Sarıcakaya sebze-meyve ambarı olan aynı zamanda ipekböcekçiliği ve kaplıcaları ile ün yapan ilçemiz.

Sakarya Nehri boyunca kurulmuş düzenli yerleşim yerleriyle ilçe tarihi 1460 yıllarına kadar uzanır. İpek böceği yetiştiriciliği ünlü olan ilçede keşfedilmeyi bekleyen mağara ve doğal yollarla oluşmuş birçok benzersiz yapı bulunmaktadır.

Osmanlı döneminde İzmit Sancağının Göynük Kazasına bağlı iken, daha sonra 1884 yılında Söğüt'e bağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde 1944'te Eskişehir merkez ilçesine bağlanmış, 1958 yılında Eskişehir'e bağlı bir ilçe merkezi olmuştur. 1990'da Mihalgazi'nin ayrılmasıyla bu günkü sınırlarına ulaşmıştır.

Sakarya nehri kenarına kurulu ilçenin Eskişehir merkezine uzaklığı 47 kilometre olan bu şirin ilçemiz İç Anadolu Bölgesinden farklı olarak 'mikro klima' iklim sistemine sahip. Bu açıdan Akdeniz iklim özelliklerini andırır.

* * *

Bunu niye yazdığıma gelince…

Herhalde siz değerli okurlarıma Sarıcakaya ilçesini tanıtmak için değil.

Yani tereciye tere satmayacağım!

Geçtiğimiz hafta içerisinde Sarıcakaya İlçemizin Belediye Başkanı Hüseyin Çam, Manşet Gazetesine konuk olmuş.

Sarıcakaya Belediye Başkanı Çam'ım sosyal medya paylaşımından gördüm.

İlgimi çekti okudum.

Yazıyı okuyunca hayretler içerisinde kaldım ve çok da üzüldüm.

İlçenin kanalizasyon sularının ilçe sınırlarındaki Orta Sakarya bölümüne döküldüğünden yakınıyor.

ESKİ'ye arıtma tesisi yapması için birçok kez başvuruda bulunduklarını söylüyor.

* * *

Arıtma tesisi yapmak kolay iş değil.

Ama Sakarya nehrini pis su atıklarıyla da kirletmemek için bir an önce yapılmalı.

Sanıyorum ESKİ 2021 yatırım programına almıştır veya alacaktır.

Hüseyin Başkan, ESKİ'nin yapmasını istediği arıtma tesisleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından da kendi bütçesine koymak adına ödenek istese, ESKİ ile birlikte yapmak için yasal bir engel var mı bilmiyorum.

Ama bildiğim bir tek şey var, ilçenin bir an önce kanalizasyon atıklarının Sakarya nehrine akması ve kirletmesinden kurtarılması gerekir.

Orta Sakarya nehri yatağının geçtiği birçok köy bu nehirden çektiği su ile bahçesini, tarlasını suluyor.

* * *

Sarıcakaya Belediye Başkanı Hüseyin Çam kanalizasyon konusunda şunu söylüyor:

'Sorunlarımızın en önemlilerinden biri ilçedeki kanalizasyon sularının Sakarya Nehri'ne akması. Yağmur suyu drenaj hatları yok, Laçin, Kapıkaya, Beyköy ve Sarıcakaya'nın hatta Mihalgazi'nin kanalizasyon suları Sakarya Nehri'ne akıyor. Arıtma tesisi yapılması konusunda ESKİ ilçe merkezinde su yüksekliği ve taşkın problemi gibi nedenlerle tereddüt etti. Ancak bir yer bulup bu arıtma tesisinin yapılması gerekiyor. Bizden bu konuda ne istenirse; kamulaştırma olsun, terfi hattı oluşturmak olsun, bunun yapılması için üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız, yeter ki arıtma tesisi için bir çalışma olsun. Çünkü orta Sakarya Vadisi can çekişiyor. Belki arabamıza koyduğumuz benzin olmadan yaşayabiliriz, ancak su olmadan kaç gün yaşayabiliriz? Sakarya Nehri'nden doğrudan su almıyoruz ama kullandığımız sondajların tümü nehirden besleniyor, örneğin yaz aylarında bazen nehir yatağındaki su azaldığında herkes mağdur oluyor, Sakarya Nehri bizim yaşam kaynağımız'.

* * *

Haklı.

Yazımın başında da yazdım.

Sarıcakaya sadece Eskişehir'in değil başta İstanbul, Ankara gibi büyük illerin domates, marul, maydanoz, taze soğan gibi ihtiyaçlarının karşılandığı ilçe.

İlçede tarımla uğraşanlar bahçesini, tarlasını Sakarya Nehrinden aldıkları sularla suluyor.

Başkan Çam'ın 'orta Sakarya Vadisi can çekişiyor' sesine birileri kulak vermeli.

Yoksa bu sorun çözülemez ve devam ederde gelecekte ilçe de tarım yok olursa bundan en çok etkilenecek il başta Eskişehir olur.

* * *

İkinci sorun olarak tarımda kullanılan zirai ilaçlardan yakınıyor başkan.

