Herhangi birine 'Su nedir?' diye sorsak alacağımız cevap büyük bir ihtimalle 'Su hayattır' olacaktır. 'Neden?' desek, 'Su içmeden yaşanmaz ki' diyecektir. Bu bütün canlılar için geçerli olan bir cevaptır. İnsanı ele alırsak, susuzluğa dayanabilme süresinin genel olarak 4-7 gün olduğu, bu sürenin iklime ve koşullara göre biraz daha az veya fazla olabileceği biliniyor. Vücudunun sahip olduğu suyun beşte birini kaybeden insan hayatını kaybediyor. İnsan vücudunun %77'si, sahip olduğu kanın %80'i, kemiklerinin bile %20'si sudur. Bitkilerin %75'i , hayvanların %45-90'ı sudan ibarettir. Her insanın günde 2-2,5 litre kadar su tüketmesi gerektiğini herhalde duymayan kalmamıştır (kavrayan ne kadar bilinmiyor). Az su içenlerde halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, ağız kuruluğu oluşabilmekte, halüsinasyonlar görebilmekte, bilinç bulanıklığı yaşayabilmektedir. Ancak aşırı tüketimi çeşitli böbrek rahatsızlıklarına neden olabilmektedir. Kısaca belirttiğim bu hususlar bile 'su hayattır' ifadesinin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.
Su, canlı yaşamının sürmesinde en önemli diğer etkenler arasında yer alan gıda güvenliğinin ve güvencesinin de en etkili faktördür. Ülkemizde toplam tatlı suyun %70-72 kadarı tarımda (sulama verimde %40'a kadar varan oranlarda artış sağlıyor), %15 kadarı içme ve kullanmada (çoğu konutlarda olmak üzere), %11'i sanayide kullanılıyor. Su insanlar için sadece hayatta kalmayı, sağlıklı bir yaşam sürmeyi sağlamak için değil, hayatı kolaylaştırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek için de çok önemlidir. Türkiye'de bir günde kişi başına ortalama su tüketimi 217 litre olarak biliniyor. Evlerde kullanılan suyun %35'i banyoda, %30'u tuvalette, %20'si çamaşır-bulaşık için, %10'u yemek pişirme ve içmede, %5 kadarı da temizlik işlerinde kullanılıyor. Toplayıcı-avcılardan en gelişmiş sulama tabanlı topluluklara kadar bütün insan toplulukları gıda, su ve geçim için her zaman tatlı suya bağımlı olmuştur. İlk büyük uygarlıkların hepsinin nehir kıyılarında gelişip büyümesi bir rastlantı değildir. Halen yeryüzü su kaynaklarının %0,3 kadarı kullanılabilir durumdadır. Bundan önceki yüzyılda (20. YY) dünya nüfusu 2 kat artarken, tatlı su tüketimi 6 kat artmıştır. Ekonomiler büyüdükçe suya olan talep artmaktadır.
Dünyamız ise çok fazla fark edilmeyen, özellikle son zamanlarda hızla artan bir su kıtlığına doğru gitmektedir. Önemli bir kısmı kontrol dışı olan, plansız, rastgele açılmış çok sayıda sulama kuyusundan aşırı miktarda su çekilmesi bunun belli başlı nedenlerinden biridir. Yer altı su kaynaklarından çekilen su, bunların yeniden dolma hızının üstünde olduğu zaman bu kuyular ya kuruyor ya da daha derinleştiriliyor ve kendini yenilemesi çok zor olan derin aküferlerden su çekimine devam ediliyor (içindeki su boşalan yer altı kaynaklarının bazılarının üstünde bulunan toprak çöküyor ve 'obruk' adı verilen derin çukurlar oluşuyor. Konya'da çok örneği var, Eskişehir'de de görülmeye başlandı). Bu suyun maliyetini de çok artıyor. Su güvenliğini yok eden bu nedenin dışında, iklim değişikliği de su kaynaklarını çok etkilemektedir. Artan sıcaklıklar buharlaşma oranlarını artırıyor, yağış sistemlerini değiştiriyor. İklimdeki değişiklikler, su döngüsünü de (çevrim) değiştiriyor.
Sürekli uyarılar, bilgilendirmeler, toplantılar vb. toplumun bir kısmında dünyanın ve ülkemizin gelecekte su sıkıntısı çekeceği algısını oluşturdu gibi gözükmesine karşın büyük kısmı bunun önemini anlamış, kavramış görünmüyor. Bunun yanı sıra, su sıkıntısının aynı zamanda besin maddesi sıkıntısı anlamına geldiğinin farkında olanların sayısı daha da az gibi gözüküyor. Bugün ülkemizde kişi başına düşen yıllık su miktarı konusunda çeşitli rakamlar bulunmakta, bunlardan su fakiri olmadığımız, ancak su sıkıntısı çeken bir ülke olduğumuz anlaşılmaktadır. Nüfus artış hızımız, ekonomimizdeki büyüme vb. etmenler dikkate alındığında su fakiri olmamak için acilen su tüketimi ile su arzını hızla dengeye getirecek önlemler alınması mutlak ve vazgeçilemeyecek şartların en önlerindedir. Kentleşmenin hızla artması, kentlerin hızla büyümesi, ekonomiyi geliştirme ve istihdam oluşturma nedeniyle sanayileşmeye büyük önem verilmesi, buralarda giderek daha çok miktarda suyun kullanılmasına neden olduğundan, ihtiyaç olan su doğal olarak tarım sektörünün kullandığı ya da kullanacağı suyu azaltacaktır. Tarım kesiminde su kullanımında teknolojinin getirdiği büyük bir imkan olan basınçlı sulama sistemlerinin kullanılması ve bu yolla hem etkin, hem tasarruflu, hem düşük maliyetli su kullanımı ne yazık ki yaygınlaştırılabilmiş değildir. Sulamada kullanılan suyun kontrol edilebilme olanakları çok yetersizdir.