Bizim şu batıdaki son eve taşınalı beri, hiç olmadığı kadar çok araba kullanmaya başladım.

Arabada, arabanın radyosundan, klasik müzik dinlemenin keyfi dışında hiç de hoşuma giden bir durum değil bu.

Arabaya da araba kullanmaya da oldum olası ilgim yok.

Klasik arabalara ilgim olduğu doğru ama…

O başka bir şey.

Bakalım, ölmeden önce, bin dokuz yüz altmış sekiz model, klasik bir araba almak istiyorum.

'Fikrimin ince gülü!'

Ben klasik araba diyorum ama…

Ama Sultan,

'Ne klasiği! Kendini kandırma, senin gücünün yetebileceği tek şey; eski, hurda bir araba olur,' diyor.

Zamanında, Bukowski'yi aratmayacak çılgınlık yıllarımda, klasik diye alıp getirdiğim eski arabalar oldu.

Bu doğru.

Ama onların o eskilikleri, yıllar öncesine ait oluşları beni etkiliyordu.

En güzel klasik müzikleri de o arabalarda dinledim.

***

Dün yine sabah erken saatte çarşıya gittim arabayla.

Dönüşte de yakıt almak için yol üstündeki bir petrole girdim.

Petroldeki, arabaya yakıt dolduran işçi, genç biriydi…

Otuzlarında.

Vardiya değişimiymiş.

Bütün gece çalışmış.

Bizim arabanın yakıtını da doldurduktan sonra evine gidecekmiş.

Bana bunları anlatırken telefonu çaldı.

Deponun dolmasını beklerken telefonla konuşuyor.

Sanırım eşiydi arayan.

'İsterim, hem de nasıl!' diyor. 'Salamlı olsun. Varsa, bir iki dilim de sucuk koy. Aynen. Yarım ekmeğe. Salça da sür ekmeğin içine. Kendine de yap. Salam da sucuk da kalmamış mı? O zaman sadece kaşar koy. Salça sür ama. Tostu ben salçalı seviyorum. Aynen. Yağı bol sür. Bak ne diyeceğim, ekmeğin içini alma. Aynen. Çok uykusuzum. Yatağı toplama. Uyuyacağım biraz.'

İşte mutlu olmak, mutluluk bu!

Ne güzel konuşuyorlar. Ne güzel anlaşıyorlar.

***

Eve gelince doğruca mutfağa gittim.

Sultan'a,

'Tost yap bana,' dedim. 'Yarım ekmeğe.'

'Yarım ekmeğe?'

'Aynen.'

'Ekmeğe yağı bol sür. Salça da sür. Tostu ben salçalı seviyorum. Varsa salam, sucuk da koy.'

'Salam, sucuk?'

'Aynen.'

'Tost most yok! Ne tostu!' dedi Sultan. 'Salamlı, sucuklu, yarım ekmeğe, bol yağlı!... Nereden çıkarıyorsun bunları? Yarım ekmek yiyecekmiş! Ye ye kilo al! Kalp, tansiyon, şeker hastası ol ondan sonra!'

***

Mutluluk, mutlu olmak başka bir şey…

Öyle edebiyat yapmaya, mutluluğun ne olup ne olmadığını uzun uzun anlatmaya; Abidin'e sormaya, 'Mutluluğun resmini yapabilir misin sen Abidin?' falan demeye lüzum yok!

Mutluluk, mutlu olmak başka bir şey!

Bambaşka bir şey!