Sosyal medyada çok dolaşan karikatürdeki bakkalın kapısından 'tek ucu b.klu değnek var mı?' diye soran,

'Hunili' vatandaş gibi olduk.

Bu günlerde (sıradan insan, bilim insanı, iş insanı, politikacı, yönetici…) hepimizin bilinçaltında aynı soru dolaşıyor aslında.

Nedense bakkalın verdiği cevap var kulaklarımızda:

'Takımı bozmuyoruz abi!'

***

Yaşadığımız salgın günlerinin açmazı da bu.

'Ekonomi ile sağlık arasında sıkışıp kaldık.'

Sağlık bilimi şöyle diyor böyle diyor, anladık da; hayatın içinde ekonomi bilimi de var.

Bir değneğin iki ucu gibiler.

Bir ucu sağlık,

Bir ucu ekonomi…

Ayakta kalabilmemiz için ikisi de gerekli.

***

Bir karmaşa, bir bilinmezlik içinde verilen kararlara uyarak yaşamaya çalışıyoruz.

Herkes eve; yok yok, üç gün eve, dört gün dışarı; yok yok akşam eve, sabah 'şahsım' sayesinde dışarı…

65 yaş üstü içeri, altı dışarı; 18 yaş üstü dışarı, altı içeri; olmadı şu gün altı saat dışarı, diğerleri içeri; yine olmadı, dışarıdakiler içeri, içerdekiler dışarı…

Şaşırdık kaldık;

İçimiz dışımıza çıktı!

***

Hakkını teslim edelim;

Salgınla mücadelede, bilinmez bir karanlığı anlamaya ve anlatmaya çalışan bilim kuruluyla, önerileri dikkatle uygulayan Sağlık Bakanı ve her mevkideki sağlık çalışanı da fedakarlıklarıyla takdirimizi kazandı.

Maske, dezenfektan, sosyal mesafe, enfekte, tecrit, karantina, entübe gibi kavramlar girdi hayatımıza.

Aynı kuşak insanların bazılarına bıkkınlık, bazılarına heyecan veren kararlara tanık olduk. 65 yaş (mesela ben) kendini orta yaş sanırken birden yaşlı olduğunu anladı. 'Olsa da olur, olmasa da' boş vermişliğinde hayatını sürdüren 64 yaş (ve altı) ise genç olduklarını öğrendi.

Aynı yatakta yatanların aynı arabada yan yana olması yasaklandı. Kaldırımda yürürken, sosyal mesafeye dikkat eden kuralsever eşler arasında, kimin önden gideceği tartışmaları yaşandı.

'Aç maskeni göreyim, kim olduğun bileyim' türküsü dilimize pelesenk oldu.

***

Dedik ya, değneğin öbür ucu da var.

Sonuçta ekonominin çarkı dönmeli, 'virüsten mi, açlıktan mı' tercihine düşmeden, değneğin iki ucu dengelenmeliydi.

Online çalışanlar var, ama her iş evden olmuyor. Üretilecek, taşınacak, işlenecek, pazarlanacak ki;

'İnsanlar birbirini yemesin!'

***

Tedirginlik içinde alınan kararlarla, ekonomik çarka dahil olanların sayıca çokluğu nedeniyle, -park bahçeler dururken- AVM'ler açıldı önce.

Sokaklarda, balkonlarda, evlerde Robinson Cruzoe'lar çoğalınca, (sahte) sarışın sayısı azalıp beyaz saçın moda olma riski doğunca, öncelikle berberlerin ve kuaförlerin açılmasına, astronot kıyafetleriyle hizmet vermesine karar verildi.

Tüm uluslar arası spor organizasyonları ertelenmişken, maç skorlarını bile siyasete malzeme yapanların, sorumluluktan korkunca hatırlayıp topu üzerine attığı federasyonun 'özerk' (!) iradesinden,

'Oynat Uğurcuğum oynat!' kararı çıktı.

Bu satırlara sığmayacak sıçramalı, sekmeli; bazen yerinde, bazen kızdıran, bazen güldüren kararlara tanık olduk zor günlerimizde.

Haziran başından itibaren (birkaçı hariç) işyerleriyle, ulaşımla, üretimle, çarşısı pazarıyla (65 yaş üstü hariç) hayat 'yeni normal'e döndü nihayet.

***

Bir iç hesaplaşma yaparak, 'eski normal'imizi de gözden geçirdik. Şikayetlerimizin, özençlerimizin, sahip olduklarımızın, hedeflerimizin, hırslarımızın anlamını yitirdiğini gördük.

Önce sağ ve sağlıklı olmayı; 'canın yongası'nı sonraya bırakmayı öğrendik.

Bundan sonrası için de;

'Eşit, saygılı, dengeli, adaletli yeni normaller için'

İki ucu kirli değneğin uçlarından yapışmanın yanlışlığını, itinayla ortasından tutmanın önemini kavramamız gerekiyor.