'Projenin henüz fikir aşamasında olduğu zamanlardı...
Davut Aydın'ın rektör olduğu dönem...
Üniversitede çalışıyordum...
Bir gün rektörlükten arayıp;
'Ya ÇED diye bir şey varmış, URAYSİM için bunu bypass edecek bir boşluk yok mu?' diye sormuşlardı...
Daha başından böyle başlamıştı bu iş...'
Yukarıdaki sözler,
O dönemde Anadolu Üniversitesi'nde görev yapan öğretim üyesi Ozan Devrim Yay'a ait...
(İsim için kendisinden izin alınmıştır)
Ozan Hoca,
URAYSİM sürecinin ne şekilde, nasıl bir mantıkla başlatıldığının canlı bir şahidi...
Bu tür ayrıntılara sahip birçok şahidin de olduğuna kuşku yok...
Ancak insanların çoğu, malum nedenlerle 'hiç karışmamayı' tercih ediyorlar...
Nitekim sonuçta,
İlgili Bakanlık 'ÇED'e gerek yoktur' kararı verdi ve URAYSİM'in çevre etki değerlendirmesi (ÇED) yapılmadan proje onaylandı ve devreye girdi...
*******************
Türkçede güzel bir atasözü vardır...
'Ölmüş at kamçılanmaz' diye...
Yani bir at ölmüşse, ne kadar kamçılarsanız kamçılayın onu ayağa kaldıramaz ve koşturamazsınız...
İşte URAYSİM de, ölmüş ata benziyor...
Ha bire kamçılanıyor ancak bir milim ilerlemiyor...
Yukarıdaki öğretim üyesinin şahitliğini yaptığı anekdotlar, elbette bugün gelinen noktayı değiştirmeyecek;
Ancak,
Ancak bu projenin 'ne kadar sakat doğduğunu' bir kez daha gözler önüne serecek...
*******************
İdare Mahkemesinin URAYSİM için yürütmeyi durdurma kararı verdiği haberi,
Geçtiğimiz Salı günü öğleden sonra gazetelerin internet sayfalarına ve internet haberciliği yapan sitelere düştü...
Dün de gazetelerin birinci sayfalarındaydı...
Bu yazının yazıldığı saate kadar, mahkeme kararı ile ilgili bir açıklama yapılmadı, görüş bildirilmedi...
Ne iktidar kanadından, ne Sanayi Odası'ndan, ne de herhangi bir kurum, kuruluş ya da STK'dan...
Kuşkusuz bu mahkeme kararı,
Eskişehir kamuoyunun ve çevrecilerin kömürlü termik santral konusunda kazandığı zafer kadar önemli...
Orada topyekun bir çevre katliamı söz konusuydu...
Burada ise, daha çok tarıma elverişli verimli toprak kaybı söz konusu...
*******************
Bilmem farkında mısınız?
Eskişehir'de iktidarın yerel temsilcilerinin, 'çok yaşa' dediği, 3 ay yaşamıyor...
Bu çok sinir bozucu olmalı...
Kömürlü termik santrali savunuyorsunuz, olmuyor...
Kömür ocaklarını savunuyorsunuz, olmuyor...
Hasan Polatkan Havaalanı konusunda uğraşıyorsunuz, olmuyor...
İlçe yollarına bir türlü başlanmıyor,
Çevre Yolu deseniz (o konuda uğraştıkları falan yok da...) o da olmuyor...
Olmuyor Allah, olmuyor...
Havaalanı, çevre yolu, ilçe yollarından biliyorum,
İnsanların tarafı olduğu konuların hep sonuçsuz kalması, insanı bıktırıyor, yoruyor, boşa kürek çekildiği hissini kuvvetlendiriyor...
Her olumsuz sonuçta daha az inanıyor, daha az güveniyorsunuz...
*******************
Ha unutmadan,
Bu konularda başarılı olunamıyor ama,
Bakanın oturduğu masadan insan kaldırtıp, onun yerine oturmak konusunda başarı çok yüksek...
Hem de iftar sofrasında...
Sizce Allah, o orucu kabul eder mi?