Şeyh Sait ayaklanmasından sonra Diyarbakır'da çalışan İstiklal Mahkemesi, olaylara adı karışan bazı mebusların dokunulmazlığının kaldırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını ve meclisin toplantıya çağrılmasını Başbakan İsmet Paşa'dan ister. Cumhurbaşkanı ile görüşen Başbakan, buna gerek olmadığını ve meclis tatilde olduğu için de dokunulmazlıkların kaldırılamayacağını bildirir. Bir yıl önce dokunulmazlıkları olduğu için bazı mebuslar hakkında işlem yapılamamıştır. Fakat şimdi durum başkadır. Ortada suçüstü durumu vardır. Asıl önemlisi Cumhurbaşkanı'nın şahsında Türk Devrimi'ne yönelik geniş kapsamlı bir hareket vardır. Terakkiperver Fırka'nın kuruluşu ve çeşitli grupların devrime karşı çıkan tutumları göz önüne alınınca, bazı şüpheler oluşmaktadır. Atatürk'ün, İsmet Paşa'yı inandırdığı ve Terakkiperver Fırka üyeleri olan mebusların tutuklanmasına karışmamasını sağladığı anlaşılmaktadır. İsmet Paşa'nın arkadaşlarını feda ettiği görüşü ise delile dayanmamaktadır. Çünkü, böyle bir görüş onların Mustafa Kemal'e feda edildiği anlamını doğuracaktır ki, bunun açıklaması çok güç olacaktır. İçinde bulunulan dönem, Türk Devrimi'nin devlet ve toplum üzerinde büyük gelişmelerinin gerçekleştiği en kritik sürecidir. Devrimin gerçekleşmesi için devrim yasaları uygulanmaktadır. Bu olayı olağan demokratik rejimlerle kıyaslamaya kalkışmak, en azından o günün sosyolojik şartlarının yeterince değerlendirilemediğini gösterir.

Ankara'da Kazım Karabekir Paşa tutuklanırken, İstanbul'da da Ali Fuat Paşa tutuklanır. Kendisini kuşkulandıran bir otomobil gezintisi dışında, kendisinin de belirttiği gibi çok iyi muamele görür. Vapurla İzmir'e gönderilir. İzmir'e vardıktan sonra, bölge polisince başlatılmış olan soruşturmaya el koyan İstiklal Mahkemesi, kamuoyuna bilgi vermek amacıyla bir bildiri yayınlar. Daha sonra Başkan Ali Bey'de, aynı bildiriyi esas alarak son durum hakkında 19 Haziran'da bir açıklama yapar ; 'suçluların silahlarıyla yakalandığını, başlarında Ziya Hurşid'in bulunduğunu ve ilgili kimselerin tutuklandığını, yapılan soruşturma ve incelemelerin Terakkiperver Fırka'nın üyesi İzmit Mebusu Şükrü Bey'in evinde, İstanbul'da gizli toplantılar sonucu Cumhurbaşkanı'nın öldürülmesi için Ziya Hurşid ve arkadaşlarının görevlendirildiğini belirttikten sonra, suikastın önceki kış Ankara'da bazı kişilerin evinde planlandığını, ancak yer uygun olmadığı için vazgeçildiğini, bu girişimin Gazi'yi öldürerek kuvvet yoluyla iktidarı ele geçirmek amacına yönelik olduğunu' açıklar. Terakkiperver Fırka üyelerinin hepsinin suikast olayına karıştıkları gerekçesiyle tutuklanacakları anlaşılmaktadır. Başkan Ali Bey 23 Haziran'da yaptığı açıklamada da, işlemleri tamamlananların yargılanmasına bayramın dördüncü günü başlanacağını, İstanbul'daki tutukluların da getirileceğini ve Elhamra Sineması'nın İstiklal Mahkemesi'ne ayrıldığını ve yargılamaların burada yapılacağını açıklar. Bu arada sinema salonu düzenlenerek duruşma yapılacak şekle sokulmuş, tutuklanan Terakkiperver Fırka üyeleri de İzmir'e getirilmeye başlanmıştır.

