Ankara Üniversitesi (o zamanki adıyla) Basın Yayın Yüksekokulu'nun ilk yılının ilk günlerinde, kulakları çınlasın Oya Tokgöz Hoca'dan şunu öğrenmiştik, gazetecilikle ilgili…
'Doğru cevabı almak istiyorsanız, doğru soruyu sormanız gerekir…'
Eğer sorunuz doğru değilse, doğru cevap almanız imkansızdır…
Bu bir gazetecilik düsturudur…
Gazetecilikte 'soru' genelde cevabın kendisinden çok daha önemlidir…
Öyle bir anda karşınızdakinin, söyleyeceği ya da söylemeyeceği her şey 'cevaptır…'
***
Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş,
Geçtiğimiz sabah, Arif Anbar'ın ESTV'deki 'Uyan Eskişehir' programının konuğuydu…
Kısa bir girişin ardından konu,
Döndü dolaştı, yine Alpu Ovasına kurulmak istenilen Raylı İstemler İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'ne geldi…
Gazeteci Anbar, Eskişehir'de bu fikre karşı çıkanlar olduğunu sordu…
Kesikbaş, 'Eskişehir karışık' sözleriyle başladı cevap vermeye…
'Netflix'te izliyorsunuz değil mi?
Game Of Thrones… Taht Oyunları…
Eskişehir'de taht oyunları var, işte o taht oyunlarının aktörleri karşı çıkıyor…'
Gazeteci Anbar soruyor;
'İstihdam yaratılmasına neden birileri karşı çıkıyor?'
El cevap;
'Bunu siyaseten yapıyorlar…
İşte onlar, taht oyunlarındakiler…'
Gazeteci Anbar, özellikle yükleniyor Kesikbaş'a, 'kim onlar?'
El cevap;
'Arif Bey ben isimlerle uğraşmam… Kurumlarla ilgilenirim…'
Şimdi siz Sanayi Odası Başkanı olarak,
'Köhnemiş zihniyet düğmeye bastı' diyeceksiniz…
'Eskişehir karışık, burada taht oyunları var' diyeceksiniz…
'Bu karşı çıkışların hepsi siyasi' diyeceksiniz…
Sonra da,
'Ben kişilerle değil, kurumlarla ilgilenirim' diyeceksiniz…
İnsanlar ikna olmayınca da, alayını, güç ve iktidar peşinde koşan, sanayi güçlenirse bizi kimse dinlemez diye düşünen, paranoyaklar olarak tanımlayacaksınız…
***
Ben bu sözlerden şöyle bir sonuç çıkarırım o zaman…
'Köhnemiş zihniyet, demek ki kişi ya da kişiler değil, kurum ya da kurumlar…'
'Taht oyunları oynayanlar, demek ki kişi ya da kişiler değil, kurum ya da kuruluşlar…'
'İşe sırf siyaset olarak bakanlar, demek ki kişi ya da kişiler değil, kurum ya da kuruluşlar…'
Hem şehrin bunu tartışması gerektiğini söyleyeceksiniz,
Sonra da, düşüncelerinize karşı görüş belirten herkesi, 'köhnemiş zihniyet, taht oyunları oynayan iktidar tutkunları ya da işe siyaset karıştırmak insanlar olarak' yaftalayacaksınız…
Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 yılında hazırlanan Alpu Nazım Planı'ndaki bir paragrafı tamamen kendi bildiğiniz ve kendi işinize geldiği gibi tarif edeceksiniz,
'Hafif Raylı Sistemler İhtisas OSB, mevcut OSB içinde de yapılır, benim için fark etmez…
Ama o zaman çok da kıymetli olmaz…' diyeceksiniz…
Ha bir de şu; 'kıymetli' olup olmama mevzuu var…
Kesikbaş'ın konuşmasında, neyin ne kadar kıymetli olduğunu pek anlamamış olsam da, bu kelimeyi 20'den fazla kere kullandığını söylemeliyim…
Bu 'kıymetli' kelimesini duydukça benim aklıma da, Game Of Thrones'tan ziyade, The Lord of The Rings (Yüzüklerin Efendisi) 3'lemesindeki Gollum karakteri geldi…
Gollum, filmlerin tamamında, temsili 'güç yüzüğünü' avucunun içine alır, onu okşayıp okşayıp, 'kıymetlimissss' diye iç geçirirdi…
***
Bir tarafta, Taht Oyunları…
Bir tarafta, Yüzüklerin Efendisi…
Acaba en kıymetlimissss hangisi?