatipoğlu'na yine, 'başkan olması' için ısrar ediyorlar.

Nebi Hatipoğlu, ESGROUP Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Fetih Demirdaş'a yaptığı açıklamada, kesinlikle aday olmadığını, en doğru seçeneğin Vali beyin öncülüğünde bir yönetimin oluşturulması gerektiğini ifade etmiş.

Hatipoğlu, 'Maddi gücü olmayan kişilerin kesinlikle aday olmaması gerekir. Maddi imkanı olan borcu çevirebilecek kişilerin aday olması gerekir. Mevcut şartlarda en iyi seçenek Vali beyin başkanlığında bir yönetimin oluşturulmasıdır. Kesinlikle aday değilim. Sizin aracılığınızla bizlere teveccüh gösteren, tüm taraftarlarımıza, Eskişehir kamuoyuna teşekkür ediyorum' demiş.

Böylelikle Nebi Hatipoğlu adaylık sürecine noktayı koymuş.

AY: 'ŞEHİR DESTEK VERİRSE BEN VARIM'

Siyah-Kırmızılı Kulübün eski başkanlarından Kaan Ay'ın da aday olabileceği kulislerde yoğun şekilde konuşuluyor.

Kaan Ay'a telefon ederek,'Eskişehirspor Kulüp Başkanlığına aday olmayı düşünüyormusun?' diye sordum.

'Olmayı düşünüyorum. Bu konuda küçük bir çalışma yaptım. Yönetime almayı düşündüğüm bazı isimlerle görüştüm. Transfer tahtasını kaldırabilmek ve FİFA'daki dosyaları kapatmak için 35 Milyon TL lazım. Bunun 5-6 Milyonu ben ve yönetime almayı düşündüğüm arkadaşlarla karşılayabiliriz. Ama yetmez. Eğer Eskişehir'in ileri gelenleri en az 25 Milyon destek verirlerse biz varız. Bu desteği göremezsek çıkmayız' diye cevap verdi.

Şehirden böyle bir destek gelir mi?

Zor.

Artık kimse elini cebine atmak istemiyor.

Sorduğumuz da, haklı sebepler gösteriyorlar.

* * *

Bu kongre Eskişehirspor'un ya 'kurtuluş' ya da 'bataklığa daha çok batma' kongresi olacak.

Ya ortadaki bu sorunu hep beraber üstlenip yok edeceğiz ya da, 'ben mi kurtaracağım' diyerek amatöre kadar yolculuğa çıkacak olan Eskişehirspor Kulübüne 'üzgünüz ama yapacak bir şey yok' diyerek el sallayacağız.

* * *

Konuk Sustu Gazeteciler Konuştu!

20 Mayıs 2021 tarihinde yani geçtiğimiz perşembe günü akşamı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Habertürk TV'nin program konuğu idi.

Biraz bakayım dedim.

İlgimi çekti programı sonuna kadar izledim.

Programda Temel Karamollaoğlu'na Habertürk İnternet Gazetesi yazarları Nagehan Alçı, Veis Ateş ve Kemal Öztürk soru soruyor! Kendisi de cevap veriyordu.

Gazeteciler soru sormak yerine daha çok yorum yaptılar.

Karamollaoğlu'nun değerlendirmeleri yerine ona soru sorması gereken gazetecilerin sürekli kendi yaptığı yorumları öne çıkarması dikkatimi çekti.

Özellikle soru soruyorlar ancak bir sorunun yanıtı beklenmeden diğerine geçilmeden Temel Karamollaoğlu'nun sözü sürekli kesildi.

ONLAR KONUŞTU KARAMOLLAOĞLU DİNLEDİ

Yanıtlamaya çalıştı diyoruz çünkü programın genelinde Temel Karamollaoğlu'nun değerlendirmeleri yerine ona soru sorması gereken gazetecilerin yorumları ön plana çıktı.

SIK SIK SÖZÜ KESİLDİ

Programda ayrıca bir sorunun yanıtı beklenmeden diğerine geçildiği ve Temel Karamollaoğlu'nun sürekli sözünün kesildiği görüldü. Karamollaoğlu'nun da bu durumdan çok rahatsız olduğu dikkatlerden kaçmadı.

Sonunda daha fazla tahammül edemeyen Karamollaoğlu, bu duruma program sırasında şu sözlerle tepki gösterdi.

