MHP kulislerinde yerel seçimlere güçlü adaylarla girildiği takdirde dengelerin değişebilme ihtimali üzerinde konuşuluyor. Bu strateji ile Ülkücü ve bilim camiasının tanıdığı, şehrinde bildiği bir isim olan Prof. Dr. Nuri Kavak'ın adı Odunpazarı Belediye Başkan Adayı olarak dillendiriliyor. Kavak şu anda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. Kendisi Türk Eğitim-Sen 2 No'lu Şubenin ve MHP'nin önemli kollarından olan TÜRKAV'ın Şube Başkanlıkları yapmıştır. Yakın çevresinden aldığım bilgilere göre 'bir ömür boyu fikri olarak durduğu yeri asla değiştirmeyen birisi olduğu' ve de her dönem birilerinin bir yerden bir yere savrulurken 'hocanın sabit ve dik durduğu' anlatılıyor. Prof. Dr. Nuri Kavak, akademik camiada Yüksek Okul Müdürlüğü, Dekan Yardımcılığı ve birçok yönetim kurulu ve komisyon üyelikleri yaptı. Özellikle 'Kırım Tatarları, Rusya ve Karadeniz sahasına ait' birçok çalışması var. Uluslararası Bekir Çobanzade Vakfı tarafından Kırım/ Ukrayna'da 'Madalya ve Fahri Hemşerilik Beratı' ile ödüllendirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Rusya'nın Kırım'ı işgali zamanında Çankaya Köşküne bizatihi çağrılıp, 'devlet tarafından bilgisine başvurulan birkaç hocadan birisi' olduğu biliniyor. Ayrıca Eskişehir ve çalışma sahasına ait kitapları olan Nuri Hoca'nın onlarca uluslararası makale ve bildirisinin olduğunu internet ortamında gördüm. Prof. Dr. Nuri Kavak Eskişehir ilinin Alpu ilçesinin köylerinden olan Başören ve Gökçekayalı. Bir Eskişehirli ve Ülkücü olarak aday gösterilmesi takdirde Odunpazarı bölgesinde ses getirecek projeleri hayata geçireceğini ifade ediyor. Projelerini kısa sürede adaylık sürecinin tamamlanmasına müteakip kamuoyu ile paylaşacağı öğrenildi.

YA SERGEN'İ GÖNDER YA DA DEFTERLERİNİ
Eski Maliye Bakanı ve 2007-2011 yılları arasında Eskişehir Milletvekilliği yapmış olan Kemal Unakıtan iki yıl önce 12 Ekim 2016'da vefat etti. Dün Unakıtan'ın ikinci ölüm yıldönümüydü.

UNAKITAN SAYESİNDE ŞAMPİYON OLDUK
Kentimize milletvekili adayı olmak için geldiğinde renkli ve sempatik kişiliğiyle Eskişehirlilerin gönlüne girdi. Seçildikten sonra da 'Ben Bakanım' demedi. Sık sık Eskişehir'e geldi. Hep halkın içerisinde oldu. Tüm Bakanları Eskişehir'e getirdi. Eskişehir'e yatırımların gelmesini sağladı. Tüm kesimlerle barışıktı. Bakan olarak CHP ve MHP İl Başkanlıklarını ziyaret etti. Hatta dönemin CHP İl Başkanı İsmet Süder, makam koltuğuna Unakıtan'ı oturttuğu için bazı partililerinden tepki almıştı. Eskişehirspor'a da büyük desteği oldu. Bir telefonuyla Gaziantep Belediyespor'dan dört futbolcu Eskişehir'e geldi. Sergen Yalçın o yıllarda oynadığı takımın sponsorluğunu yapan firma onun ES ES'e bedelsiz gelmesini istemiyordu. Unatıkan o firmanın Yönetim Kurulu Başkanını arayarak, 'Ya Sergen'i gönder ya da defterlerini' diye sert çıktı. O firmanın sahibi, bu sözleri söyleyen Maliye Bakanı olduğu için Sergen'i ES ES'e göndermek zorunda kaldı. O'nun sayesinde ES ES 2007-2008 sezonunda 1. Ligde şampiyon olarak, Süper Lige çıktı. O'nun ES ES'e verdiği desteği bugüne kadar hiçbir siyasetçi vermedi.

