'Murat Dağında yapılması planlanan maden arama faaliyetlerine karşı açılan davada, bilirkişi raporu dosyaya sunuldu.
Porsuk Çayının doğduğu Murat Dağında maden ocağı kurulmasına ilişkin Bakanlıkça verilen ÇED olumlu kararının uygun olmadığı görüşü bildirildi.
Bilirkişi raporunda; Murat Dağında maden tesisi için verilen ÇED olumlu kararının, Biyoloji ve Kimya Bilimleri, Çevre, Hidrojeoloji Harita, Jeoloji, Maden, Orman ve Ziraat Mühendislikleri açısından uygun olmadığı kanaati bildirilmiştir.'
************
SONHABER gazetesinden Meltem Karakaş Kaya'nın özel haberinden öğrendik…
Kütahya-Uşak sınırında bulunan ve Porsuk Çayı'nın da doğduğu Murat Dağı'nda, altın çıkarılması için açılması planlanan madenle ilgili Bilirkişi Heyeti 'olumsuz' görüş bildirdi…
Ancak…
Bilirkişi raporu nihai bir sonuç değil…
Nihai sonuç, mahkemenin vereceği karar…
Karşı taraf, bilirkişi raporuna itiraz ederek, yeni bir heyet talep edebilir…
Mahkeme re'sen atayabilir…
Yine de,
Bu bilirkişi raporunun, maden faaliyetine muhalif edenler için, çok güçlü bir argüman olduğu da, su götürmez bir gerçek…
Ege'nin bütün ekolojik yapısını olumsuz yönde değiştirebilecek maden faaliyetine karşı, Kütahya, Uşak ve Eskişehir'in ve hatta İzmir, Manisa gibi illerden de destek alan muhalif tutum, önemli bir başarı kazanmış oldu…
Bu başarı,
Yalnızca bu bölge için ya da yalnızca Murat Dağı adına kazanılmış bir başarı değil…
Alpu Ovası'ndan Kaz Dağları'na, Çanakkale'den Trakya'ya, doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkenin tümünü tümör gibi saran salgına karşı önemli bir kazanımdır…
***************
Bu arada,
Bir gün öncesinde de Alpu Ovası'nda 60 bin metre drenaj yapılmasına olanak sağlayan Cumhurbaşkanlığı kararı açıklandı…
Yani Alpu Ovası'nın başı hala dertte…
Yine,
Termik santrallere eksikliklerini gidermeleri için verilen süre bu yılın sonunda bitiyordu…
Yayınlanan yeni genelgeyle,
Bu süre 2 buçuk yıl daha uzatıldı…
Bunlar da, bu güzel haberin yanında birer çıban gibi durmaya devam ediyor…
******
Murat Dağı'nda kazanılan savaş değil, yalnızca bir çarpışma…
Savaş hala devam ediyor…
Ancak,
Çevre katliamlarının alıp başını gitmeye başladığı ve artık dizginlenemez noktaya geldiği bir ortamda, insanların içini serinleten bir başarı…
Bunun kıymetini iyi bilmeli, iyi anlamalı, diğer sorunlara yönelik çalışmalarda örnek almalıyız…
En azından biz Eskişehir olarak,
Alpu Ovası'nda yaşanan facianın önüne geçebileceğimiz, durdurabileceğimiz inancını yeniden yeşerten ve güçlendiren bir gelişme olarak görmeliyiz…
*************
Ne diyelim…
Darısı Alpu Ovasının başına…