6 Ağustos 2021 tarihinde Millî Eğitim Bakanı olarak atanan Mahmut ÖZER yönetiminde 8 ay geride kaldı. 8 aylık bu süreçte eğitim adına akıllarda kalan, sadece anlam verilemeyen çok sayıda yönetici ataması oldu. (Eskişehir'de dahil…)
Sayın Özer'in göreve getirdiklerinin bir süre sonra görevden alınması ya da aldırılması (!), sonra tekrar görev verilmesi ise işin en ilginç tarafını oluşturuyor.
Bakan Yardımcısı olarak Bakan Mahmut Özer ile aynı gün göreve başlayan Ahmet Emre Bilgili sadece 5 ay görevde kalabildi ve görevden alındı.
Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne atanan Yaşar Koçak çok kısa bir süre görev yaptıktan sonra Adana İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandı.
Özel Öğretim Genel Müdürlüğü görevine atanan Abdullah Süslü 7 ay sonra görevden alındı.
Mahmut Özer göreve başladığında, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapan hemşerisi Hayati Telefoncu'yu Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü'ne Daire Başkanı olarak atamıştı.
Kırıkkale İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi Bakan Mahmut Özer tarafından görevden alındı. Daire Başkanı Hayati Telefoncu bu sefer Kırıkkale İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandı.
Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne 1,5 yıl önce atanan ve yolsuzlukların üzerine gitmesiyle tanınan Battal Kanbay'ın geçen gün görevden alınmasına bütün Malatya üzüldü. Kanbay'ın yerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Rizeli Hatice Özdemir atandı.
Benzer icraatların (!) sayısı çok daha fazla ve giderek artıyor. En sonuncusu ise Eskişehir oldu…

1.5 AYDA 3 İL MİLLİ EĞİTİM
MÜDÜRÜ!..
Eskişehir'e 2018 yılı Aralık ayında İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanan Hakan Cırıt'ın görevden alınıp yerine Nesrin Hanım'ın geleceğinin duyumunu aylar öncesinden almıştık.
Alpu'da yaşanan çirkin olayın faturasının alelacele 'sadece' Hakan Cırıt'a kesilerek görevden alınmasının ardından yerine 17 Şubat tarihinde İstanbul Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü Nesrin Kakırman getirilmişti. Ancak 'her nedense' Nesrin Kakırman da 8 Nisan tarihinde görevden alınarak, yerine Muğla eski Milli Eğitim Müdürü olan ve daha önce hakkında açılan Bakanlık soruşturmasıyla açıkta olan Pervin Töre atandı.
Son günlerde Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün eğitim hariç her türlü olayla ülke gündemine gelmesi sadece öğretmenleri değil tüm Eskişehirlileri üzüyor.
Hakan Bey'in ve Nesrin Hanım'ın görevden alınmasıyla ilgili milletvekillerinin, sendikaların, 'eşini, dostunu' bir üst makama getirmeye çalışanların etkileri tartışılırken 'ulusal boyutta' Türkiye gündemine taşınan bir başka konu doğrusu hepimizi üzdü.
Nesrin Hanım'ın görevden alınmasının perde arkasında, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandıktan sonra dikkatini çeken bazı usulsüzlüklerin incelenmesi için resmi yazıyla MEB'e başvurup, inceleme yapmaları için Bakanlık Müfettişi talep etmesinin etkili olduğu iddia edildi.
Bu iddialar doğruysa, 'Adı geçen usulsüzlüklerin neler olduğu, kimler tarafından yapıldığı ve kimler tarafından engellenmek istendiği' açıklanmalı veya yalanlanmalıdır. Aksi takdirde zan altında bırakılan ve birçoğunu tanıdığımız değerli eğitim yöneticilerine haksızlık yapılmış olur.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI
DEĞİŞİYOR MU?
Çok sayıda eğitimci bürokrat önce, liyakat ve yeteneklerine bakılarak üst bir göreve atanıyor. Kısa bir süre sonra, başarısız oldun diyerek ya da hiçbir açıklama yapılmadan
görevden alınıyor. Ama görevden alınan kişi bir süre sonra yine üst düzey bir göreve atanıyor. (Örneğin, Hakan Cırıt her an yeni bir göreve getirilirse hiç şaşırmayın….)
İktidar yanlısı söylemleri ile bilinen Sendika bile Bakanlık uygulamalarından şikayet etmeye başladı.
Kulislerde bu değişimlerin nedeni olarak Bakanlıktaki 'güç savaşlarının' varlığı gösteriliyor.
Milli Eğitimin işlerine ucundan, kıyısından, açık, gizli burnunu sokanların ve farklı hesaplar peşinde olanların sayısı maalesef çok fazla.
Bu koşullarda Bakan Yardımcılığı görevinde oldukça başarılı olduğunu bildiğimiz Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer (Ziya Selçuk'un son dönemlerinde olduğu gibi..) inisiyatif kullanmakta zorlanmaya başladı.
Sayın Özer'in Zonguldaklı arkadaşları, Tokatlı hemşerileri ile kurmaya çalıştığı kadrolar kendisini kurtaramayacak gibi görünüyor. Zaten Ankara'dan ulaşan duyumlara göre Sayın Özer'in görevden alınması ciddi olarak gündemde. Hatta yerine gelecek kişi bile belirlenmiş; İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Milli Eğitim Bakanlığı için gün saymaya başlamış ve Ankara bavulunu hazırlamış…
MEB bürokrasisinde yönetici atamaları ile yaşanan ve eğitimi yavaşlatan hatta gerileten bu kargaşa ortamı, mevcut yönetim anlayışı ile pek düzeleceğe benzemiyor.
Bu huzursuzluğun kaybedenlerinin ise, yine çocuklarımız yani geleceğimiz olduğunu söylemeye gerek var mı?