Özlem Yalçın 6 Şubat 2017'den beri AK Parti İl Kadın Kolları Başkanlığını yapıyordu.

Görev süresinin bitmesine henüz zaman varken sürpriz bir şekilde görevinden istifa etti!

Yönetiminde bir çatlak yok.

Odunpazarı ve Tepebaşı İlçe Kadın Kolları Başkanlarıyla arasında bir sorun yok.

Peki, o zaman durup dururken neden istifa etti?

Bunun gerekçesini Özlem Hanımdan öğrenebiliriz.

Ama o da istifaya götüren gerekçeyi açık ve net olarak söylemez.

Açıklamasında;

'Bu kutlu bayrağı devralacak arkadaşımıza tüm kalbimle başarılar diliyorum. 7 yıllık aktif teşkilat geçmişime bağlı olarak her zaman bilgi, teşkilat hafızası ve tecrübelerimle yanlarında olacağımı şimdiden belirtmek isterim. Bugünden itibaren her zaman olduğu gibi yine Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Genel Merkezimizin talimatları doğrultusunda inandığım yolda durmadan yürümeye devam edeceğim' diyor.

* * *

Partiden ayrılmayacağını söylediğine göre istifa gerekçesi iki kişi arasında şimdilik gizli kalacak!

Belki Özlem Yalçın olur da partisinden istifa ederse o zaman açıklayabilir.

Kulağımıza gelen bazı iddialar var.

İddiayı doğrulatamadığım için yazamam.

Sadece şunu yazabilirim.

İl Başkanı Zihni Çalışkan ile son aylarda yıldızları barışmadığı ve aralarında sürekli kara kedilerin dolaştığı en çok dillendirilen dedikodu.

Hatta iddia.

'Sonunda Zihni Bey'in baskına dayanamayarak istifa ettiği' iddiası doğru mu?

* * *

Bu konuda AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan veya İl Kadın Kolları Başkanlığından istifa eden Özlem Yalçın bir açıklama gönderirlerse cevap haklarını kullanmaları adına köşem onlara açık.

* * *

Eskişehirspor elinden kaçırdı!

Eskişehirspor'da geçen sezondan beri kötü giden işler yavaş yavaş rayına girmeye başladı.

Arka arkaya 17 maç kazanamamasına rağmen ısrarla takımın başında tutulan Mustafa Özer'in siyah-kırmızılı kulübün taraftarları tarafından 'istenmeyen teknik adam' ilan edilmesinden sonra takımla yolları ayrıldı.

Aslında geç kalmış bir karardı.

Süper Lig ve TFF 1. Ligde 4 ve 5. haftadan itibaren kulübün ve taraftarların beklentilerini gerçekleştiremeyen, beklenen başarıyı gösteremeyen kaç tane teknik direktör görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

Ama Özer, 'yenilsek de beni Eskişehirspor'dan kimse gönderemez' der gibi, alınan mağlubiyetlere hep bahane buldu.

Kimi zaman, 'genç ve tecrübesiz bir oyuncu kadrom var' diyerek başarısızlığın faturasını onlara yüklemeye çalıştı.

* * *

Mustafa Özer'den boşalan Teknik Direktörlüğe en azından yardımcı da olsa kaç yıldan beri önemli hocalarla birlikte çalışarak tecrübesi artıran İlhan Var getirildi.

İlk etapta 'Eskişehir'de Eskişehirspor'u çalıştıracak isimler varken İlhan Var da nereden çıktı?' diye homurdananlar oldu.

Var'ın da Özer gibi başarısız olacağını düşünüyorlardı.

Ama öyle olmayacağını Çizrespor ile oynanan Ziraat Türkiye Kupası ile pazar günü evinde konuk ettiği Ankara Keçiörengücü maçlarında gördük.

Var, bu iki maçta varlığını gösterdi!

* * *

Ankara temsilcisi karşısında maçın henüz 14'üncü dakikasında Uğur'un golüyle 1-0 geriye düştük.

Tıpkı Cizrespor ile oynanan kupa maçında olduğu gibi.

Nasıl 2-0 geride götürdüğü Cizrespor karşısında maçın 89 ve uzatmanın 94'üncü dakikalarında atılan gollerle maçı kazandıysa, aslında Keçiörengücü maçını da kazanmaya birkaç dakika kalmıştı.