İstiklal Mahkemesi'nin Anadolu Ajansı'na verdiği listeye göre, 49 kişi tutuklu bulunmaktadır. Bunlar şu isimlerden oluşmaktadır ;

'Sarı Efe Edip, eski Lazistan Mebusu Ziya Hurşid, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, eski Lazistan Mebusu Necati, İzmir Mebusu Şükrü, Ordu Mebusu Faik, Saruhan Mebusu Abidin, Eskişehir Mebusu Arif, Çolak Selahattin, eski Trabzon Mebusu Rahmi, Erzurum Mebusu Hazım, Mersin Mebusu Besim, İzmit Mebusu Mustafa, Bursa Mebusu Necati, Bursa Mebusu Osman Nuri, Erzurum Mebusu Rüştü Paşa, İstanbul Mebusu Canbolat Bey'le, Karşıyaka'da Bahçıvan İdris, Şahin Çavuş, ihtiyat subaylarından Bahaddin, Baytar Albay Rasim, Maliye eski vekillerinden Cavid, Diş Doktoru Şevket, Kara Vasıf, Ziya Hurşid'in kardeşi Fazıl, Kadı namıyla tanınan Hüseyin Avni, Lazistan eski Mebusu Necati'nin biraderi Hasan Tahsin, kayınbiraderi Hasan Rıza ve şeriki Mustafa Efendiler, Trabzonlu Nimet Naciye Hanım'.

Liste, suikastın asıl tertipçileri, Terakkiperver Fırka üyeleri, eski İttihatçılar ve üçüncü derecede şüpheli olanlar şeklinde düzenlenmiştir. Soruşturma ve diğer hazırlıkların tamamlanmasından sonra, yargılama 26 Haziran 1926 tarihinde başlar. Sanıkların isim yoklamasından sonra söz alan Savcı Necib Ali Bey, suikast olayının kimlerce, ne zaman, nasıl planlandığını, sanıkların ifadelerine de dayanarak açıklayan ilk iddianamesini okur ;

'Türkiye umumi efkarından aldığı feyz ve ilham ile devlet mefhumunun ifade ettiği saha dahilinde memleketin içtimai, iktisadi ve medeni inkişafına mesai sarf etmekten bir an geri durmayan Cumhuriyet ve İnkılap Hükümeti ile demokrasi usulünün hakim olduğu her memleket istimal edilmesi, siyasi ve medeni mücadele daima mümkün ve hiçbir kanuni kayd ile kapalı' olmadığı halde adları açıklanacak kimselerin 'menfur ve karanlık bir ruh taşıyan zümre'nin etkisinde cinayet yöntemiyle Hükümet'i yıkmak ve bu amaca ulaşabilmek için 'Türkiye Cumhuriyeti ve İnkılabı'nın bi'hakkın mümessili' Cumhurbaşkanı'nı öldürmek yoluyla memleketi büyük tehlikelere atmak istediklerini, daha sonra suikastın hazırlayıcılarının yakalanışlarını anlatır. Savcı'nın iddiasında, yapılan soruşturmalar, sanıkların itirafları ve yüzleştirmeler sonucu, 17 Haziran da İzmir'de olacağı bilinen Cumhurbaşkanı'nı öldürmek için Ziya Hurşid 1925 yılı ortalarından beri çalışmış, bu amaçla eski Ankara Valisi Abdülkadir ve onun yardımı ile de Terakkiperver Fırka üyelerinden İzmit Mebusu Şükrü Bey ile anlaşmış, çeşitli zamanlarda toplanarak planlar hazırlamışlardır. Şükrü Bey'in adamları Laz İsmail ve Gürcü Yusuf işe karışmışlar, Ankara'ya gelerek Albay Arif Bey ile görüşmüşlerdir. Ankara'da suikast yapma ihtimallerini inceleyen sanıklar bundan vazgeçmişler, İstanbul ve Bursa'da suikast yapılması uygun görülmeyince, Cumhurbaşkanı' nın İzmir gezisinin duyulması üzerine suikast yeri olarak İzmir seçilmiştir. Suikastın İzmir'de yapılması için Şükrü Bey ile anlaşmış olan Sarı Efe Edip de suçlular arasında yerini alır. İzmir'de ayrı otellere yerleşen suikastçılar Cumhurbaşkanı'nın İzmir'e gelmesini beklemeye başlarlar.'

