Kaçıncı gündeyiz?
Hakikaten bıktık artık şu virüsten.
Salgından.
Topyekun mahpus yatmak gibi bir şey bu.
Ara sıra, okuduğum birkaç kitabı alıp balkona çıkıyorum ama…
Balkonda da bir şey yok.
Çarşının ortasındaki evin bile sağındaki solundaki yoldan kimse geçmiyor.
Biz bu işe başlamadan önce…
Yani şu virüsten kaçıp evlere kapanmadan önce evin etrafındaki kalabalıktan, gürültü patırtıdan şikayetçiydik.
Bu kalabalıktan…
Bu gürültüden uzaklaşıp şehrin dışlarına doğru gitme planları yapıyorduk.
Gördük ki…
Böyle de yaşamak zor.
***
Balkona çıktım.
Sitenin bahçesinde birkaç küçük çocuk oynuyordu.
On yaşlarında çocuklar...
Onlar da altmış beş yaş üstüyle birlikte bir buçuk aydır sokağa çıkma yasağı kapsamındalar.
Sesleri geliyordu çocukların.
Yoldan geçen sivil ama yanıp sönen tepe lambası olan, tepe lambası olmasa olmaz, bir araç geldi.
Aracın içinden,
'Çocuklar evlerinize!' diye seslendi biri.
Çocuklar korkudan evlerinin yolunu şaşırdı.
Kimisi binanın ön tarafına kimisi arka tarafına kaçtı.
***
Çocuklarda korku, hayal dünyalarının zenginliği nedeniyle daha farklıdır.
Daha büyüktür.
Siz de izlemişsinizdir televizyonda ya da sosyal medyada.
Antalya Kemer'de üç yaşındaki bir çocuk da evlerinin bahçesinde tek başına oturuyordu.
Kendisine özel küçük, mavi, plastik sandalyesinde…
Hava alıyordu.
Köpeğini seviyordu.
Kendisi gibi küçük, beyaz bir köpeği vardı.
Jandarma aracını görünce sandalyesini kaptığı gibi…
Köpeği de peşinde…
İçeri kaçıyordu çocuk.
İşte buna dayanamıyor insan!
Ne demişti Aziz Nesin?
'Bırak olmasın mezar taşımız,
bir okul bahçesine gömsünler bizi,
çocuklar koşsun üzerimizde…'
***
Okul bahçesinde koşması, oynaması gereken çocuklar da evlerine kaçınca, tek başıma kaldım balkonda yine.
Garip bir şey!
İnsanlar balkonlara da çıkmıyor.
Ne yapıyorlar ki evlerinde?
İçeride?
Gece, gündüz; sabah, akşam…
***
Tek başıma otururken balkonda…
Okuduğum kitabı bıraktım, sağa sola bakıyorum öylesine.
Arada gökyüzüne…
Yukarıdan geçen kuşları sayacağım ama kuş falan da geçmiyor.
Kaç gündür sokak köpekleri de gözükmüyor ortalıkta.
Kaldık mı böyle, evlerde bir başımıza!