'Tarımda kullanılan zirai ilaçlar. İlaç kullanımını düzenlemek gerekiyor, üniversite, ziraat fakültesi, tarım il müdürlüğü, belki Tarım Bakanlığı'nın bu düzeni oluşturması gerekiyor, ilaçların bilinçli bir şekilde tek elden yürütülmesi gerekiyor. Tarım İl Müdürlüğü ekiplerinin Sakarya Nehri'nden yaz aylarında aldıkları numunelerde atıklar çıkıyor, kanalizasyon ve tarım ilaçları ile ilgili.'

Onda da haklı…

Üç yıl önce Faruk Başkan'ın davetlisi olarak Sarıcakaya gitmiştim.

Aslında yoldaki sıkıntı giderilinceye kadar bir daha gitmemeye kendi kendime söz vermiştim.

Faruk Başkanı kıramadım.

Bir domates üreticisi ile röportaj yapıyorum.

'Domateslere ilaç kullanıyor musunuz?' soruma şu yanıtı vermişti:

'Vallahi ilçe de kimi az kimi çok herkes kullanıyor. İlaç kullanmazsak olmuyor.'

* * *

Her yıl başta Rusya olmak üzere Avrupa ülkelerine gönderdiğimiz birçok ürün yapılan analizlerde kullanılması gerekenin çok üstünde ilaç kullanıldığı için geri gönderiliyor.

Bu konuda üreticiler bilinçlendirilmeli.

İlaç kullanımın önüne geçilmeli.

Bu ilaçların çoğu kimyasallardan elde ediliyor.

Bu da insan sağlığına yüzde yüz zararlı.

* * *

Eskişehir'de Osmangazi Üniversitesine bağlı Ziraat Fakültesi var.

Ziraat Fakültesi'nin ve Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerinde görev yapan Ziraat Mühendislerinin asıl önemli görevlerinden birisi de üreticiyi bilinçlendirmek.

Üretici bilinçlenirse daha az veya gereksiz ilaç kullanmaz, bu sayede bizlerde ilaçlı domates, salata, yeşillik yemekten kurtuluruz.

* * *

Son yıllarda şehir yaşantısından uzaklaşarak yaşayabilecekleri daha sakin mekanlar arıyor insanlar.

Yeşili, kaplıcası, Akdeniz iklimini andıran havası şehre olan yakınlığı nedeniyle daha çok Sarıcakaya ilçesini tercih ediyorlar.

Aldığı bahçenin içine kimisi prefabrik kimileri ise küçük konutlar yaparak geri kalan araziye kendisine veya ailesine yetecek kadar sebze ekiyor.

İlçe de yaşayanlar ise tarla veya bahçesini satıp şehirden apart alıyor.

Bu da tarıma elverişli toprakların küçülmesine neden oluyor.

Gün gelecek belki onlarda şehirden uzaklaşmak isteyecekler ama elindeki arazisini sattığı için belki de çok istemelerine rağmen gidemeyecekler ve pişmanlık duyacaklar.

* * *

Sarıcaya Belediye Başkanı Hüseyin Çam bu konuda da şöyle uyarılarda bulunmuş:

'Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli bir açıklamasında 'Sarıcakaya'yı tarım üssü yapacağız' demiş. Sarıcakaya'da bu potansiyel var mı? Elbette bu mümkün, tarımsal üretime bizde her zaman çok önem verdik. 700 dönüm kuşkonmaz 800 hektar nektarın meyve arazilerimiz var, ancak ne yazık ki miras nedeniyle bu arazilerimiz giderek küçülüyor. En büyük tehlike bu, tarlalarımız elden gidiyor, ne olur satmayın diyorum hemşerilerimize dostlarımıza, bugün toprak bir nesle bakar, apartta ancak oturursun, gelecek getirmez. 3 dönüm serası olan bir kişi emin olun çok rahat geçinir, günde 3-4 saat çalışması yeterli.'

* * *

Bakalım Sarıcakaya Belediye Başkanın sesini ilçe de kaç kişi duyacak?

İlçe halkı da bu konuda duyarlı olmalı.

Bilinçli tarım yapılırsa üretim de artar ürünlerinden kazandıkları parada.

Tekrar ifade ediyorum.

Ziraat Fakültesi ile Tarım veya İlçe Müdürlüklerinde görev yapan Ziraat Mühendislerinin en önemli görevleri üretici ve çiftçileri bilinçlendirmek.

Bu başarabilirsek üretici veya çiftçi tarlasından daha fazla verim alır, daha çok para kazanır ve yıllardır ekip kaldırdığı tarlalarını ucuza satmak zorunda kalmazlar.

* * *

'Hayırlı olsun' ziyareti

Yaklaşık 1,5 ay önce 2 yıllık aradan sonra 'yuvam' dediğim Esgrup'a tekrar döndüm.

Bildiğiniz üzere ES TV'de birisi 'Duayenler' diğeri ise 'ES SPOR' adı altında spor programı yapıyorum.

Sonhaber Gazetesinde ise pazar günleri hariç haftanın 6 günü köşe yazısı yazıyorum.

Esgrup'a tekrar döndükten sonra birçok eş dost telefon etti veya karşılaştığımızda 'hayırlı olsun' dediler.

