Bugünkü yazıma dünya şairimiz Nazım Hikmet'in 'Yaşamaya Dair' şiirinden aldığım dizelerle başlamak istiyorum.

Çünkü doksan yaşına merdiven dayayan eğitim çınarımız İbrahim İpek abimiz, fırından yeni çıkan son kitabını eşimle benim adıma imzalayarak verdiğinde, ilk aklıma gelen Nazım'ın şu dizeleri oldu:

'Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın…'

'Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

Yaşamak yani ağır bastığından...'

***

Bence 'ağaç dikmek' ile 'kitap yazmak' eylemleri birbirine çok benziyor. Çünkü her ikisinin de amacı 'Yaşamın sürebilmesi için geleceği beslemektir…'

İBRAHİM İPEK'İN YAŞAMINDAN KESİTLER

İbrahim İpek, 1932 yılında Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine bağlı Sadıkbağı Köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra 1945- 1950 yıllarında Çifteler Köy Enstitüsü'nde eğitim gördü. On üç yıl çeşitli köylerde ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdi. Bir süre Sivrihisar'daki ortaöğretim kurumlarında çalıştıktan sonra da 1967- 1978 yılları arasında Eskişehir Süleyman Çakır Kız Lisesinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı.

Emekli olduktan sonra çeşitli demokratik sivil toplum örgütlerinde üye ve yönetici olarak yaşamını sürdüren İpek öğretmenin, önceki yıllarda basılmış 'Köy Enstitülerinden İmam Hatip Okullarına' ve 'Sadıkbağı Köyü' isimli kitapları var.

Bugünkü konumuz olan 'Süleyman Çakır ve Lisesi' adlı kitabı ise yaklaşık iki yıl sürede yoğun emek vererek ortaya çıkardığı belgesel bir çalışmadır.

Özcesi, 'Doksanında bile, kitap yazarak yaşamı ciddiye alan…' ve ak saçlı bir delikanlı olan eğitim çınarıdır İbrahim İpek.

'SÜLEYMAN ÇAKIR ve LİSESİ' KİTABINDAN DAMLALAR

İbrahim İpek tarafından yazılarak basıma hazırlanan 'Süleyman Çakır ve Lisesi' kitabı, Tepebaşı Belediyesi Kültür Yayınları kapsamında basıldı.

Yazar tarafından Süleyman Çakır'a ithaf edilen bu kitabın teklif hakları 'H. Süleyman Çakır Lisesi Öğretmenleri, Mezunları, Mensupları Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne bağışlanmış durumda.

Kitapta yer alan 412 sayfanın yaklaşık üçte ikisi görsel malzemelerden (fotoğraf- fotokopi) oluşuyor.

Kitabın başlangıcında yazarın teşekkür ve önsöz yazılarından sonra, bu kitabın basımına destek sağlayan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü'nün sunuş yazıları yer alıyor.

Daha sonra sırasıyla, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve Prof. Dr. Gaye Usluer'in; kitap, yazar ve Süleyman Çakır hakkında değerlendirmeleri var.

Beş bölümden oluşan kitabın Birinci Bölümünde 'Süleyman Çakır ve Eserleri' tanıtılıyor. 'Müdürlerimiz ve Öğretmenlerimiz' başlıklı İkinci Bölümde 67 kişinin; 'Öğrencilerimiz' başlıklı Üçüncü Bölümde ise 49 kişinin özgeçmiş ve anıları yer alıyor. Dördüncü Bölüm: 'Süleyman Çakır Kız Lisesi Albümü', Beşinci Bölüm: 'Basında H. Süleyman Çakır' başlıklarından oluşuyor.

Kitaba emeği geçen tüm katılımcıların 'Yaşamı ciddiye alan…' bilinçlerine sağlık.

KENTSEL BELLEĞİMİZİN GÜÇLENMESİ İÇİN…

Bireysel ve toplumsal yaşamımızda 'dün- bugün- yarın zincirinin güçlü olması' yadsınamaz bir gerçekliktir. Yaşam zincirinin güçlülüğünü korumak ve geliştirmek ise zincirin halkası olan unsurların diri tutulmasından ve paylaşılmasından geçiyor.

'Bellek yitimi' ya da 'bellek zayıflığı' bir insanın yaşamını nasıl allak bullak ediyorsa, belleğini güçlendirmeyen kentlerin/toplumların yaşamları da karmakarışık olmaya mahkûmdur. Eğer sağlıklı bir 'kent belleği' oluşturulamazsa, o kentteki tüm bellekler bir utanç kaynağına dönüşebilir.

Bu bağlamda, Eskişehir'de Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olarak 2012 yılında açılan 'Kent Belleği Müzesi' ile Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri tarafından oluşturulan benzer arşiv ve galeriler, Türkiye'ye örnek olacak düzeyde önemlidir.

Bu konuyla ilgili iki önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

1. Kent belleğini koruma ve geliştirme çalışmaları, 'Büyükşehir belediyesi koordinatörlüğünde tüm ilçe belediyelerinin temsilcilerinin katılacağı 'ortak kurul' tarafından yürütülmelidir. Böylece hem bazı gereksiz tekrarlar önlenebilir hem de daha kaliteli ve sürdürülebilir sonuçlar alınabilir.

2. Bu çerçevede kentteki sosyal, kültürel ve demokratik yaşamla ilgili olan akademik ya da özel kişiler tarafından yapılan nitelikli araştırmalar belediyeler ve diğer kurumlar tarafından desteklenmelidir.

Unutmayalım ki kent belleğinin sürekli yenilenmesi ve zenginleştirilmesi gerekir. Bu konuda da görevler kent yöneticileriyle duyarlı kenttaşlar tarafından demokratik paylaşım ilkeleri doğrultusunda sürdürülmelidir.

Evet, 'Yaşamak (ve kent belleğini geliştirmek) şakaya gelmez…'

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…