Daha önce bu köşede insan sağlığının ülkemizde nasıl riske atıldığını defalarca ifade etmeye çalıştım. Bu hafta içerisinde konunun medyada ciddi iddialar ile yer aldığını görünce tekrar ele alma gereği duydum. Kısa adı TÜDEF olan Tüketici Dernekleri Genel Başkan Vekili Sinan Vargı 'Gıdada hile ve tağşiş yaparak, halkın sağlığı ile oynanan firmaların adları en son 2018'in Mart ayında yani 15 ay önce kamuoyuna açıklanmıştı. Aradan geçen 15 aylık süre içinde Bakanlık gıda üreten yerlerde birçok denetim yapmasına rağmen, bu firmaların isimlerini kamuoyuna açıklamadı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından geçmiş on yılda ve her altı ayda bir, daha sonra yılda bir düzenli aralıklarla yayınlanan gıda ürünlerinde taklit ve tağşiş yaptığı kesinleşen firmalar Resmi Gazete'de kamuoyunun bilgisine sunulmaktaydı. 3 Haziran 2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazetede yer alan Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanununun 31. maddesinin 6. fıkrası gereğince ve Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine göre Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince yapılan açıklamalarda kamuoyu ve tüketici hile ve tağşiş yapan firmaların adlarını öğrenebiliyordu. Tarım ve Orman Bakanlığı bu 15 aylık süre içinde gıda üreten firmalarda birçok denetim yapmasına rağmen, ilgili yasalar ve yönetmelikler gereğince bu firmaların isimlerini halka açıklamaktan kaçınmaktadır' şeklinde bir açıklama yaptı. Açıklamada da iddialar art arda yer buldu;
- Zeytinyağına ucuz kanola yağı katan, bala cinsel içerikli ilaçlar karıştırıp kuvvet macunu olarak satan, domuz etini normal ete karıştıran, margarinden peynir yapan, yoğurda jelatin katan, isot biberine boya kata, baharatta sucukta her türlü gıda maddesinde hile yapan firmaların adları 15 aydır açıklanmıyor.
- Hile yapan firmalar yakalandığında çok az bir para cezası ile kurtuluyor. Esas ceza isimlerinin kamuoyuna açıklanması, ancak TÜDEF'e göre Bakanlık yerel seçimler nedeni ile bu firmaların isimlerini kamuoyuna açıklamıyor.
- Son kullanma tarihi geçmiş tavuklar sirkeye yatırılıp yeniden satılıyor. Bu yüzden bozuk tavuktan kaynaklanan salmonella zehirlenmelerinde yaz aylarında özellikle kışla, fabrika ve toplu yemek verilen yerlerde sıklıkla rastlanıyor.
Açıklamayı okuduğunuzda dehşete düşmemek elde değil.
Gerçekten de ülkemizde taklit ve tağşişlerin; genellikle et ve et ürünlerine tavuk eti, sakatat, baş eti, soya vb. katılması; süt ve süt ürünlerine bitkisel yağ, jelatin, nişasta vb. katılması; bitkisel yağlara tohum yağı ve kalitesiz yağ ilave edilmesi gibi yollarla yapıldığı görülmektedir. Taklit veya tağşiş yaptığı kesinleşen gıda işletmelerine idarî para cezası uygulanmakta ve ürünler piyasadan toplatılmaktadır. 'Bozulmuş ve değiştirilmiş gıdalar' ise; sildenafil, sibutramin, tadalafil gibi ürünün doğal yapısında bulunmayan ilaç etken maddelerinin, özellikle çikolata, enerji içeceği ve kahve gibi ürünlerin içerisine katılması suretiyle elde edilmekte, bu da kişilerin hayatını ve sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu bilgiler de birçok kez kamuoyuna sunulmuşu. Lütfen yukarıdaki açıklamaları ve bilgileri bir defa daha okuyun ve sonrasında dikkatlice düşünün. Bunları yapan insanlarla aynı ülkede yaşıyoruz. Bunları yapanlar aynı zamanda yanıltıcı reklam ve broşür gibi yollarla performans arttırıcı, zayıflatıcı, cinsel güç arttırıcı özellikleri vurgulanmak suretiyle çoğunlukla internet, doğrudan satış gibi farklı satış kanallarında piyasaya ürünler de arz etmektedirler. İnsana yönelik gıdaların içine, piyasada satılan cinsel gücü arttırıcı ilaçları havanda dövmek suretiyle macunların içine katarak insan sağlığı ile oynayan bu firmalar/kişiler, yüzlerce insanın kalp krizi teşhisi hastanelere kaldırılmasına neden olmuşlar, belki de yüzlerce insanın da ölümüne neden olmuşlardır. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Tek kelime ile gıda terörüdür, bu suçun da terör suçları kapsamına alınması belki de en doğrusudur. Firmalara verilen cezalar bin liralarla ifade edildiğinde aynı suçu 17 kez işleyen ve 18. kez yine yakalanan firmaların varlığı bu cezaların artık caydırıcı olmaktan çıktığının da bir göstergesidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın bu konuda çok hassas olduğu ortada ancak cezaların azlığı bu firmaların tekrar tekrar aynı suçu işlemelerine aynı terörü yapmalarına engel olmamaktadır. Bunları yapanlara verilen cezalar caydırıcı bir noktaya getirilmeli, gıda terörü bir an önce sonlandırılmalı, ve insanımızın sağlığı bu kadar ucuz olmamalıdır.