Alimi'nin kaçırdığı 2 pozisyondan ilki çok net gol olabilirdi.

Ceza sahası içinde pas vereceğine çaprazdan kendisi vursa gol olma ihtimali yüksekti.

* * *

Keçiörengücü karşısında da siyah-kırmızılar 1-0 geriye düştü.

Nijeryalı genç futbolcu Sunday Alimi, Keçiörengücü maçında 32 ve 46'ncı dakikalarda attığı iki golle takımını 2-1 öne geçirdi.

Maç bu skorla biter, Eskişehirspor ilk galibiyetiyle tanışıyor derken gelecek adına çok umut beslediğimiz kaleci Ekrem iki golde de büyük bir hata yaptı.

Ama iki net pozisyonda da topun filelerle buluşmasına engel oldu.

Hatasını affettirdi.

Kaleden erken çıktı, kaleye doğru gelen topa önce dışarı çıkacak diye tahmin ederek önce müdahale etmedi.

Topun dışarı yerine kaleye doğru gittiğini görüp kale geri dönüp çelmeyi başardı ama, kale çizgisini geçmişti.

Kaleye döndü ama topu kale çizgisini geçtikten sonra içeriden çıkardı.

Pozisyona yakın olan hakem de golü verdi.

* * *

İlhan Hoca, '3-4 hafta sonra işler rayına girer' demişti.

Sezon başı yeteri kadar hazırlık yapılamadı.

Bazı futbolcular kendilerine kulüp arayışı içerisinde olduklarından dolayı sezon başı antrenmanlarına katılmadılar.

İlhan Var ile siyah-kırmızılı futbolculara geriye düşseler de maçı çevirebileceklerini ve en azından gollük pozisyona girdiklerinde gol atabileceklerini öğretmiş.

4 günde oynanan iki maçta atılan 5 gol onu gösteriyor.

* * *

Alimi, eğer şımarmaz ve her geçen hafta üzerine koya koya ilerler ise Eskişehirspor'un beklediği gol ayağı olabilir.

Kendisinde o yetenek olduğunu görebiliyoruz.

Mehmet Özcan'da ise ciddi bir düşüş var.

Sahada varlığı yokluğu belli değil.

* * *

Son olarak İlhan Hoca'ya şunu sorarak bu bölümü tamamlayayım.

Elinde çok fazla seçenekli kadro yok.

Dar bir kadro ile mücadele veriliyor.

Ancak Onur Arı gibi yetenekli, uzun boylu, hava toplarına hakim ve gol yollarında tıkanıklığı açabilecek bir futbolcun varken bundan neden yeterince yararlanmıyorsun?

Tamam, belki 90 dakika oynayacak güce sahip olmayabilir.

Ama en azından ya ikinci yarının başında ya da 60'ncı dakikalarda oyuna al ki yeteneğini göstersin.

Cizre maçında gösterdi de.

Oyuna girdi golünü attı.

İsimlerini tek tek yazmayacağım.

Sen ve yardımcıların bunu görüyorsunuz.

Onlara tanıdığın şansı Onur'a da tanırsanız o isimlerden daha başarılı olacağına inanıyorum.

* * *

Mustafa Akgören neyi kastetti?

Kasım'ın 24'ünde Mustafa Akgören ve yönetimi Eskişehirspor'da bir yılını dolduracak.

Yaptıkları önemli hamleler de var yapamadıkları da.

Önce yapamadıklarından başlayayım.

1-Mustafa Özer'e alınan başarısız sonuçlara rağmen tahammül etmeleri. Daha sezon başlayalı 8 hafta oldu. Bu süreç içerisinde 3-4 maçta beklenen sonuçları alamayan kulüplerin yönetimleri hocalarıyla yollarını ayırdılar. Eskişehirspor gibi 17 maç beklemediler.

2-Birden fazla vaatte bulundular. Ancak hiçbirini gerçekleştiremediler. Keşke o vaatleri açıklamadan önce kesinleşmesi konusunda teyitleri alıp daha sonra paylaşsalardı.

Birkaç tane daha var ama.

Onları acemiliklerine bırakalım.

* * *

Gelelim yaptıklarına.

