'Medeniyetler Çatışması'

Siyaset bilimcisi Samuel Huntington üretimi bu sakız, yıllarca insanlara çiğnetildi. Teoriyi siyaset yorumcuları dillerine pelesenk etti.

***

'Medeniyet' kavramı genişletilmiş ve birleştirilmiş büyük bir kitle çağrışımı yapıyor.

'Dünya kardeşliği masalı'ndan vazgeçeli çok olduğundan,

En azından medeni bakışı birbirine yakın olanların yan yana geleceğini, karşısında kalan diğer insanların da yan yana gelerek bir birlik oluşturacağını düşündürüyor.

Medeniyetler çatışması, bu devasa kitlelerin çatışmasına dayandırılıyordu.

Zihinlerde canlanan resim buydu!

***

Bütün dünyada yaptığı çağrışım aynı olduğundan, medeniyet ve çatışma ile kastedilen konusunda herkesin aklına aynı şeyler geldi.

Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler…

Aslında beklenen bir 'dinler çatışması'ydı.

Teoride düşünüldüğü gibi olmadı.

Daha başında, 'medeniyetlerin oluşması' fikri tutmadı.

***

Özellikle Arap Müslüman ülkeler, bırakın birleşerek güç oluşturmayı; ateşli iç çatışmalarla parçalandılar ve -Afganistan'dan Mali'ye kadar- kendi aralarında bir 'nefret dünyası' yarattılar.

Güçlü medeniyet yerine, parçalanmış yerel kabileler oluşturdular.

***

Kendini uygarlığın merkezi/parçası sanan ülkelerin coğrafyasında da durum farklı değil.

Sovyetler Birliği dağıldığında 9 ülkeden ibaret olan demir perde coğrafyası, amip gibi bölüne bölüne 29 ülkeye ulaştı.

Üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya, sömürgelerinden fiziki anlamda çekildikten sonra Kuzey İrlanda'nın ayrılma talebiyle uğraşmaya başladı. Zamanla Galler ve İskoçya sorunu yaşanmayacağını da kimse garanti edemez.

Zamanın okyanuslar fatihi İspanya, Katalonya ve Bask bölgelerinden yükselen özgürlük şarkılarını susturmaya çalışıyor.

Zengin Kuzey İtalya, yoksul Güney İtalya'dan kopmak istiyor. Sardunya ayrılmak istiyor.

Eğer ekonomik ve siyasi olarak iç içe olmasalardı, bazen ayrı bir devlet gibi davranan eyalet yapısıyla, ABD'nin sonunu Allah bilirdi.

İngiltere'nin çekilmesinin oluşturduğu çatlağı onaramayan Avrupa Birliği'nin, herkesin kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldığı salgın sonrası 'güven ve birlik sorunu' yaşaması kaçınılmaz görünüyor.

NATO tartışılıyor.

Birleşmiş Milletler örgütü, birleşememiş olmanın sancılarını yaşıyor.

***

Medeniyet oluşturmak için insanları bir araya getirecek çimento olacağı düşünülen 'yerel özgünlükler' ve 'evrensel inançlar' sahte çıkmaya başladı.

Günümüzde; bireyselliğin, egoizmin pompalandığı yaşam anlayışıyla ortaya çıkan ekonomik farklılıklar, hayat zorlukları, eşitsizlik gibi nedenlerle sarmalanmış zamanın ruhu;

Parçalayıcı etkenleri arttırıyor, birleştirici unsurları azaltıyor.

Barış ve refahın önüne, gizli amaçlarla ve çıkarlarla örülmüş duvarlar inşa ediliyor.

Hümanizm bayrağını bırakmayan eski tüfekler, 'azınlık' savunularının peşinde etnisite ve cemaat çamuruna bulanıyor.

Küreselleşen dünyada azınlıklara hoşgörü kalmadı.

İdeolojiler de; bireyler ile -ulus, etnisite, cemaat gibi- 'kabilelerin kutsal egoizmi'ne dayandırıldı.

Bu durumda 'medeniyet birliği'nin oluşması ancak mucizelere kalıyor.

***

Ezcümle, 'çatışması' için, önce 'oluşması' beklenen 'medeniyet kütlesi'ni oluşturacak insanlar, kabilelere ayrışıyor.

Medeniyetler çatışması, çok ilerilere ötelendi.

Şimdi başka çatışmaların zamanı:

'Kabilelerin Çatışması!'