Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir düzenlenen ve 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren PISA testinin 2018 yılı sonuçları açıklandı.
2015 sonuçlarına göre bazı puanlarda yükseliş yaşansa da PISA 2018 sonuçlarında Türkiye 'okuma, matematik ve fen bilimi' alanlarının tamamında yine OECD ortalamasının altında kaldı.
37 OECD ülkesi arasında Türkiye, okuma becerilerinde 31'inci, matematik okuryazarlığında 33'üncü, fen biliminde ise 30'uncu oldu.

SEVİNMEK Mİ GEREKİYOR?
Rapor incelendiğinde, Türkiye'deki gelir dağılımındaki adaletsizliğin, sınıfsal eşitsizliğin, okullar arasındaki nitelik farklılıklarının PISA sonuçlarına da somut bir şekilde yansıdığı görülebiliyor.
Puanların bölgelere göre dağılımında, Batı Anadolu, Ege, Marmara bölgelerinde eğitim alan öğrencilerin ortalama puanlarının her üç alanda da daha yüksek olduğu ve 65 puan üzerinde farklar bulunduğu gözleniyor. En az ve en çok başarılı öğrencilerin yüksek oranda okullara göre ayrışmış olması da dikkat çekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığının 2018 PISA değerlendirilmesine bakıldığında, son sıralardaki kısmi yükselmelere vurgu yapılarak, Türkiye'nin eğitim alanında 'büyük bir atılım' gerçekleştirdiği yönünde bir algı yaratılmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
Türkiye 2003'ten bu yana yapılan PISA sınavında tüm branşlarda OECD ortalamasının altında kalıyor.
2015 yılı PISA sonuçlarında Türkiye bir önceki 2012 yılı sonuçlarına göre sert bir düşüş göstererek 2003 yılındaki seviyesine kadar gerilemişti.
2018 sonuçları ise Türkiye'nin okuma alanında yeniden 2012 yılı seviyesine yaklaştığını, matematik ve fen alanlarında ise 2012 seviyesinin de bir miktar yukarısına çıktığını gösteriyor. Bu durum elbette olumlu bir gelişme olarak karşılanabilir. Ancak bu artışların eğitimde büyük bir 'atılım' olarak yorumlanması 'sondan birinci(!) olmadığımıza' sevinmekten öteye geçmez. Çünkü Türkiye'nin PISA 2018 sonuçları hala tüm alanlarda OECD ortalamasının oldukça altında.

MİLLİ EĞİTİME GİZLİ MÜFETTİŞ GÖNDERİLDİ Mİ?
'Eskişehir Sivrihisar İlçesi Göktepe, Kaldırım ve Ahiler köylerindeki çocukları Buhara'da açılan okula gönderme ısrarı kamuoyundan büyük tepki çekmişti...
Yaşanan skandalı CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, eğitim öğretim yılının başında ortaya çıkarmıştı.
Sivrihisar'da 3 köydeki 60 öğrenci, Menzil tarikatının merkezi olduğu ve tarikatın ileri gelenlerinin yaşadığı iddia edilen Buhara köyünde açılan yeni ilköğretim okuluna gitmeye zorlanıyordu.
Milli Eğitim'in 'Buhara dayatmasına' karşı çıkan veliler, çocuklarını, bu okula göndermezken CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Milli Eğitim'in tavrına, 'Böyle bir zorlama kabul edilemez. Ailelerin 'çocuklarımız tarikatın eline düşer' endişesine duyarsız kalınmamalı' sözleri ile sert tepki göstermişti.
Bu durumun Milli Eğitim Bakanlığında kriz yarattığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre olayı soruşturan Bakan Ziya Selçuk, yaşananlar sırasında İl Milli Eğitim Müdürlüğünden konuyla ilgili rapor istedi.
Fakat, Bakanlıkta Menzil tarikatının tartışmalara konu olduğu olayla ilgili raporun doğru olmadığı fark edildi. Bunun üzerine olaya el koyan Bakan Selçuk, İl Milli Eğitim Müdürlüğüne haber vermeden gizlice bir müfettiş görevlendirerek, tebdil-i kıyafet Sivrihisar'a gönderdi.
Sivrihisar'da olayı soruşturan müfettiş yaşananlarla ilgili ayrıntılı raporunu doğrudan Bakan Selçuk'a ileterek durumla ilgili bilgilendirdi.
Verilen raporun ardından köylülerin de direnişiyle çocuklar, tarikatın etkili olduğu bölgedeki okula gitmekten kurtuldu.'
Yukarıdaki yazının tamamı geçtiğimiz günlerde ulusal medyada (M.Taşçılar) yayımlandı.
Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü Sayın Hakan Cırıt'ın göreve başlamasıyla oldukça toparlandı ve asıl işleri ile uğraşmaya başladı. Ancak, Eskişehir'in hala bu tip haberlerle Türkiye hatta TBMM gündemine gelmesi hepimizi üzüyor.
Umarım 'Bakan'ın inanmadığı rapor' ve 'gizli müfettiş' haberi doğru değildir. Eğer doğruysa; Milli Eğitimin hazırladığı raporun içeriği bir yana, zaten yasası, yönetmeliği bir türlü çıkarılamayan denetim sistemine bir de 'tebdil-i kıyafetli maarif müfettişleri(!)' eklenmiş olur. Aynı Osmanlıda olduğu gibi....

MİLLİ EĞİTİM'DE HAFTA SONU ATAMASI...
Tepebaşı Mustafa Kemal İlkokulu Müdürü M. Özgür Karatay görevinden alınarak Cahit Kural İlkokulu'na öğretmen olarak verildi. Mustafa Kemal İlkokulu Müdürlüğüne Muttalip Atatürk İlkokulu Müdürü Işıl Aktaş Karacak getirildi.
Işıl Aktaş Karacak, Milli İrade İlkokulu kurucu müdürlüğündeki başarılı çalışmaları ile tanınan bir yönetici. Umarım dönem ortasında yapılan bu 'zorunlu' değişiklik başta çocuklarımız olmak üzere herkes için hayırlı olur.