Tesislerde doğalgaz yoktu. Sıcak su akmıyordu. Tesislerde kalan futbolcular içecek bir bardak çay, yiyecek bir dilim ekmek bulamıyorlardı.

1-Duyarlı taraftarların getirdikleri yiyecek, içeklerle üç gün idare ediyorlar. 4'üncü günü yine yarı aç yarı tok idiler.

Mustafa Akgören ile yönetim kurulu göreve geldikten sonra bu sorun bir daha yaşanmadı.

Tesislerde doğalgaz da suda var.

24 saat sıcak su akıyor.

2-İkincisi ve en önemli olanı FİFA'ya alacaklarını alamadıkları için başvurmuş, ödenmemesi halinde küme düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalınacak dosyaların muhatapları ile bire bir görüşüp takside bağlamayı kabul ettirerek şimdilik bu sıkıntının önüne geçtiler.

3-Futbolcuların maaş ve zamanı gelmiş alacaklarını ödüyorlar. Onlarla bir sıkıntı çıkamasın diye gayret gösteriyorlar. Bir gelir olmamasına rağmen Eskişehirspor'u yaşatmaya çalışıyorlar.

* * *

Mustafa Akgören pazar günü Keçiörengücü maçı öncesi ES TV'ye konuştu.

Önemli mesajlar verdi.

'Şartlar bizim uzun vadeli yaşamamıza izin vermiyor' dedi ve şöyle devam etti:

'Biz yönetim olarak A,B,C,D planları yapıyoruz. Bu planların içerisinde transfer yasağını kaldırmak da var. Ama gerçekleşme ihtimali zayıf. Şu ekonomik tabloda imkansız gibi gözüküyor. Şu takıma 5-6 nokta transfer yapabilsek bu sene korkulu rüya yaşamayız, önümüzdeki sezon için de farklı planlar yaparız. Ama şu şartlarda dükkanı kapatma ihtimali bile var. Bu gelir, gider dengesizliği ile ayakta kalmak kolay değil. Biz buraya uzun vadeli planlarla geldik ama şartlar bizi uzun vadeli yaşamamıza izin vermiyor'.

* * *

Her şeyi anladım da bir tek; 'Ama şu şartlarda dükkanı kapatma ihtimali bile var' sözünü anlayamadım.

Bu konuda bir açıklık getirmemiş.

'Buraya kadar' deyip istifa etmeyi mi?

Yoksa 'bu şartlarda kulübün kapısına kilit vurulur mu?' demek istedi.

Bu konuyu açıklığa kavuşturursa bizde ne demek istediğini anlamış oluruz.

* * *

MUTSUZ KRAL

Bir zamanlar zengin ama mutsuz bir kral varmış. Mutlu olmak için ne kadar uğraşsa da mutlu olamıyormuş.

Ülkenin en bilge kişisini huzuruna çağırtıp nasıl mutlu olabilirim diye sormuş. Bilge:

– Kralım, mutsuzluktan kurtulmak istiyorsanız; mutlu bir adam bulup onun gömleğini giymeniz gerekir.

Kral adamlarına emir vermiş; bu mutlu adamı bulun diye, ülkede aranmadık yer bırakmamışlar. Fakat mutlu birine rastlayamamışlar. Kimileri eşinden, kimileri yoksulluktan, kimileri de hayırsız çocuğundan yakınıyormuş. En sonunda çaresizlik içinde saraya dönüş yolunda, kırık dökük bir evin önünden geçerken içeriden birinin şöyle dua ettiğini duymuşlar:

– Tanrım, sana şükürler olsun. Sağlığım yerinde, karnım bugün de doydu, bugüne kadar rızkımı eksik etmedin. Ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun?

Sonunda mutlu birini bulduk diye kralın adamları hemen evin içine dalmışlar. Adamın gömleğini alıp krala götürelim diye düşünmüşler. Fakat içeri girince bir de ne görsünler, adamın sırtında bir gömlek bile yokmuş.

- - - - - -

Hayat akarken insan mutluluğu arar durur. Sahip oldukları ne kadar çok olursa olsun hep daha fazlasını isteyen, sahip olduklarıyla yetinmeyen kendini mutlu hissedemez. Mutluluğu kendi içinde arayan ve kendinden memnun olup haline şükreden mutluluğu bulacaktır.

*-****