Hangi gündü; cumartesi mi, pazar mı?

Hafta sonuydu işte.

Balık pazarının oralarda karşımdan genç bir kadın geldi.

Üstü başı, eli yüzü kir içinde…

'Size bir şey sorabilir miyim?' dedi.

Ne soracağı malum! Herkes biliyor artık bu insanların ne sorduklarını. Sordukları bir şey yok da…

Uydurdukları, dinlemekten herkesin bıktığı bir hikayeleri var:

Erkekse yolunuzu kesen,

'Çalışmak için gelmiştim, iş bulamadım. Memleketime geri döneceğim ama yol param yok. Üç beş lira…'

Geçen yıllarda böyle biri akşam vakti önüme geçmişti.

Omzunda ağaç kesme motoru. Turuncu renkte, devasa bir şey…

Anlatmıştı hikayeyi!

Motor da inandırıcı olsun diyeydi sanırım.

İş bulup çalışmak için gelmişti ya memleketten…

Ne söyleyeceğini bildiğim için duraksamadan yürümüştüm.

'Abi!' diye bağırmıştı arkamdan. 'Az bekle hele!'

Akşamın alacakaranlığıydı.

Kış günü, hava soğuk…

Tek tük insan vardı dışarıda…

Arkamdan gelmeye başlayınca hızlanmıştım.

O da hızlanmıştı.

Arada bir dönüp arkama bakıyordum.

Omzundan motoru indirip çalıştırmıştı.

Elindeki harıl harıl çalışan motorla koşmaya başlamıştı peşimden.

***

Kadınsa yolunuzu kesen,

'Çocuğum hastanede yatıyor. Yanına gitmeye param yok,' gibi duygu sömürüsü üzerine hikayeler…

Kim bilir, belki kadınların anlattığı farklı hikayeler de vardır!

Yıllar önce…

On sekiz, on dokuz yaşlarımdaydım.

Adana'da çalışıyordum.

Bir köşe başında önüme bir kadın çıkmıştı.

Benden on beş yaş kadar büyük, otuzlarında bir kadındı.

'Boş musun?' demişti.

Aklım bir karış havada…

Ve hikayelerin, romanların hayal dünyasında yaşadığım için aptalca bir şey yapmıştım.

Elimi belime atıp,

'Doluyum!' demiştim.

Çığlık atmasını beklemiştim kadının.

Ama o gülmüştü bana.

İnce bir yüzü ve bukleleri sol gözünün üzerine düşen kızıl saçları vardı.

Çok güzel bir kadındı.

***

Balık pazarının oralarda önüme geçen kadın,

'Para istemeyeceğim,' deyince durdum, belki yol falan soracaktır, diye…

'Bana şuradan bir elbise alır mısın?' dedi.

Güldüm. Kadere bak! Yıllar sonra…

Şimdi bunları geçelim de…

O kadar çoğaldı ki dilenen…

Farklı farklı yöntemlerle…

Arabaya bindim eve geliyorum.

Trafik lambalarında bekleyen çocuklar…

Yüzlerinde, günlerce kullanılmaktan kirlenmiş maske…

Kırmızı ışık yanınca kendilerini yola atıp para istiyorlar.

Toplumda bu insanları da insanca yaşatmanın bir yolu yok mu?

Birden önüne çıkıvermeseler iyi ama yine de üzülüyor insan, bu insanlara.