Demokrasimizin yüz karası olan 'Belediyelere Kayyum atama' hukuksuzluğunun toplumsal gündemimizde açtığı yaralar kanamaya devam ediyor…
Yerel gündemimizde ise 'CHP İl örgütündeki kayyum polemikleri' sürüyor…
Ve bu tür sıkıntılı konular, 'bilim ve demokrasi ile beslenen duyarlı yurttaşların yüreklerini karartıyor…'
Ama iyi ki sanat var!
Yeni sezonla birlikte Eskişehir'de açan sanat çiçekleri içimizi aydınlatıyor…
DEMOKLES'İN KAYYUM KILICI TEPEMİZDE SALLANIYOR…
Ülkemizin başına çöreklenen Tek Adam İktidarı, 'Seçilmiş belediyelere kayyum atama' işgüzarlığını, sanki 'egemenlik hakkı(!)' imiş gibi kullanıyor…
Oysa demokrasi öğretisinde 'Ulusal egemenlik ya da Halk egemenliği' ile 'devlet egemenliği' aynı şeyler değildir.
Çünkü gerçek demokrasilerde halk egemenliği, seçimler aracılığıyla iktidara bütünüyle devredilmez.
Başka bir anlatımla, 'baskıcı rejimler halkın kamusal alanda siyaset yapma olanağını ortadan kaldırdığından, halk egemenliği devlet egemenliğine dönüşür, onun içinde erir…'
Türkiye'de özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında ortaya çıkan 'Tek adam sistemi' yürürlüğe girdikten sonra karşılaştığımız durum budur.
*****
31 Mart/23 Haziran yerel seçimlerinden sonra Türkiye siyasal yaşamında yeni bir döneme girdi.
Bu yeni dönem, 'Siyasal kararların alındığı tek yerin 'Saray' olmadığını; yerelde başka karar merkezlerinin var olduğunu ve kamusal alanlarda halkın karar alma yeteneğinin bulunduğunu gösterdi…'
Yerel Seçimlerde 'Millet İttifakı' olarak yaşama geçen bu birlikteliğe, aslında 'Demokrasi İttifakı' demek daha uygun olacaktır.
Bu durum aynı zamanda, 'yerelden beslenen ve yerelden sağlanacak demokrasiyi merkeze doğru yaymak için önemli bir fırsat doğurdu...'
Bu gerçeklerle ilgili istemlerin halkımız içinde yaygınlaşması ve bu uğurda mücadele birlikteliğinin güçlenmesi, RTE/ AKP/ MHP bloğunu ciddi anlamda tedirgin etmektedir.
Bunun için de Millet veya Demokrasi ittifakına karşı çeşitli tuzaklar gündeme sokulmaktadır. Bu tuzaklara karşı dikkatli olmak gerekiyor. Örneğin:
  • AKP/ RTE/ MHP İktidarının Diyarbakır, Mardin ve Van'da HDP belediyelerine kayyum atamalarının esas amacı; Demokrasi İttifakını bozmaktır ve CHP'li belediyelere de ' Aba altından kayyum sopası(!) göstermektir…'
  • İktidarın son günlerde örtük bir biçimde ortaya attığı 'Yüzde 40 tartışmaları', ise esas anlamda 'Cambaza bak!' taktiğidir...
  • Başta CHP olmak üzere, Demokrasi İttifakı içinde yer alan tüm örgütlerin kararlı/ tutarlı bir tutum izleyerek bu tuzaklara düşmemesi çok önemlidir…
Özetle; Türkiye'de demokratik parlamenter sistemin korunması ve geliştirilmesi gerek...
