Öncelikle bugünkü yazımın başlığında kullandığım deyimin ve deyimde geçen “zembil” sözcüğünün Türkçe sözlükteki anlamlarını anımsatmak istiyorum.

'Gökten zembille inmek:Hiç kusuru olmamak, kendiliğinden ortaya çıkmak, çok değerli olmak…''Zembil: Hasırdan örülmüş saplı torba…'
Bu yazının amacı, şu günlerde 82. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla ülkemizin dört yanında ve Eskişehir'de çeşitli etkinliklerin yapıldığı 'Köy Enstitüleri' konusunungerçekler ve tarihsel bütünlük içinde irdelenmesine katkıda bulunmaktır…
KÖY ENSTİTÜLERİ AYDINLANMA DÜŞÜNCESİNİN ÜRÜNÜDÜR
'Aydınlanma' düşüncesinin, 'Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda, değişmez olarak kabul edilen dinsel ve geleneksel varsayımlara/ ön yargılara karşı, akılcı düşünceyi özgürleştirmeyi ve geliştirmeyi amaçlayan bilim ve demokrasiye dayalı düşünsel gelişim…' olduğunu biliyoruz.
Avrupa'da gelişen Aydınlanma Çağı, kuralcı kilise sistemine karşı aklı ve bilimi öne çıkarmıştır. Aydınlanma sürecinin temel hedeflerinden biri de 'Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim' dir. Bu düşüncelerin Türkiye'ye yansımasındaFransız J. J. Rousseau, İsviçreliJ. H. Pestalozzi, AlmanGeorg Kerschensteiner, ABD'li J. Deweygibi eğitim düşünürlerinin önemli etkileri olmuştur.
Batı toplumlarında her alanda hızlı bir gelişmenin yaşandığı bu yüzyıllarda, Osmanlı toplumu 'Dinsel temele dayalı sultanlık sistemi' içinde debelenmekte ve hızlı bir çöküş süreci yaşamaktadır…
Buna rağmen doğal olarak Aydınlanma düşünceleri Osmanlı'yı da etkilemiştir. Önce Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinden süzülüp gelen 'Batılılaşma/ Laikleşme' sürecinde, daha sonra 20. yüzyıl başlarında görülen sol/ sosyalist hareketler içinde 'eğitim reformu' düşünceleri filizlenmiştir. Türkiye'de bu süreçte eğitim alanında geleneksel medrese sistemine karşı Batı tipi okullar açılmış ve bazı yenilikçi uygulamalar yapılmıştır.
Osmanlı döneminde Aydınlanmacı eğitim hareketine katılan/ katkıda bulunan eğitimci düşünürlerden bazıları şunlardır: Emrullah Efendi (1858- 1914), İsmail Mahir Efendi (1869- 1916), Mustafa Satı Bey (1880- 1968), Ethem Nejat (1882- 1921), Ziya Gökalp (1876- 1924), İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1886- 1978), Nafi Atuf Kansu (1890- 1949).
Bu bağlamda, 1915- 1917 yıllarında Eskişehir Maarif Müdürlüğü yapan Ethem Nejat'ın yaptığı yenilikçi uygulamalar önemli örneklerdir. Ayrıca Ethem Nejat'ın 'Köye Göre Öğretmen Yetiştirme Projesinin', Türkiye' de 1940'larda hayata geçirilen 'Köy Enstitüleri düşüncesine kaynak olduğu' bilinmektedir.
Özcesi, Köy Enstitüleri denince unutulmaması gereken gerçeklerden biri 'Köy Enstitülerinin bir mucize olarak gökten zembille inmediği; Türkiye toplumunun dün/ bugün/ yarın zincirinden süzülen aydınlanma düşüncesinin ürünü olduğudur.'
KÖY ENSTİTÜLERİ BİR CUMHURİYET PROJESİDİR
Köy Enstitüleri denince, sıkça karşılaşılan durumlardan biri de 'Köy Enstitülerini Atatürk ve Cumhuriyet sürecinden koparma' sapkınlıklarıdır.
Bu sapkınlıkların bahanesi de Köy Enstitüleri kuruluş yasasının 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılmış olmasına dayandırılır. Böylece Atatürk'ün sağlığında eğitim alanında çıkarılan ve her biri devrimsel özellikler taşıyan yasalar ve uygulamalar görmezden gelinir.
