25 Kasım 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan
'ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ'nde ÇED şöyle tanımlanıyor…
'Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları' belirleyen rapor…
Kim hazırlıyor?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeterlilik verilen kurum ve kuruluşlar…
Özel sektör hazırlıyor mu?
Evet…
Aynı yönetmeliğin 5. maddesinde ise şöyle bir hüküm var;
Bu Yönetmeliğe tabi projeler hakkında 'ÇED Olumlu', 'ÇED Olumsuz', 'ÇED Gereklidir' veya 'ÇED Gerekli Değildir' kararlarını verme yetkisi Bakanlığa aittir.
Ancak,
Bakanlık gerekli gördüğü durumlarda 'ÇED Gereklidir' veya 'ÇED Gerekli Değildir' kararının verilmesi konusundaki yetkisini, sınırlarını belirleyerek yetki genişliği esasına göre Valiliklere devredebilir.

***

2014 tarihli bu yönetmelik, 26 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararla bir takım değişikliklere uğramış…
'ÇED olumlu' ya da 'ÇED gerekli değil' kararı verilmedikçe proje hayata geçirilemez' diyor yönetmelik…
Yönetmelikte, 'Halka bilgilendirme toplantısı yapılması' da zorunlu tutulmuş…
Ancak,
ÇED raporu hazırlama işi, Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş firmalara verilmiş olsa da, ücret karşılığında hazırlanıyor olması nedeniyle, tamamen piyasa şartlarına terk edilmiş durumda…
Nasıl mı?

***

Örneğin bir maden ya da enerji firması bir proje hazırlıyor ve bu proje için ÇED gerekli…
Yetkili bir firmaya gidiyor ve hazırlamasını istiyor…
Tabii ki, ücreti karşılığında…
Zira bu raporların hazırlanması için Bakanlık tarafından tanınan süre 12 ay, bazı durumlarda bu süre 6 ay daha uzatılıyor…
Son derece kapsamlı ve üzerinde titizlikle durulması gereken bir konu…
İşte bu aşamada,
ÇED hazırlamak konusunda yetkili olan firma sizce nasıl davranır?
Kimin çıkarlarını ön planda tutar?
Kendi çıkarları için ÇED hazırlamak üzere anlaştığı firmanın çıkarlarını mı;
Kamuoyunun çıkarlarını mı?
Tabii ki kendi çıkarlarını…
Öyle olunca,
Yetkili firma ne yapıp ne edip, ÇED raporunun 'olumlu görüş alması için' elinden geleni yapıyor…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da hazırlanan bu ÇED raporu doğrultusunda 'olumlu' ya da 'olumsuz' görüş bildiriyor…
Ancak Bakanlık ne kadar olumlu görüş bildirse de, vatandaşın konuyu mahkemeye götürme ve iptal davası açma hakkı var…
İyi ki de var…
Zira, ben bugüne kadar Bakanlık tarafından 'yönetmelikte belirtilen tüm şekil şartlarını yerine getirdikçe' olumsuz bulunan ÇED olduğunu sanmıyorum…

***

Şöyle bir kuşku ne yazık ki, herkesin aklında...
Bir hukukçu gözüyle incelememekle birlikte,
Bizdeki yönetmelik ve yönetmelik değişikliklerinin de, halkın değil özel sektörün çıkarları gözetilerek yapıldığı şeklindeki ezberimiz halen bozulmadığı için,
Yasa her ne kadar halkın yararı gözetilerek hazırlansa da, sonradan yapılan değişikliklerle bambaşka bir şekle büründüğü biliniyor…
Son yıllarda,
Çevre ile ilgili, daha doğrusu;
İçinde toprak, hava, su, yaban hayatı, bitki florası gibi her şeyi barındıran çevre felaketi ile sonuçlanabilecek projeler o kadar çoğaldı ki…
Bunun bir nedeni olmalı…
Kamuoyu ve ilgili dernekler, sivil toplum örgütleri artık her şeyden haberdar olduğu ve anında müdahale ettiği için mi, bize, bu projeler çoğalmış gibi görünüyor?
Yoksa,
İlgili yasa ve yönetmeliklerde koşullar zayıflatıldığı ve kolaylaştırıldığı için mi?

***

Dünyanın gelişmiş ülkeleri,
Yıllarca Afrika'yı, Uzak Asya'yı sömürgeleştirip, altını üstüne getirdiler…
Ne maden bıraktılar, ne doğal kaynak…
Hatta bu paylaşım anlaşmazlığı yüzünden Dünya Savaşı bile çıktı…
Ancak,
Hem Osmanlı Devleti hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilkesi nedeniyle, bu devletler Anadolu topraklarını talan etmeyi bir türlü beceremediler…
Şimdi sanki, ona sıra gelmiş gibi…
Kömürlü termik santraller, siyanürle altın ve gümüş aramalar, mermer ocakları, taş ve kum ocakları…
Düşünsenize;
Alpu Ovası'na kömürlü termik santral kuruldu diyelim…
15-20 yıl içinde bölgedeki herkes çekip gidecek…
Ve işte o zaman,
Toprağın altında üstünde ne varsa, her şey talan edilecek…
Alpu Ovası'nda yapılan şu 300 sondaj var ya,
İnsan düşünmeden edemiyor;
Alpu Ovası'nın altında ne var ne yok, her şeyi ortaya çıkarmak için yapılıyor olamaz mı?
Eğer değecekse kömürlü termik santrali kurup, doğal yaşamı bitirecek; sonra da istediklerini yapacaklar…

***

Benimki sadece bir tahmin...
Tahminden öte nesnel bir bilgiye veya belgeye dayanmıyor…
Ama korkuya,
Endişeye ve acıya dayanan bir tahmin…