Tabiatın gizli bir tehlikesidir, ne zaman başlar, ne zaman biter kestirilemez, ancak izlenebilir ve yönetilebilir. Bu ifade kuraklığın olağandışı meteorolojik olaylar içinde neden en kapsamlı ve geniş olumsuz etkilere sahip olduğunun nedenlerini belirtmeye yeterlidir. Etkili bir kuraklık ekonomiye, çevreye, sosyal yaşama önemli zararlar verebilmektedir.
Dünya Meteoroloji Teşkilatı'na göre Türkiye kuraklıktan en çok etkilenen ülkeler arasında yer almaktadır. Etkili kuraklıkların meydana getirebildiği olumsuzluklar ve zararların en önemlileri olarak şunlar sayılabilir; içme kullanma suyu azalır ve/veya kısıtlanır, gıda üretimi, sanayi üretimi, turizm olumsuz etkilenir, fiyatlar artar, yeraltından daha çok su çekilir ve enerji sarfı artar, sulama suyunun paylaşımında sorunlar hatta olaylar çıkar, giderek daha derinden çekilen suyun kalitesi düşer, zararlı maddeler birikir ve toprakta çoraklaşmalara neden olabilir, çok derinden su çekilmesi sonucu obruklar oluşabilir, tarımsal girdilerin kullanımı azalır verim olumsuz etkilenir, tarımsal girdi üreten, pazarlayan şirketler ve çalışanları etkilenir, iç sularda ısınma olması sonucu üreme bozukluğuna bağlı olarak balık türleri azalır. ot ve kaba yem üretimi azalır bu da et ve süt üretimini etkiler, suyun azalması veya tuzlanması nedeniyle sebze üretimi azalır, atık sistemleri iyi çalışamaz, salgın hastalıklar ortaya çıkabilir ve göç başlayabilir. Düşünüldüğünde çok endişe verici gözüken bu olayların bir kısmı meydana gelip bir kısmı gelmese de, birbirlerini ve burada belirtilmeyen daha başka olayları da tetiklemesi ile ortaya çıkacak sonuçlar, altından kalkılması zor yükler haline gelebilmektedir.
Kuraklığın zamanı, süresi, şiddeti kestirilememekle birlikte tarım üretimi bakımından yapılabilecekler, alınabilecek önlemler, daha az zarar görmeyi sağlayabilecek yöntemler yok mu? Doğal olarak ilk akla gelen sulama yapmaktır. Suyu olan üreticiler kış öncesi çıkış sağlamak için ektikleri kışlık tahılları çoktan sulamaya başladılar. Sulama olanağına sahip olmayanlar ise yağmur beklemekteler. Yeterince yağmur gelir, bununla birlikte toprak sıcaklığı da 1-2 hafta beş derecenin üstünde seyrederse, onların ekinleri de çıkış yaparak kışa girebilir. Çıkış sağlayacak yağış ve sıcaklık olmazsa erken ilkbahar çıkışı beklenecek. Yağışlı bir ilkbahar hatta yaz başı (Haziranın ilk yarısı gibi) geçmediğinde kuru tarım alanlarında ciddi bir verim düşüklüğü yaşanabilir. Suyu olanlar ise sulamaya devam etmek zorunda kalacaklar ve verim kaybı yaşamasalar da, yüksek bir maliyetle karşı karşıya kalacaklardır. Her iki durumda da sadece üreticilerde değil, tüketiciye kadar uzanan her safhada önemli ekonomik ve moral kaybı olabilecektir. Yıllardır, her vesileyle dikkat çekmek için uğraşılan 'İklim Değişikliği'nin sonuçlarından birisi olan, geçmişte de sıkça yaşanan kuraklıklardan çıkarılan dersler var. Bunlar sıkça dile getirilmekte, yazılmakta, ancak bu konuda yapılabilecek uygulamalara gerektiği kadar önem verilmemektedir.
Tedbirler dizisi, tarlaların topraklarından başlar. Özellikle kuru tarım yapılan alanlarda suyun topraklara iyi bir şekilde sızması, depolanması ve mümkünse tamamının veya çoğunun bitkiler tarafından kullanılmasını sağlayacak işleme uygulamalarının yapılması mutlak gereklidir. İster kuru ister sulu tarım alanı olsun, toprakların su tutma, bitkilerin ihtiyaç duyduğu kadarını gerektiğinde verebilme özelliği olan, ayrıca bitkilerin en önemli besin maddeleri kaynağı olabilen organik madde oranını hiç değilse %3 seviyesine çıkarma çalışmaları yapılması elzemdir. Kuru tarım alanlarında, bu koşullarda üretilmesi için ıslah edilmiş (geliştirilmiş) çeşitlerin ekilmesine ve verilecek gübrelerin bol yeşil aksam yerine bol tane yaptıracak olanlarından seçilmesine özen gösterilmesi çok önemlidir.
Sulama olanağı olanlar, verilecek suyun miktarının 'toprağı değil bitkileri doyuracak kadar' olması gerektiğini unutmamalıdır. Son birkaç yıldır artan oranda ekilmeye başlayan yüksek miktarda su isteyen ürün türleri için, istediğinden çok daha fazlasını verenler, kuyu suları seviyesinin epey bir aşağı düştüğünü unutmamalı. Bu sadece bir su ve enerji israfına değil, aynı zamanda toprağa da fiziksel, kimyasal ve biyolojik ciddi zararların verilmesine yol açabilecektir. Sulanarak yetiştirilecek ürünlerin basınçlı sulama sistemleri olan yağmurlama veya damla sistemleriyle yapılması ise her bakımdan çok daha faydalı ve ekonomiktir.