Oysa 17 Nisan 1940'ta çıkarılan Köy Enstitüleri Yasası, aşağıdaki temeller ve duvarlar üzerinde yükselen binanın çatısı olmuştur:
  • 3 Mayıs 1920'de kurulan ilk TBMM hükümetinde 'Maarif işlerinin Maarif Vekaletine verilmesi',
  • 1921 yılındaMaarif Kongresi yapılması,
  • 3 Mart 1924'te çıkarılan Üç Devrim Yasası,
  • Maarif Teşkilatı Hakkında Yasa (1926),
  • Yeni Türk Harflerinin Kabulü ve Millet Mekteplerinin Açılması (1928),
  • Türk Tarih Kurumu Yasası (1931),
  • Türk Dil Kurumu yasası (1932), Halkevlerinin açılması (1932)
  • Üniversite Reformu (1933),
  • CHP 4. Büyük Kurultayında alınan kararlar (1935)
  • Eğitmen Kurslarının açılması (1936- 1937), Köy Öğretmen Okullarının Açılması (1937- 1938).
Yukarıdaki tarihsel sürecin TBMM çatısı altında yaşandığı ve bu sürecin tartışmasız önderinin Mustafa Kemal Atatürk olduğu gerçekleri tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Ayrıca, Cumhuriyet Türkiye'sinin 1922- 1940 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapan ve her biri hem Cumhuriyete bağlılık hem de eğitim liyakati olarak üstün nitelikler taşıyan bakanların katkıları da unutulmamalıdır. Örneğin:İsmail Safa Özler (1922- 1924), Hüseyin Vasıf Çınar (1924), Mustafa Necati (1924- 1929), Reşit Galip(1932- 19339, Yusuf Hikmet Bayur (1933- 1934), Saffet Arıkan (1935- 1938) gibi.
Bu sürecin bütünlüğü içinde, Köy Enstitülerinin baş mimarları olan Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'un bu esere çok önemli katkılarda bulundukları elbette yadsınamaz.
Sözün özü, günümüzde değerlendirilmesi gereken, 'Aydınlanma sürecinin ürünü olan Köy Enstitülerinin bir Cumhuriyet projesi olduğu' gerçekleridir.
KÖY ENSTİTÜLERİ BÜTÜNSEL BİR EĞİTİM SİSTEMİDİR
Köy Enstitüleri Sistemi, dar anlamda 'bir eğitim modeli' ya da 'bir öğretmen yetiştirme modeli' değil; 'Evrensel eğitim bilimi değerleriyle Cumhuriyet değerlerimizin kaynaştırılmasından üretilmiş bütünsel bir eğitim sistemidir…'
Türkiye eğitim tarihinde özgün ve önemli bir yeri olan Köy Enstitüleri uygulamasının çağının evrensel eğitim değerleriyle önemli ölçüde çakıştığı, UNESCO'nun aldığı bazı kararlarla kanıtlanmıştır.
Köy Enstitüleri Sisteminde, ülkemizde çoğu ilk olarak el yordamıyla ama başarıyla uygulanan 'eğitim yöntem ve teknikleri', günümüzün eğitim fakülteleri ve diğer eğitim kurumları tarafından daha da geliştirilebilir.
Onun için günümüzde esas önemli olan, 'Köy Enstitülerinin yaşadıkları yıllardaki uygulamaların özlemli duygularına ya da biçimlerine değil, 'ilkelerine' sahip çıkmaktır.'
Evet, yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi, 'Köy Enstitüleri Gökten Zembille İnmedi...' Bu sistemin günümüze ve geleceğe taşınması da'İçine özlemli, hamasi ya da inkarcı yaklaşımlar doldurulmuş 'küçük zembillerle' değil; bilimsel gerçekler ışığında bugüne ve geleceğe yönelik öngörüler/ çıkarımlar üreterek olacak…'
*****
Köy Enstitülerinin 82. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Eskişehir'de,16- 17 Nisan 2022 tarihlerinde EĞİT- DER, EĞİTİM SEN, TEÖ- DER, EĞİTİM- İŞ ve YKKED tarafından yapılacak etkinliklerde 'birlikte olmak'dileğiyle…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…