Pandemi nedeniyle başta küçük esnaf olmak üzere vatandaşın ekonomisi alt üst oldu. Son bir buçuk yıldır en çok kurduğumuz cümlelerden biri de bu. Şimdilerde aşılanma hızlandı, hayat normale dönmeye başlayacak derken elektriğe yüzde 15, doğalgaza yüzde 12 zam yapıldı. Pandemi 'gerekçesiyle' markette elimizi attığımız her şeye rutin bir şekilde zam geldi, gelmeye de devam ediyor. 2021'in Ocak ayından bu yana doğalgaza her ay yüzde 1 zam geldi. Yüzde 1 deyip küçümsemeyin. İlk altı ayda doğalgaza yüzde 6 zam gelmiş oluyor. Üstüne de yüzde 12'lik zam gelince insanlar ister istemez isyan etme noktasında. Yazın çok anlaşılmaz diye bu zamanlarda kışa hazırlık, alıştırma zamlarını yapanlar, sanmasın ki sokakta vatandaş bunların farkında değil.

VÜCUT DİLİNDEN ANLAŞILIYOR
Hafta sonu elektrik, doğalgaz zammıyla ilgili vatandaşlara mikrofon uzattık. Sokak röportajı yaparken çok zorlanırız normal şartlarda . İnsanlar konuşmaya çekinir. Ama sorumuzu duyan konuşmak istedi. Röportaj yaparken bazen çok etkilendiğim yüzler, cümleler oluyor. İnsanların yaşadığı maddi sıkıntıları, geçim derdini vücut dilinden, bakışından anlayabiliyorum.

BİZİM KADERİMİZ
Mehmet Avcı isimli bir vatandaş,zamlarla ilgili şunları söyledi: 'Doymamışlar, doyuralım yapacak bir şey yok. Bizim kaderimiz. Ben 58 yaşındayım. Şu an çalışıyorum. Asgari ücret alıyorum, evim kira. Bir oğlum, bir hanımım var. Ama bize yetmiyor. Yemeyeceğiz. Kuru ekmek yiyeceğiz. Et zaten görmüyoruz. Kurbandan kurbana. Zammı geri almazlar.'

KURU EKMEK YİYECEĞİZ
Yoksulluğu, gelen zamların altında ezilip büzülmeyi, kıt kanaat yaşamayı 'bizim kaderimiz' diye ifade ediyor vatandaş. Bu güzel memlekette vatandaşın kaderi neden yoksulluk olsun ki? Neden yoksulluğu kaderimiz olarak görsün? Neden birileri bolluk içinde yaşarken, birileri de 'kuru ekmek yiyeceğiz' desin ki? Yoksulluk kader değil, kader olmamalı. Hakça, adil bir şekilde paylaşmak varken yoksulluk ve açık kader olamaz, olmamalı!