'Bir soru soruyorsunuz. Cevabımı vermeden bir diğer soruya geçiyorsunuz. Bir de kendi sorunuza yorum yapıyorsunuz'.

Habertürk yazarları Nagehan Alçı, Kemal Öztürk ile Veis Ateş'in gündemle ilgili yaptığı uzun süreli konuşmalar sosyal medyada da tepki çekti.

KARAMOLLAOĞLU'NDAN NAGEHAN ALÇI'YA TEPKİ

Temel Karamollaoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili bir soruyu yanıtladığı sırada Nagehan Alçı'nın araya girip 'Millet İttifakı'nı' sormasına sinirlenen Karamollaoğlu; 'Tayyip beyle ilgili konuşurken pat diye Millet İttifakını araya soktunuz. O zaman olmaz yani, bunlar beni açığa düşürmek için sorulan sorular gibi geliyor. Ben şimdi hangisine cevap vereyim' dedi.

* * *

45 yılı aşkın gazetecilik yapıyorum.

25 yıldan fazla da TV programcılığı.

Çok sayıda kişiyi konuk aldım.

Programlarında konuğuma veya konuklarıma soru sorup cevaplarını bitirinceye kadar beklerim.

Konuk sorunun dışına çıkıp farklı cevap vermeye kalkıştığında ise konunun içinde kalmaları için ikaz ederim.

Sorumun tam cevabını almadan da diğer soruya geçmem, geçmedim.

Sorum hakkında önceden kısa bir bilgilendirme yaparım.

Ama soru sorup, sorumla ilgili yorum yapmam.

Yorumu ben yapacaksam o zaman konuk davet etmenin ne anlamı var?

Ama Nagehan Alçı, Kemal Öztürk ile Veis Ateş gündemle ilgili soru yöneltiyorlar, konuk soruya cevap verirken araya girip bir başka soru yöneltmelerine ve yaptıkları uzun süreli yorumlara şahit olunca gazeteci olarak şaşırmadım desem yalan olur.

CUMHURBAŞKANI'NIN SİZİN SAVUNMANIZA İHTİYACI YOK

Sayın Cumhurbaşkanı her platformda kendisini ifade etmeyi çok iyi başarıyor, sorulan sorulara da net cevap veriyor.

Cevap vermediği sorulara ise gerektiğinde cumhurbaşkanı yardımcısı, cumhurbaşkanlığı veya parti sözcüsü, genel başkan vekilleri, yardımcıları, grup başkan vekillleri çıkıp konuşuyorlar, iddiaları cevaplandırıyorlar.

Bu nedenle bazı gazeteciler cumhurbaşkanını savunacağız diyerek aslında kendisine zarar verdiklerini düşünemiyorlar.

* * *

Artık destek almaktan korkar oldular (!)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtimiz hafta yapılan cumhurbaşkanlığı hükümet kabinesi toplantısından sonra esnaf ve sanatkarlar ile çiftçiler için müjdeler vermişti.

Esnafları gruplara ayırarak, birinci grupta yer alanlara 5 bin TL, ikinci grupta olanlara da 3 bin TL bir kereye mahsus hibe desteği yapılacağını söyledi.

Hububat ve baklagillerin de taban fiyatlarını açıkladı.

Verilen desteklere, 'yetmez ama eyvallah' diyenlerde ,'Bu para bizim yaramıza pansuman bile olmaz' diyenlerde oldu.

AKARYAKIT ZAMMINA BÜYÜK TEPKİ

Esnaf ve çiftçiler, verilen destekleri yetersiz bulurken, son yapılan akaryakıt zammını kimse beklemiyordu.

En azından verileceği açıklanan destekler insanların cebine girmeden, yaralarını sarmasa da pansuman yapmalarını bile beklemeden akaryakıta yapılan büyük ÖTV zammı, yaşadıkları mağduriyetlerin üzerine binince daha çok canlarını acıttı.

Bir kesim verilen desteğe, 'yetmez ama buna da şükür' diye sevinirken, akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV)'nin cumhurbaşkanı kararnamesiyle yüzde 54, yüzde 78 ve yüzde 189 oranında artırılmasını,'bir eliyle verdi, diğer eliyle geri alıyor' diye yakındılar.

'verilen desteğin yüzdesini geçen zamlar yapılıyor'

Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, zaman zaman AK Parti'ye destek verdi.