Bunun için de 'Bilimin öncülüğü, hukukun güvencesi ve sanatın güzellikleri ile yoğrulmuş 'Kayyumsuz Demokrasi' gerek…'
*****
CHP'YE 'KAYYUMSUZ PARTİ İÇİ DEMOKRASİ' GEREK…
CHP İl Örgütü ile ilgili 'Kayyum tartışmalarını' duyarlı yurttaşlar üzülerek izliyor…
Öncelikle belirtelim ki, 'Bu sorun özünde tüzüksel, hukuksal ya da yargısal bir sorun değil; 'CHP'nin Parti İçi Demokrasi' sorunudur…'
Ve CHP'de sıkça yaşanan bu tür sorunlar, parti içi demokrasinin altın anahtarları olan 'Çarşaf liste' ve 'Önseçim' ilkelerinin savsaklanmasından kaynaklanmaktadır…
Eğer:
  • Önceki İl Kongresi sürecinde 'Blok liste' değil 'Çarşaf liste' uygulansaydı…
  • Seçilen İl Başkanı, MV. Adayı olmak için istifa etmeseydi… (CHP'de yönetim boşluğu yaratan ve sık rastlanan bu durumla ilgili tüzüksel düzenleme yapılmalıdır…)
  • Son yapılan Milletvekili ve yerel yönetim adayları 'önseçim' ile belirlenseydi…
  • İstifadan sonra İl Yönetimince seçilen İl Başkanı görevden alınmasaydı…
  • Genel merkez tarafından atanan İl Başkanı ve yönetimin yerel yönetimlerdeki başarısı görmezden gelinmeseydi…
  • Süreç, mahkemeye yansıtılmadan 'parti içi uzlaşma' içinde sürdürülseydi…
Sorun bu boyutlara gelmezdi…
Şimdi ne yazık ki, kazanan taraf 'Pirüs Zaferi(!)' kazanmış olacak…

CHP gerek Türkiye'de gerekse kendi içinde 'Kayyumsuz demokrasiyi yaşama geçirmek' durumundadır.
*****
BAŞKADIR BİZİM ESKİŞEHİR SEVDASIMIZ…
Eskişehir BB Şehir Tiyatroları ve Senfoni Orkestrası' nın birlikte hazırladığı 'Başkadır Bizim Sevdamız' adlı müzikal oyun, geçtiğimiz hafta sonu ilk gösterimlerine başladı.
Ben bu güzel oyunun özelliklerine/ güzelliklerine geçmeden, 4 Ekim 2016 tarihinde (üç yıl önce), bu köşede 'Eskişehirlileşen Livaneli' başlığı altında yayımlanan yazımdan bir kesiti sizlerle paylaşmak istiyorum:
*****
'Ulusal ve uluslararası başarılarıyla Eskişehir'imizin gurur kaynağı olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, sezon açılışı konserinde Zülfü LİVANELİ ile buluştu.'
'Livaneli Şarkıları ve Film Müzikleri' konserinde ünlü sanatçının 13 eseri orkestra versiyonuyla seslendirildi ve son dört parçaya Livaneli eşlik etti'.
'Bu bağlamda bir ilk gerçekleşti ve böylece senfoni orkestramızın tesciliyle 'Livaneli de Eskişehirlileşti…'
*****
5/ 6 Ekim 2019 günlerinde EBB Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi'nde gösterime sunulan 'Başkadır Bizim Sevdamız'; Zülfü Livaneli'nin şarkılarından yola çıkılarak hazırlanan ve Türkiye'nin yakın tarihindeki toplumsal olayları konu alan bir müzikal oyun.
Müzikal oyunu 'Derleyen/ uyarlayan/ yöneten Ali EYİDOĞAN', oyunda hem Livaneli'nin kendi yaşam öyküsünü hem de Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vuran toplumsal olayları; 'Bir sürgün hikayesi' ve Zülfü Livaneli'nin müzikleri ile öyle güzel kaynaştırmış ki…
Oyuncular, orkestra, koreografi, dekor, kostüm ve ışık öyle başarılı ki…
Böylesi bir güzellik demetini yazıyla anlatmak mümkün değil, izlemek gerek…
Ulusal ve uluslararası düzeydeki başarılarıyla sanat dünyasında yıldızlaşan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ve Senfoni Orkestrası'na emeği geçen herkesi yürekten kutlamak gerek…
Ve yüreğimize ve beynimize giden damarları sanatla beslemek gerek…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…