Kimileri de gazeteye ziyarete gelmek istediklerini söylediler.

Pandemi nedeniyle yerel gazetelerde çalışanlar hizmetlerine evden devam ediyorlar.

Bu nedenle ben de yazılarımı evden yazıp gönderdiğimi, Esgrup'a sadece Pazartesi ve Cuma günleri program için gelip gittiğimi, gazetede bulunmadığımı söyledim.

* * *

O dostlardan birisi de AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar'dı.

Ali Beyle kendisi Avukat olduğu için meslek icabı ya adliye de ya da sosyal etkinliklerde karşılıyor selamlaşıp, hal hatır soruyorduk.

Samimiyetimiz bu kadardı.

2018'de yapılan yerel seçimler öncesi AK Parti'den Odunpazarı Belediye Başkan aday adayı olduktan sonra o dönemde çalıştığım internet sitesine programlara gelip gittikçe samimiyeti ilerlettik.

* * *

Bu süreç içerisinde kendisinin benden 'destek' anlamında bir talebi olmadı.

Hatta samimi olarak ifade ediyorum siyasi görüşümü bile sormadı.

Ama aramızda bir yakınlaşma oldu.

Özel günlerde, kandillerde, bayramlarda bir birimize mesaj atarak dostluğumuzu ilerlettik.

Daha sonra AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı oldu.

Kendisini makamına giderek kutladım.

Bu süreçte AK Parti Odunpazarı İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı sevgili Tunahan Öztürk kardeşimle tanıştırdı.

Tunahan ile de tıpkı Ali Acar gibi dostluk bağı oluştu aramızda.

Ağabey-kardeş olduk.

* * *

Geçtiğimiz hafta içerisinde AK Parti Odunpazarı İlçe Tanıtım Medya Başkanı sevgili kardeşim Tunahan telefon etti.

'Abi eğer gazetede isen cumartesi günü Ali Başkanım ile birlikte ziyaretine gelmek istiyoruz. Yeni işyerinizde görevinizi hayırlamak istiyoruz' dedi.

'TV programlarımın olduğu günlerin dışında gazeteye gelmiyorum. Program günleri ise programdan 45 dakika önce geliyor. Bitince de çıkıyorum. Şöyle yapalım. Cumartesi günü TV'nin yakınlarında bir işim var. Nasıl olsa o tarafa geleceğim. Sizce de uygun ise saat: 14.00'te Esgrup'ta bekleyeyim sizi' dedim.

* * *

Cumartesi günü saat: 13.45 de Esgrup'a geldim.

Saat: 14.00'te de AK Parti Odunpazarı İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı Tunahan Öztürk ile AK Parti Odunpazarı İlçe Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanı Serap Sezer geldi.

Tunahan, 'Abi Ali başkanımın son anda acil bir işi çıktı. Daha doğrusu bir mahallede mahalle başkanı ile o mahallenin üyeleri ile partiye yeni üye olacak kişilerde açık havada toplanmışlar. Yeni üye olacak arkadaşlar illa ki Ali Başkanımızı da yanımızda görmek istiyoruz demişler. Başkanım da o mahalleye gitti, bizi gönderdi. Senden özür diliyor. Müsait olunca daha sonra gideriz dediğini iletmek istiyorum' dedi.

* * *

Nazik ziyaretlerinden dolayı AK Parti Odunpazarı İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı Tunahan Öztürk ile yeni tanıştığımız Odunpazarı İlçe Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanı Serap Sezer kardeşlerime teşekkür ediyorum.

Bir süre oturup sohbet ettikten sonra izin isteyip kalktılar.

Tunahan kardeşime ,'Ali başkana gelemedi diye kırılmadım. Biz abi-kardeşiz. Selamları ilet lütfen' diyerek kendilerini uğurladım.

* * *

Diyeceğim şudur.

Siyasi görüşleri, düşünceleri ne olursa olsun.

Bugün makamda ise, günü gelecek görev sona erecek o makamdan kalkacak.

İşte dostluklar o zamanda devam etmeli.

Ali Acar ile tanıştığımızda AK Parti'den belediye başkan aday adayı idi.

Aday olamadı ve dostluğumuz, abi-kardeş ilişkilerimiz devam etti.

Yarın AK Parti'deki başkanlık görevi sona erdiğinde de dostluğumuz sürecek.

Makamlar-mevkiler gelir geçer, önemli olan kurduğunuz dostluğu, arkadaşlığı sürdürebilmek.

* * *

KARINCANIN DERSİ...

Bir gün Süleyman (as) bir karınca ya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da 'bir buğday tanesi yerim' diye cevap verir.

Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber karıncayı bir şişeye koyar, yanına da bir buğday tanesi bırakarak hava alacak şekil de şişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki, karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmış.

Kendi kendine meraklanır. Acaba neden yemedi? Bunun üzerine karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar.

Karınca da şu hikmetli cevabı verir:

'Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah verirdi. Ben de ona güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim. Çünkü o beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu, nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirdin. O yüz den bir yıllık yiyeceğimin yarısını yiyerek diğer yarısını da ertesi yıla bıraktım.'

*-****