KAVGA ETMEDİ
Unakıtan Eskişehir'de sevilmesine rağmen, Türkiye'de zaman zaman tepki alan bir siyasetçiydi. 'Babalar gibi satarım', 'Para Bende' sözleri Türk siyasi literatürüne girdi. 2009 yerel seçimlerinde Eskişehirli bazı AK Partililer kendisini yanılttı. AK Parti'yi Hasan Gönen gibi zayıf bir adayla Yılmaz Büyükerşen'in karşısına çıkardı. Yanlış aday tercihi yüzünden yaşanan seçim hezimeti sonrasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gözünden düştü. Ve Bakanlıktan alındı. Unatıkan Eskişehir Milletvekilliği sırasında gerçekten kentin abisi gibiydi. Eskişehir'deki hiçbir yerel siyasetçiyle kavga etmedi. Hep yapıcıydı. Tam bir çözüm adamıydı. Eskişehir'de Esnaf Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen tarafından kendisine iletilen terziler, lokantalar ve pastaneler gibi hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarların yüksek KDV, pazarcı esnafının vergi ve ulaştırma sektöründe faaliyet gösteren esnafın sorunlarını çözüme kavuşturdu. Kemal Unakıtan'a Allah'tan rahmet diliyorum. Eskişehirliler olarak, onun kentimize yaptığı hizmetleri unutmayacağız…


DEVLET ADAMLARI FAKİR ÖLMELİ
Fransa'da 1800'lerde ünlü avukat Berryer fakirlik içinde ölürken genç meslektaşları: 'Üstat, demişler, ayaklarınızın altına hazineler koymuşlardı, neden almadınız?' Berryer; 'Almak için eğilmem gerekiyordu' yanıtı verdi. Cumhuriyet döneminin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Peygamberimiz Hz Muhammed'in hadisine dayanarak bir devlet adamı portresi çiziyor: Bozkurt; 'Devlet adamları fakir ölmelidirler ki idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar. Devlet adamları cep doldurmaya kalkarlarsa millet fakir, bedbaht olur, dava hezimete uğrar. Fakirlik içinde ölmek, devlet adamının, hele ihtilal şeflerinin süsüdür…' Atinalı hatip ve politikacı Isokrates; 'Bir politikacı politikayı bıraktığında başladığından daha fakir bırakmalıdır' demiş. Peki ülkemizde fakir ölen devlet adamları var mı? Bu konuda aklıma bir tek isim geliyor. O da 5 Şubat 1993'te şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitiren eski Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'dir. Dürüstlüğü, çalışkanlığı ile öne çıkan Kahveci'ye Allah'tan rahmet diliyorum...

NOSTALJİ
26 YIL ÖNCE ERDAL İNÖNÜ ESKİŞEHİR'DE
Yıl 1992. 26 yıl önce Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkanı merhum Erdal İnönü Eskişehir'e geliyor. SHP Heyeti ile birlikte Mahmudiye'de babasının adının yaşatıldığı İsmet Paşa Köyü'nü ziyaret ediyor. Tarihi Fotoğrafta Erdal İnönü, bugünün ADD Şube Başkanı Azmi Kerman ve CHP'nin önemli isimlerinden olan Ahmet Özarslan ile birlikte köy peyniri ile kahvaltı yapıyorlar. Erdal İnönü 31 Ekim 2007'de kan kanseri tedavisi gördüğü ABD'de 81 yaşında yaşamını yitirdi. Dürüstlüğü ve örnek kişiliğiyle Türk siyasetinde sevilen, saygı duyulan bir isimdi. Bilim adamlığı, renkli siyasi kimliğiyle hatırlanacak olan Erdal İnönü, ince espri anlayışıyla da öne çıkıyordu.

TABİ GÖREMEZSİNİZ
Erdal İnönü'yü sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar: - Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek? - Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.