Suikastın bu şekilde planlandığını uzun uzun anlatan Savcı, suikaste uygulayıcı olarak katılanları belirttikten sonra, olayın Rauf Bey'e söylendiği ve onun da, olayı kendisine anlatan Sabit Bey ile Şükrü Bey'e güya ; 'Gelip vaziyeti izah etmezseniz keyfiyeti Gazi'ye ihbar edeceğim' demesi üzerine Ankara'daki girişimden vazgeçildiği, fakat Sabit Bey'in kanaatine göre, Şükrü Bey'in bu işin peşini bırakmayacağının anlaşıldığını, Terakkiperverler, eski meclisteki ikinci grup ve İttihatçıların oluşturduğu muhalefetin birinci kısmının suikastçıları oluşturduğunu söylediğini belirttikten sonra, Sarı Efe Edib'in ifadelerine de dayanarak iddianamesini kanunun 38. maddesine dayanak gösterek şunları ekleyecektir ;

'Kanuni sebeplere ve delillere dayanarak Reis-i Cumhur Hazretleri'nin azim ve kıymettar vücutlarının izalesi ile İcra Vekilleri Heyeti'ni ıskat ve Hükümet-i taklib hırslarıyla cinayet fiilini tertip ve fiilen tahrik ve ortaya konulması sebeplerini hazırlamış ve topluca harekete geçmiş olan, İzmit Mebusu Şükrü, Eskişehir Mebusu Arif, Saruhan Mebusu Abidin, Miralay mütekaidi Rasim, Lazistan Mebus-u sabıkı Ziya Hurşid, Laz İsmail, Laz Yusuf, Sarı Efe adı ile tanınan Edib, Hilmi (Çopur Hilmi), Nimet Naciye, İdris, İhtiyat Zabiti Bahaeddin ve Edib'in adamlarından Torbalılı Emin, çiftlikte müstahdem Şahin'in yüzlerine karşı ve halen derdest edilmemesi sebebiyle gayrı mevkuf, Ankara sabık Valisi Abdülkadir beylerin gıyablarında muhakemelerinin görülmeleriyle bunlardan, İzmir Mebusu Şükrü ve Eskişehir Mebusu Arif ve Saruhan Mebusu Abidin ve Miralay mütekaidi Rasim, Lazistan Mebus-u sabıkı Ziya Hurşid ve Laz İsmail, Yusuf ve Sarı Efe namıyla maruf Edip, Hilmi ve Abdülkadir'in sübut-u cürümleri takdirinde Ceza Kanunu'nun (57)'inci maddesinin ilk fırkasına ve İdris'in kezalik (57)'inci maddenin fıkra-i mahsusasına tevfikan mücazatlarının tayini ve Nimet Naciye Hanım'ın gerçi Laz İsmail ile Bursa'ya seyahat ettiği anlaşılıyorsa da mezburenin, İsmail'in suikast için Bursa'ya azimet ettiğine vakıf olmadığı ve İsmail'in kasd-i cürmisiyle alakadar ve irtibatı görülmediği cihetle mezburenin suikastta alaka ve temasları mevcut bulunmadığı anlaşılan diğer meznun-u aleyhim Torbalılı Emin, İhtiyat Zabiti Bahaeddin ve Şahin'in beraatlarını' ister.

Terakkiperver mebuslarından önemli bir kısmı ile Eskişehir'de tutuklanan diğer sanıkların haklarında kanuni işlem sürmekte olduğu için daha sonraki celselerde iddianame ile birlikte mahkemeye sevk edileceklerini bildirir.

Mahkemede sorgu Ziya Hurşid ile başlar. Büyük bir soğukkanlılıkla Başkan Ali Bey'in sorularını cevaplayan Ziya Hurşid, Birinci Büyük Millet Meclisi döneminden başlayan muhalefeti, ikinci grubun durumunu ve suikast için kimlerle ve nasıl görüştüğünü, anlaştığını ve suikastı nasıl yapacaklarını açık bir şekilde anlatır. Onun sorgusundan sonra Laz İsmail ve Gürcü Yusuf'un sorgusuna geçilir. İddianamedeki suçlamaları kabul ederler. Fakat bilgisiz olduklarını söyleyerek pişmanlıklarını belirtirler. Daha sonra Çopur Hilmi, Sarı Efe Edib, Baytar Rasim, Abidin Beylerin sorguları yapılır (Devam Edecek).