Ben artık,
Böyle davrananların,
Eskişehir'le sıcak, içten, samimi, sevgi ve saygıya dayanan ilişkileri olmadığına inanıyorum.
Bunu yapanların büyük bir kısmının Eskişehirli olmadıklarını,
Onu da bırakın Kalabak Su bile içmediklerini düşünüyorum…
Ortada, insan hatasından kaynaklanan bir sıkıntı var…
Sıkıntı deyin, hata deyin, kusur deyin, art niyet deyin…
Ne derseniz deyin…
Peki bu sıkıntı yani Kalabak Su damacana sıkıntısı eleştirilmeyecek mi?
Elbette eleştirilecek…
Aslında bu eleştiriyi zımnen de olsa, Yılmaz Büyükerşen yaptı ilk önce…
ESKİ Genel Müdürünün istifası istendi ve alındı…
Bu istifa talebi, ortada bir hata, yönetim zaafı, ihmal olduğunun Yılmaz Büyükerşen tarafından da kabul edilmiş olduğunu göstermiyor mu?
***
Bu sosyoloji yani toplum bilimle ilgili bir şey olsa gerek…
Haklı olduğunuz bir konuda öyle bir dil, tutum, tavır ve yöntem kullanırsınız ki, haklıyken cup diye haksız duruma düşersiniz…
Tartışma esnasında küfür etmeniz gibi…
Tartışmayı kazanamayacağınızı anladığında ya da o tartışmadan istediğiniz sonucun çıkmayacağını gördüğünüzde, birden tavır değiştirir, işi olmadık bir noktaya çekersiniz…
Sonunda,
Sonunda ne olur biliyorsunuz değil mi?
Haklıyken bile haksız duruma düşersiniz…
Yenilirsiniz…
***
Şimdi ortada şöyle bir durum var…
İki siyah minibüs, giydirilmiş, süslenmiş, tam bir 'kitch' yani estetikten yoksun hale büründürülmüş, şehrin sokaklarına bırakılmış…
Araçların plakaları yok…
Araçlar bırakılıp gidilmiş, sürücüleri belli değil…
Ancak bu araçların motor numaraları var, şasi numaraları var, eninde sonunda kimlikleri belirlenecek…
Sahipleri, bu işe kimlerin icazet verdiği belirlenecek…
Suç mu? Bilmiyorum…
Eleştiri, protesto hak ve özgürlüğü içinde bir eylem mi, bilmiyorum…
Dahası bunu kimse sahiplenecek mi, onu da bilmiyorum…
O nedenle de, belli bir kurumun, partinin ya da kişinin ismini zikretmek çok doğru değil…
Eskişehirlilerin çok büyük bir kısmı,
'Nerede bizim suyumuz?' diye figan ediyor…
Sitem ediyor, eleştiriyor, kızıyor…
Haklılar…
Yerden göğe kadar…
Ancak Eskişehirlilerin haklı sitemleri, eleştirileri, kızgınlıkları böyle ifade edilmeyi hak etmiyor…
Yapılan bu propaganda seviyesizliğin yanı sıra, Eskişehir halkının aklıyla, terbiyesiyle, ölçüsüyle ve seviyesiyle de, bilerek ya da bilmeden alay etmek…
Belediyeyi, ESKİ'yi ya da yerel yöneticileri eleştirmekten çok;
Banal, anlamsız, hem estetik hem içerik açısından çirkin bir tutum…
***
İnanın,
Bu hamle,
Kalabak Su sıkıntısı nedeniyle kızgın olan birçok Eskişehirliyi, yeniden sıkıntı öncesi pozisyonlarına iteledi…
Eskişehirlilerin sorunu Kalabak Suyla değil…
Dağıtımındaki sıkıntıyla ilgili…
Vazgeçmek gibi bir düşünceleri, istekleri de yok…
Zaten öyle olsa, hiç sıkıntı yapmazlar, umursamazlar, çoktan başka markalara yönelirlerdi…
Evet bu dönemde zorunlu olarak başka markalara yöneldiler ama göreceksiniz sıkıntının bitmesiyle birlikte yeniden Kalabak Suya dönecekler…
Çünkü Türkiye'nin hiçbir şehrinde böyle bir dağıtım sistemi yok…
84 yıldır devam eden bir dağıtım sistemi…
Büyükşehir Belediyesi'nin ve ESKİ'nin asli görevleri olmasa da, şehrin en temel ayrıcalıklarından biri haline gelmiş 'su dağıtım sistemi…'
Kalabak Su dağıtımında yaşanan talihsiz kazanın sonrasında Eskişehir, farklı bir siyasi tercihte nelerle, nasıl bir anlayışla, şehrin genel ruh haliyle ne denli taban tabana zıt bir dünya görüşüyle karşı karşıya kalacağını bir kere daha gördü…
İki tane kara minibüs, bunu başardı…
Tüm Eskişehirlilerin, aklına, ruhuna, yüreğine bu gerçeği bir kere daha perçinledi…
***
Her kim, kimler ya da hangi görüş, parti ya da kesim yaptıysa yaptı…
Ancak bu iki 'kara minibüs' hayatımızın hangi noktalarının tehdit altında olduğunu ve şehri o görüşe teslim ettiğimizde başımıza daha nelerin gelebileceğini gösterdi…
Şuna eminim ki,
Büyükşehir Belediyesi de, ESKİ de,
Ne kadar isterlerse istesinler,
Ne kadar düşünürlerse düşünsünler,
Kalabak Su sıkıntısında,
Kendilerine artı yazacak böyle bir organizasyonu yapamazlardı…
***
O yüzden,
Eskişehirliler, bu 'iki kara minibüse'çok şey borçlular…