Lig başlayalı 9 hafta oldu ama hala galibiyetle tanışamadık. Mustafa Özer'in yerine göreve getirilen İlhan Var'ın tercih edilmesinde aslında kafamızda soru işaretleri bırakan şeyler vardı. Ama ben ilk defa teknik adamlık tecrübesi yaşayacak insanlarda risk almaktan yanaydım. Alpay Özalan geldiğinde de ön yargılı değildim. Büyük riskler, büyük kazançlar getirebilirdi. İlhan Var içinde aynı şeyleri düşündüm. Yanında getirdiği teknik ekibin şehri ve camiayı tanımayan kişilerden olmasına da soğuk bakmadım. Herkesin kendi ekibi ile çalışmaya hakkı vardır diye düşünürüm. Kulübün yeni sportif direktör ile çalışmasını yönetimin tasarrufudur diye de ön yargılı olmadım. Çünkü benim için başarı kriteri, saha dışında yapılan değişikliklerin, saha içine yansımasıdır.

Geçmiş yazılarımda yeni teknik direktörlerin takımda heyecan yaratacağını, küs olan futbolcuların forma kapmak, direk oynayanların ise formayı kaptırmamak için 4-5 hafta rekabet içerisine gireceğini, bunun da takımı ilk haftalarda ateşleyeceğini, sonra devreye forma dağıtımında adil olmak ve futbolculara karşı tutunacağı babacan ve sevecen davranışların devreye gireceğini söylemiştim. Sonraki aşama mesleki tecrübe, bilgi ve deneyim olarak devam eder. Bu liyakat gerek futbol, gerekse hayatın her alanında geçerlidir.

Şimdi bu açıklamalardan sonra hangi ülkeye ve hangi lig seviyelerine giderseniz gidin futbolun temel kuralları aynıdır. Bunun için büyük teknik direktör olmaya gerek yok. Onun doğrularını yapamazsanız ne başarılı olabilirsiniz, ne de mesleğinizde yükselebilirsiniz.

Maça gelince ikinci yarının başında geriden gelerek öne geçmiş ve artık son yarım saate girmişseniz yapacağınız saha içi değişiklikleri bellidir. Yorulan adamları çıkarıp rakibi orta saha da bozarak, kendi sahasından çıkmasını engellemektir. İleriye süratli bir adam koyup ani kontra ataklarla rakip kaleye giderek rakibi hem rahatsız etmek, hem de bir gol daha bularak rahatlamaktır. Üstelik attığımız golleri de kontrataktan bulmuştuk. Bunun için şapkadan tavşan çıkaran teknik adam olmanıza gerek yok. Futbolun temel kuralı bunu söyler. Daha ileri ki taktik varyasyonlar da, teknik adamın farkını ortaya koyar. O da bizim haddimizi aşar.

Sonuçta rakip sağdan ve soldan bindirmelerle üstümüze geliyor. Rakibi orta sahaya hapsedip kanatları tıkamak gerekirken, orta sahayı boşaltarak daha çok üstümüze gelsin diyerek savunmayı çoğaltıyoruz. Bu futbolcuların kazandığı belli bir alışkanlık ve dizilişleri var. Sahaya 5 defans oyuncusu ile çıkıyorsun. Üstelik zorunlu stoper değişikliğinden sonra oyuna hakim olup ve öne geçiyorsun. Buna rağmen anlamsız saha içi değişikliği ile gene kalabalık defansa dönüyorsun. Çok defans oyuncusu ile oynamak iyi savunma yapılıyor anlamını taşımıyor.

Göreve başlar başlamaz takımın kondisyonunu yetersiz buldun. Hiç çalışmamışlar diyerek meslektaşını suçladın. Ama geçen yılların en çok koşanı Mehmet Özcan'ın bile son dakikalara doğru yürüyecek hali kalmadı. Biz senden fark yaratmanı beklerken, farkını bu tür maçlar da görmek istiyoruz. Her insan hata yapar ama teknik adamda bu temel kurallar da basit hatalar yapmamalıdır.

Buradan yönetime de birkaç şey söylemek istiyorum. Eleştirme anlamımda algılamayın. Gayretlerinizden ve çabalarınızdan şüphemiz yok. Mustafa Özer tercihinde deneyimin ve kariyerin ne kadar önemli olduğunu test etmiştik. Risk aldık olmadı.

Ama artık aklımıza takılan bazı sorular da oluşmaya başladı.

-Size İlhan Var'ı kim tavsiye etti? Hangi araştırmalar sonucu buldunuz ve hangi kariyerinden etkilendiniz? Eskişehir'li teknik adamlardan ne farkını gördünüz? Eskişehirspor'da teknik adamlar atama ile mi belirleniyor?

Lütfen biraz kendi özeleştirinizi yapın. Bilemem farkında mısınız ama sahadaki başarısızlıklar sizin teknik adam tercihlerinizden kaynaklanıyor.