Biri 88 yıl önce Menemen'de yaşadığımız şeriatçı bir isyan, diğeri 40 yıl önce 'kardeşin kardeşe kırdırıldığı' Kahramanmaraş katliamı.
Menemen Olayı 23 Aralık 1930'da, Kahramanmaraş Katliamı ise 19-26 Aralık 1978 tarihlerinde yaşandı.
Mustafa Fehmi Kubilay bir Cumhuriyet öğretmeniydi.
İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyordu.
Bu genç insan, Menemen'de, Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkan bir grup gerici yobaz tarafından başı kesilerek şehit edildi.
Genç Cumhuriyetimizin, 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, 'Menemen Olayı / Kubilay Olayı' olarak tarihe geçti. Kubilay 'Devrim Şehidi' olarak simgeleşti.
Kubilay'ın yobazlar tarafından şehit edilmesinden 48 yıl sonra bu kez Kahramanmaraş'ta haince planlanmış yeni bir kanlı oyun sahneye konuldu.

SÜTÇÜ İMAM'IN KENTİ...
1970'li yıllarda ülkemiz gençliği 'sağ, sol, ülkücü, devrimci, akıncı' gibi karşıt görüşlü gruplara bölünmüştü. Öğrenciler, işçiler, sendikalar sözde siyasal gerekçelerle parçalanıyor ve toplum 'birileri' tarafından kanlı çatışma ortamına sürükleniyordu.
Maraşlılar 1919'da işgalci Fransızlara karşı mezhep ayrımı gözetmeksizin bağımsızlık mücadelesi vermişlerdi. 19-26 Aralık 1978 tarihindeki Kahramanmaraş'ta ise Milli Mücadele günlerinin o muhteşem birlikteliği unutulmuş, unutturulmuştu.
Günler öncesinde kentin değişik yerlerinde 'maksatlı' patlatılan bombalar sonrası çıkartılan yalan haberler ile ülkücüler ve solcular arasında 'körüklenen' gerilim bir anda Alevi yurttaşlarımıza dönük saldırıya dönüştürüldü.
Belli gruplar ve 'kim olduğu hala bilinmeyen(!)' bazı kişiler tarafından yönlendirilen kalabalıklar Alevi yurttaşlarımızın evlerine saldırdılar.
Saldırılar 'çok geç' kontrol altına alındığında, resmi açıklamalara göre, içlerinde çocuk ve kadınların da bulunduğu 111 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, pek çok ev ve iş yeri yakılıp yıkılmıştı.
Döneme ait olayları araştırıp belgeleriyle yazan ve bu nedenle de katledildiği düşünülen Uğur Mumcu, Kahramanmaraş katliamının hemen ertesinde şu yazıyı yazmıştı:
'23 Aralık günü, Menemen'de kanlı gericiler tarafından boğazlanarak şehit edilen Teğmen Kubilay'ın kırk sekizinci ölüm yıldönümünü yaşıyorduk.
Kubilay'ın başını kesen Derviş Mehmet, inanın Kahramanmaraş katillerinin yanında zemzemle yıkanmış kadar temiz kalır. Olay öylesine korkunç, öylesine alçakça ve öylesine namussuzca planlanmış ve sahneye konmuştur…

Bunun adına 'Anarşi' de denmez, 'sağ sol çatışması' da… Bu 'Alevi-Sünni' düşmanlığı ile de açıklanmaz. Bu planlı ve örgütlü bir saldırıdır.
Çevre illerden Kahramanmaraş'a getirilen katil çetelerine belli adresler gösterilmiş, noktası ve virgülüne kadar hesaplanan bir plan yürürlüğe
konmuştur.' (Cumhuriyet, 25 Aralık 1978)

Sonra neler oldu?
13 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Siyasi cinayetler birbirini izledi.
Katliam, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin temel dayanaklarından biri oldu.
Bu olayın arkasındaki karanlık güçlere ulaşılamadı.
'Maraş Davası' 1991 yılına kadar sürdü. Aynı yıl çıkan yasayla içeride hiçbir sanık kalmadı.
Katliamdan geriye hem yakınlarını kaybeden hem de yaşadığı yerlerden göç etmek zorunda bırakılan binlerce acılı insan ve hepimize düşen koskoca bir utanç kaldı.