Ama üreticilerin yaşadıkları sorunlarını açık seçik olarak eleştirmekten de kaçınmadı.

Akaryakıta yapılan büyük zammı da, sert sözlerle eleştirdi.

Buluşan, mazota gelen zamma tepki gösterek, 'Hafta başı Cumhurbaşkanımız destekleri açıkladı daha hafta çıkmadan mazota zam geldi. Biz nankörlük etmiyoruz, ancak her zaman olduğu gibi birileri tarafından daha çiftçi destek almadan verilen desteğin yüzdesini geçen zamlar yapılıyor. Artık destek almaktan korkar olduk' dedi.

Doğru söylüyor.

Üretim maliyetlerini en çok artıran girdilerin başında mazot geliyor.

Mazota yapılan her zaman üretim maliyetini artırıyor.

Zaten ürettiklerini de düşük kar marjıyla toptancılara veriyorlar.

Üretici ve çifti her geçen ay bir birini kovalayan zamlara daha fazla dayanacak gücü kalmadı.

Son akaryakıt zamları onları daha çok zora soktu.

Bu gidişle üretici-çifti tarlasından kaldırdığı ürününü zararına veya en azından maliyetini ancak karşıladığı fiyattan satmaya devam edecek olursa, bu yıl olmazsa gelecek yıllar o tarlalar ekip biçilmez.

Olan elbetteki onlara da olur ancak, ihtiyacımız olan hububatı, ayçiçeğini, mısırı, bakliyatgillerin tamamını ithal etmek zorunda kalabiliriz.

Bu da bir kesimin tamamen yok olması demektir.

* * *

Bu tuzağa sakın düşmeyin..

Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü yaptığı açıklama ile vatandaşları pandemi dolandırıcılarına karşı uyardı.

Açıklamada 'SMS/MMS vb. iletişim kanalları ve sosyal medya üzerinden '3000 TL pandemi desteği aldım. Hemen sen de başvur. Son gün' vb. şeklinde gönderilen mesajlara ve linklere itibar etmeyiniz.

Pandemi yardımları iki şekilde yapılmaktadır; Yardımlar kişinin PTT ve banka hesaplarına yatırılmaktadır, Valilik ve Kaymakamlıklar bünyesinde bulunan Vefa Sosyal Destek Gruplarınca yapılmaktadır.

Pandemi yardımı konulu mesaj metnine itibar etmeyiniz, mesaj içerisindeki linklere tıklamayınız. Bu tip durumlarla karşılaştığınızda vakit kaybetmeden 112 Acil Çağrı Merkezi'ni arayınız' denildi.

* * *

Neden Böyleyiz

Bilir misiniz sönmüş yıldızların bilinmeyen hikayesini? Sönmeye yakın can havliyle avazı çıktığı kadar parlamak isterler. Aydınlattıkları yer önemli değildir. Kendi çevreleri ya da ulaşabildikleri en ırak nokta neresi olursa olsun. Yeter ki son bir kez tüm güçleriyle parlayıp bizler buradayız ve sönsek bile hep burada var olacağız duygusunu yaşarlar, yaşamak isterler.

Biz insanların ise bundan ne farkı var ki? Bakın izah edeyim.

Teori de düşünüp pratikte uygulamadığımız birçok hareketi doğamızda var olan malum tembellik huyumuzdan dolayı bir türlü gerçekleştiremeyiz.

Hayatımızdaki rampalarda zorlanır ancak ilk düzlükte radara girecek sürate ulaşmak için çabalamaz mıyız? Yaşantımızdaki mücadelede başarıyla sürekli karşı karşıya kalırız ama kader diyerek inandığımız olgunun ofsaytına yakalanır bir türlü gol yapamayız.

Buna ne sebep oluyor sizce? Nefes alıp verdiğimiz her an içinde müdahale edemediğimiz değil aslında, müdahale etmediğimiz o kadar yanlışlar var ki... Yaşantımızı çalıntı tik taklar üzerine kurmuş, birbirimizin fotokopisini çekip kaderimize kopya yapıp yapıştırıyoruz. Hayatı zoraki bir mecburiyet olarak mı görüyoruz da kendi yaşantımızın kolayına kaçıyoruz, yoksa kalitemize mi inanmıyoruz?

(alıntı)

*-******