1940'lı yılların sonu…
Demokrat Parti'nin olanca hızıyla iktidara yürüdüğü günler…
Bir şehrin bir meydanında binlerce kişi toplanmış, Demokrat Partili siyasetçileri dinlemeye gelmişler…
Bir siyasetçi kürsüye çıkıyor…
Vatandaşı selamlıyor, üç beş kelam ediyor…
Alkış tufan gibi…
Siyasetçi ya, alkışı da buldu ya, hızını alamıyor…
'Bu Paşa var ya bu Paşa… (O yıllarda Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü'yü kast ediyor) hayatında bir gün olsun askerlik yapmamıştır…'
Meydan alkıştan yıkılıyor, dakikalarca sürüyor alkış…
Ancak o da ne?
Şaşkın şaşkın kalabalığa bakan siyasetçi, konuşmasını bitirmeden iniyor kürsüden…
Helen çeviriyorlar etrafını…
'Aman beyefendi, halk tam galeyana gelmişti, neden kestiniz konuşmanızı, neden indiniz kürsüden?'
Siyasetçi başını öne eğmiş, hala devam eden alkışı dinliyor…
'Yok' diyor, 'yok hemşerim bu halka güven olmaz…'
***
1970'li yıllar…
O zamanki adıyla Federal Almanya'da büyük bir stadyum…
Amerikalı ünlü bir rock yıldızının vereceği konseri dinlemek için gelen binlerce Alman stadyumu doldurmuş…
Konser saati geliyor, ünlü şarkıcı çıkıyor sahneye…
Sahnenin ortasına doğru gelip;
Kalabalığa doğru 'Hitler selamı' veriyor…
Ve haykırıyor, 'Heil Hitler…'
Kalabalık buz kesiyor adeta, çıt yok…
Rock yıldızı sahnede birkaç tur attıktan sonra yeniden aynı şeyi yapıyor;
'Heil Hitler…'
Yine çık yok stadyumda…
Üçüncüde, sahnenin hemen önündeki kalabalıktan birkaç genç cılız bir sesle karşılık veriyorlar, 'Heil Hitler…'
Bizim Amerikalı rock yıldızı hiç şarkı söylemeden defalarca aynı şeyi yapıyor…
Hitler selamı verip, haykırıyor 'Heil Hitler…'
Önce sahnenin hemen önündeki üç beş delikanlı, derken 15-20, derken 100-15- Alman…
Henüz 10 dakika geçmeden stadyumu dolduran binlerce kişi, 'Hitler, Hitler, Hitler'diye haykırmaya başlıyor…
Rock yıldızı alıyor mikrofonu eline;
'Siz Almanlar var ya siz Almanlar, hiç adam olmayacaksınız…
Konser falan yok size…'diyerek iniyor sahneden ve geri dönmüyor…
***
Kalabalıkların, o kalabalığı oluşturan insanların her birinin ruhundan ayrı, başka bir ruhu vardır…
Bir kişinin tek başınayken yapmayacağı, yapamayacağı eylemleri, söylemeyeceği sözleri 'kalabalıkların içinde' yapması ya da söylemesi mümkündür…
Bir caddede tek başına yürürken, yanından geçen birinin kazara dokunmasından ürken biri, kalabalıklar içindeyken bunu umursamaz…
Kalabalıkların ruhu…
Her birimiz, kalabalıklar içinde olduğumuzda, aslında bizim olmadığını düşündüğümüz ve kimi zaman da görmezden geldiğimiz bir ruhu bürünüp 'diğer beni' ortaya çıkarıyoruz…
Orada,
O kalabalıkların içindeyken, Dr. Jeykıl mı yoksa Mr. Hyde mı olacağımıza karar vermek, bizim elimizde olmayabilir…
Galiba önemli olan,
Kalabalıklara, onları doğru yöne kanalize edecek bir ruh vermek ve onun aydınlık bir gelecek için hep birlikte uğraş vermesini beklemek…
Önemli olan kalabalıkları bir araya getirmek olduğu kadar, o kalabalıkların içindeki ruhun hangi amaç için uğraş verdiği…
İşte bunu doğru yapan insanlara biz 'lider' diyoruz…