Tramvaya bindiğim sayılıdır.
Araba kullanmak da çok sevdiğim bir şey değil.
Yürünebilecekse yürüyorum.
Alışkanlık benimki…
Ortaokulu günde sekiz on kilometre yürüyerek okumamdan gelen bir alışkanlık belki de.
Diğer taraftan insanın zihni yürürken daha iyi çalışıyor gibi geliyor bana.
Pek çok yazıyı yürürken yazdığım bile söylenebilir.
Yaşar Kemal de ilk romanlarını, 'İnce Memed'i mesela yürüyerek yazdığını söylemişti.
Su bekçiliği yapıyormuş o zamanlar.
Her gün kilometrelerce yürüyormuş baraj sularını kontrol etmek için.
***
Birkaç ay önce, çarşıdayken acil bir yere yetişmem gerekiyordu.
Baktım yürüyerek yetişemeyeceğim, kendimi tramvay durağına attım.
Tramvay da uzaktan gözüktü.
İnsanlar koşturarak durağa geliyor, tramvaya yetişmeye çalışıyor.
Durak kalabalıklaştı. Ne yaparsan yap, nereye kaçarsan kaç; insanlar üzerine üzerine geliyor. Sosyal mesafe falan hak getire.
Çünkü herkesin derdi aynı. Tramvaya binebilmek.
Korona virüs falan değil yani insanların derdi!
***
Tramvay durağa girdiği sırada, sırtında sırt çantası olan genç bir bayan da turnikelerden geçip kendini durağa attı.
Tramvay durağı karşılıklı…
Karşı yönün durağında dikilen bir görevli, bayanı uyardı,
'Kartınızı okutmadınız!'
Sırt çantasından iş yeri kimliğini çıkarıp karşıdaki görevliye gösterdi, bayan.
'Sağlık çalışanıyım,' dedi.
'Buraya gelip gösterin kartınızı,' dedi, görevli.
Bayan da,
'Nöbetten çıktım, tramvayı kaçıracağım!' dedi.
Karşılıklı bir inatlaşma, restleşme başladı.
Aralarındaki mesafe birkaç adım.
Görevli oradan da rahatlıkla görebilir bayanın gösterdiği kartın sağlık çalışanı kartı olduğunu.
Göremiyorsa da bayanın yanına gelip kartı kontrol edebilir.
Bayan karşıya geçecek olsa…
Tramvayı kaçıracağı kesin. Tramvay hareket etti edecek.
Sonraki tramvayı beklese…
Sıcakta…
Sırtında sırt çantasıyla…
Sırt çantasında ne var acaba?
Kirli formaları mı?
Kim bilir belki de nöbeti sırasında bir hastanın tansiyonunu…
Yahut da ateşini ölçtüğü sırada hasta üzerine aksırmıştır…
Belki de kusmuştur.
Sorun yok ama!
O sağlık çalışanı!
Sonra olur böyle şeyler, sonuçta karşısındaki hasta.
Kendinde olmayan yaşlı bir insan da olabilir bu, hastalığın şaşırttığı genç bir insan da.
Kimler düşmüyor ki hastanelere?...
***
Kaç saatlik bir nöbetten çıkmıştı acaba?
Hangi serviste nöbet tutmuştu?
Kim bilir belki de insanların, yanından geçmeye dahi korktuğu kovid-19 servisinde nöbet tutmuştu.
Yirmi dört saat! Belki daha fazla!
Gündüz gece birbirine karışmıştı…
***
İnsan ne kadar da nankör oluyor böyle. Ne kadar da kadir kıymet bilmez oluyor.
Böyle bir zamanda, kıymetini bilmediğimiz o sağlık çalışanları olmasa…