Yeni yıl,
Yeni dilekler,
Yeni umutlar,
Yeni başlangıçlar…
İçimizde barındırdığımız bu psikolojik eşik, hayatı yaşanır kılmanın en eski alışkanlıklarından biri…
Takvimler değişir önce..
Takvimler değişince, sanki yeni gelen yılın her şeyin yeniden kurgulanacağı,
Her şeyin yeniden planlanıp, her şeyin en baştan başlayacağı gibi bir hisse kapılır insan…
Kutlama planları,
Aslında gelecek yeni yılda hep öyle mutlu ve heyecanlı bir hayatı beklemeyi getirecekmiş gibi gelir insana…
Dertlerimizden arınmayı,
Sıkıntılarımızdan sıyrılmayı,
Ve büyük ve korunaklı bir bahçede sonsuz mutluluğa erişmeyi hayal eder insan…
Yeni yılı beklemek böyle bir şey…
öööööö öööööö
Oysa pek az şey değişir…
Bazen hiçbir şey değişmez…
Kapının dışında seni bekleyen şeyler aynıdır…
Dertler, sıkıntılar,
Güneşin önünü kapatan gri bulutlar…
Ve yarış kaldığı yerden devam eder, insanla hayatın yarışı…
Hiçbir şey değişmez…
Siz değişmezseniz eğer…
öööööö öööööö
Çünkü,
Gerçek umut,
Takvim yapraklarında değil,
İnsanın kendisindedir…
Elinin işleyişinde,
Gözündeki ışıktadır…
Ve yeni yıl sevdası,
İnsanın içindeki umudu dillendirdiği bir eşik gibidir yalnızca…
öööööö öööööö
En büyük hediye sağlık,
En büyük güç umut…
İkisi birleşince ağlıklı mutlu bir yaşam…
İki bin yirmi hepinize,
Önce sağlık sonra umut versin…
Diğer her şey,
Bir şekilde hallolur…
Mutlu yıllar…