PISA 2015 sonuçları açıklandı. Açıklanan sonuçlara göre Türkiye'nin durumu istenilen düzeyde değil. Her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da kendisini uzman gören kişiler televizyon programlarında konuşmaya başladır. Dikkat ederseniz deprem olur onlar var. Yangın olur onlar var. Savaş olur onlar var. Darbe olur onlar var. Siyaset zaten onların bir numaralı uzmanlık alanı.
Seçim onlardan sorulur.
Hükümetin değişmesi onlardan sorulur.
Yeni hükümetin kurulması da onlardan sorulur.
PISA sonuçları açıklanınca doğal olarak eğitim de onlardan soruldu ve aynı kişiler bu kez Türkiye'nin eğitimini kurtarmak için 2-3 gün konuşacaklar. Tabi onlar konuşunca da başkaları konuşamayacak, çünkü ne söylenmesi gerekiyorsa zaten onlar söylemiş olacak.
Bir sohbetimiz sırasında çocuğu okula giden bir arkadaşım bizim okulda profesyonel veliler var demişti. Merak edip sordum. Profesyonel veli nasıl oluyor diye. Profesyonel velilerin başka hiçbir işi yok. Sabah çocuğu ile birlikte gelir, çocuğu kaçıncı sınıfta olursa olsun ta sınıfına kadar götürür. Sonra okul müdürüne, müdür yardımcısına uğrar, kantini ziyaret eder. Okul bahçesinde veya okulun en yakınındaki kafede diğer profesyonel velilerle buluşur, çay sohbet, çocuk okuldan çıkıncaya kadar.
Profesyonel velilerden okul müdürleri de çok memnundur. Kermesler, kahvaltılar, yemekler, geziler bu Profesyonel veliler tarafından yürütülür. Bu veliler istediği zaman diğerlerine zaten sorulmaz.
Türkiye'de profesyonel veliler gibi profesyonel televizyon açık oturumcuları var. Deprem, yangın, sel baskını, iş kazası, göçük, savaş, darbe, sağlık, siyaset, seçim, anayasa, hukuk, terör vb. her konuda profesyonel televizyon açık oturumcuları çıkarlar konuşurlar. PISA'nın 2015 sonuçları açıklanınca da görevlerini eksiksiz yaptılar.
Bir kısma profesyonel televizyon açık oturumcuları,13 yıldır kötüye gittik.Sınıfta kaldık. Nal topladık. Müfredat kötü. Geriliyoruz. İyi yönetilmiyoruz dedi. televizyon açık oturumcuları Bir kısmı da eskiden daha kötüydük. Derslik arttı, okul sayısı arttı. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı azaldı. Eğitime bütçeden ayrılan pay arttı. Her sınıfta akıllı tahta var. Okullarda teknoloji var dedi. Sağ olsunlar. Biz eğitimcilere söyleyecek bir şey bırakmadılar. Ama yine de bizim de söyleyeceklerimiz var.
PISA değerlendirmesi nedir.
Türkiye'nin de kurucu üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 2000 yılından beri yapılan 15 yaş grubu öğrencilerin okuma, fen ve matematik becerilerinin araştırıldığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programıdır.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA), OECD tarafından 15 yaş öğrencilerinin
Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri ile bu konu alanlarına yönelik öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleriyle ilgili verileri toplamayı amaçlayan en büyük eğitim araştırmasıdır.
PISA ile ölçülmeye çalışılan nitelik, öğrencilerin öğrendiklerini gerçek hayatta ne kadar kullanabilecekleri ile ilgilidir. Aldıkları eğitim ve derslerde öğrenilenlerin gerçek hayatla ilişkisinin kurulabilmesi, beceri ve yeteneğe dönüştürülebilmesi ile ilgilidir. PISA sonuçlarından çıkarmamız gereken en önemli ders bizim okullarımızda öğrenilenlerin gerçek hayatla hiç ilgisinin olmadığıdır. Yani okullarımız çocuklarımızı hayata hazırlayamıyor. Günlük hayata hazırlayamıyor, aile hayatına hazırlayamıyor, sosyal hayata hazırlayamıyor, iş hayatına hazırlayamıyor. PISA sonuçlarından asıl üzerinde durulması gereken ve çıkarılması gereken ders bu.
Çocuklarımızı hayata hazırlayamıyoruz. Herkes bir birini kandırıyor. Veliler çocuklarının ne kadar test sorusu çözdüğünün peşine takılarak kendilerini ve çocuklarını kandırıyor. Okul müdürleri ve öğretmenler, veliler çocuklarının test çözmesini istiyor biz ne yapalım diyerek çocuklarımızın geleceğini karartıyor. Hükümetler ve Milli Eğitim Bakanları eğitim sistemi ile sürekli oynayarak deneme tahtası haline getiriyor.
Peki, yapılması gereken nedir. Öncelikler veliler çocuklarının geleceğine sahip çıkacak. Bu gün ve gelecekte çocuklarının nasıl bir insan olması gerektiğine karar verecek. Öncelikle kendi insan tanımımızı yapacağız. Yaptığımız tanıma göre bu insanı nasıl yetiştireceğiz. Bu insan hangi temel ve üst düzey becerilere sahip olacak. Akademik becerileri ne olacak? Şahsiyeti, karakteri kişiliği nasıl olacak? Bu soruların cevaplarını bulmamız gerekiyor. Bu soruların cevaplarına yönelik olarak 2000 yılından bu yana Eskişehir'de başlayıp Antalya'da devam eden çalışmalar var. Şu anda Antalya Envar Okulları'nda ve Sivas Koleji'nde bu soruların cevabına yönelik geliştirdiğimiz ve uygulamaya başladığımız eğitim modeli var.
Gelecek hafta bu konuda neler yapılabilir? Okullarda neler yapıyoruz ve eğitim modelinin özellikleri nelerdir? Ele almak istiyorum.