Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle yüz yüze eğitime 16 Mart'ta ara veren Milli Eğitim Bakanlığı, okulların 31 Ağustos'ta açılacağını açıkladı. Bu arada Sağlık Bakanlığı da 'Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi'ni güncelleyerek okullarda alınması gereken önlemleri sıraladı.
Şu anda salgının gösterdiği seyir 'topluma karşı sorumsuz, duyarsız ve saygısız kişiler yüzünden' Eskişehir'in de içinde bulunduğu bazı kentlerde iç açıcı değil.
Bu görüntüden hareketle; okulların fiziki yapıları ve öğrenci sayıları ile alınması gereken önlemleri karşılaştırdığımızda hepimizin aklına bazı sorular takılıyor.
Sayın Ziya Selçuk, okullar açıldıktan sonra yaşanabileceklere karşı sorulan sorulara sürekli 'A, B ve C senaryolarımız hazır' yanıtını veriyor.
Sağlık Bakanlığının genelgesinde, okullarda alınması istenen bazı önlemlerin pratikte uygulama olanağı oldukça zor görünüyor. Bu durum, ilgili Bakanlıklar arasındaki eşgüdüm konusunda tereddütler olduğu kaygısını yaratıyor.

SINIFTA KALANLAR!..
Sağlık Yönetimi ve Çalışma Rehberi'nde, öğretim başladığında okullarda, temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun, el antiseptiği, tek kullanımlık kağıt havlu ve tuvalet kağıdı, 70 derecenin üzerinde kolonya bulundurma zorunluluğu getirilmiş. Çok doğru önlemler ancak, birçok okulun bunları sürekli temin etmesi maddi açıdan çok kolay değil.
MEB'in, 2019 yılına ilişkin faaliyet raporunda, okullardaki hijyen ve temizlik konusu 'Zayıflıklar' arasında sıralandı. Resmi verilere göre, Türkiye genelindeki 55 bin okuldan ancak yarısına yakını temizlik ve hijyen konusunda sınıfı geçebildi. 55 bin devlet okulunda sadece 545 sağlık görevlisi bulunuyor. 52 bin okulda ise revir bulunmuyor. Yurttaşlar, 'okul mescitleri' konusunda gösterilen hassasiyetin okul revirleri ve sağlık görevlisi sağlanması konusunda da gösterilmesini bekliyor.

'KİŞİ BAŞINA 4 METREKARE!..'
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nun alınması istediği önlemlerin başında 'Okullarda en az dört metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılmalı.' maddesi geliyor. Bu maddeye göre; bin öğrencisi olan bir okul için asgari 4 bin metrekare alan gerekiyor.
Sınıflar genelde 36-40 metrekare. Bu hesaba göre, her sınıfta en fazla 'öğretmen dahil' 9-10 kişi bulunabilecek.
Eskişehir'de yaklaşık 13 bin öğretmen 140 bin öğrenci için 6 bin derslik mevcut. Yeni durumda ise 38 bin dersliğe ihtiyaç var.
Tüm okullarımızda 18 milyondan fazla öğrenci 1 milyon 100 bin öğretmen var. Yani bu genelgenin uygulanabilmesi için 31 Ağustos'a kadar en az 1 milyon daha yeni dersliğe ihtiyaç var. Peki, bu nasıl sağlanacak? Sayın Selçuk'un çözüm senaryosu(!) nedir?..

NEDEN ERKEN AÇILIYOR?
Haziran ayından itibaren kontrol altına alınmaya başlanan salgının artık yenildiği havasıyla yaratılan çok aceleci 'başarı rüzgarı' ile oluşan boşvermişlik; vaka ve kayıp sayılarında artışlara neden olmaya devam ediyor.
Çocuklarımız için yaşamsal kaygılar yaratan bu koşullarda, okulların erken açılması gibi kararlar alınırken siyasi hesap ve düşüncelerin önemli olmadığını umuyorum. Ayrıca bu kararın alınmasında, özel okullar ile veliler arasında yaşanan ücret iadesi sıkıntılarının etkili olduğu duyumlarını düşünmek dahi istemiyorum.
Sayın Ziya Selçuk'un eğitimci kişiliğine saygı duyuyorum ve salgına karşı eğitimi ayakta tutmaya yarayabilecek 'A, B, C senaryoları' olduğunu da varsayıyorum; ama, onları uygulayabilecek siyasi inisiyatifi var mı? İşte bundan emin değilim...