BEN KEDİ MİYİM?
Evde 'Erdal yetiş fare var!' diye çığlığı basan eşine gayet sakin biçimde şu cevabı vermiştir: - Bana ne Sevinç, ben kedi miyi

BİR OY BİR OYDUR
Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal İnönü'ye hitaben 'Ölürüm yoluna' diye haykırır. Erdal İnönü cevap verir: - Dur, ölme. Bir oy bir oydur.

SEN CİZRELİLERE TEŞEKKÜR ET
Bir seçim dönemi... SHP Genel Başkanı İnönü, Diyarbakır ve Cizre'deki mitinglerde konuştuktan sonra Siirt'te halka hitap edecektir. Ancak Cizre'de bir grup protesto gösterisi yapıp parti otobüsünü taşlayınca buradaki miting iptal edilir, hiç beklenmeden Siirt'e gelinir. Seçim gezilerinde program sarkmasına alışık Siirt İl Başkanı, parti otobüsünün tam zamanında geldiğini görünce biraz şaşkın, İnönü'ye teşekkür eder. Aldığı yanıt: - Sen bana değil, asıl Cizrelilere teşekkür et...

NORVEÇ'TE BAŞBAKAN
OLURSUNUZ
Gazeteci der ki: Sizin için Norveç'te başbakan olabilir, diyorlar. İnönü'nün yanııtı: Çok teşekkür ederim. Bu herhalde, Türkiye'de bu işleri beceremiyorsun, demenin kibarcası. Büyük devlet adamı Erdal İnönü'ye Allah'tan rahmet diliyorum. Türk insanı bu büyük insanı asla unutmayacak…

CUMARTESİ HİKAYESİ
ÇOCUKLARINIZI YOLDA TUTUN

Bir gün bir çiftçiyle oğlu çiftlikte günlük işlerini yaparken sahipsiz bir at çıkagelmiş. Adam atın üstünde herhangi bir damga görememiş. Atı önlerine katmışlar. Onlar da kendi atlarıyla atı takip etmeye başlamışlar.

KENDİSİ BULDU
At çiftlik çıkışında bir yola sapmış ve bir süre gitmiş. Sonra yandaki gölü görmüş ve su içmek için yoldan çıkmış. Su içmeyi bitirince çiftçi onu tekrar yola çıkarmış. Bir süre daha gittikten sonra bu sefer atın karnı acıkmış ve çimenlik bir yere girmiş. Karnı doyunca çiftçi onu tekrar yola çıkarmış. Bu şekilde at birkaç kez daha yoldan çıkmış. Her seferinde çiftçi onu yola çıkarmış. Sonunda akşamüstü bir çiftliğe gelmişler. Çiftliğin sahibi yanlarına gelmiş ve şaşkınlıkla şöyle demiş: 'Bu benim atım. İnanamıyorum. Peki, bu atın bana ait olduğunu nasıl anladınız?' Atı getiren çiftçi, atın sahibine şöyle demiş: 'Ben bulmadım. At kendisi buldu. Benim tek yaptığım onu yolunda tutmaktı.'

ONLARIN YERİNE
KARAR VERMEYİN
Çocuklarımızın veya birlikte çalıştığımız insanların hedeflerine ulaşmalarını önleyen en büyük engel, sürekli bizim onlara karışmamız ve onların yerine kararlar vermemizdir. Yapmamız gereken onlara güvenmek, sorumluluk üstlenmelerini sağlamak ve doğru yolu göstermektir. Bundan sonrası tamamen onların sorumluluğunda olmalıdır. Çocuklarınızı kolundan tutmayın, yolda tutun.

Fıkra
Garsonun ilgisi

Kadın eşiyle gittiği lokantada garsonun kendisiyle çok ilgilendiğini görünce, 'Tatlım, bu adama kalkarken yüklü bir bahşiş vermelisin' demiş. 'Farkındayım diye karşılık vermiş kocası: 'Baş başa ve romantik bir yemek yememizi istiyorsan, bluzunun düğmelerini kapat tatlım!..'