Teşkîlat-ı İçtimaiyye
Bu Kürtçü örgüt, Kürt Teali Cemiyeti içinde ortaya çıkan görüş ayrılığından doğar. Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdülkadir, Şûray-ı Devlet'in de başkanlığını yapmaktadır. Bu haliyle de görünüşte, Osmanlı Devleti'nin resmi siyasetine aykırı bir siyaset yürütmemektedir. Ancak Kürdistan'ın bağımsızlığı projesi ise Osmanlı Devletince kabul edilmemektedir. Bölgenin belli bölümüne özerklik vermek biçiminde bir kabul söz konusudur. Bu yüzden hem hükümet hem de dönemin İstanbul basını Seyit Abdülkadir'i eleştirmektedir. Şûray-ı Devlet başkanlığından ayrılması istenen Seyit Abdülkadir, zorunlu olarak bir açıklama yapar ve bağımsız Kürdistan değil özerk Kürdistan istediklerini söyler. Seyit Abdülkadir'in bu açıklaması Kürdistan Teali Cemiyeti içinde ciddi bir bölünmeye yol açar. Kürdistan'ın bağımsızlığını isteyenler, Kürdistan Teali Cemiyeti'den ayrılarak Teşkîlat-ı İçtimaiyye isimli Kürtçü örgütü kurarlar. Emin Ali Bedirhan, Babanzade Şükrü, Doktor Abdullah Cevdet, Ekrem Cemil Paşa gibi isimlerin yer aldığı 12 kişilik bir yönetim kurulu oluşturulur. İstanbul o sıralarda işgal edilmiş olduğundan bu derneğin kuruluşu işgal kuvvetlerine de bildirilir. Hevi'cilerin yayın organı olan 'Jin', bundan sonra Teşkîlat-ı İçtimaiyye'nin resmi yayını olarak devam eder.

İngiliz Muhibler Cemiyeti

Kürt Teali Cemiyeti ile İngiliz Muhibler Cemiyeti arasında, amaçlarda da ortak noktalar çoktur. Sıkı bir İngiliz yandaşlığı yapan İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin üyeleri arasında Sultan Vahideddin de bulunmaktadır. Türk milletinin bağımsızlığını kendi başına sağlayamayacağını, millet olarak geri bulunduğumuzu iddia edenlerin oluşturduğu bu dernekte, İstanbul'un ileri gelen pek çok isim yer alır. İngiliz Muhibler Cemiyeti'ndeki bazı isimler şöyle sıralamak mümkün; asıl görevi casusluk olan İngiliz Rahip Robert Frew, Kamil Paşazade Şevket Bey, Sait Molla, Mustafa Sabri Efendi, Dahiliye Nazırı Gazeteci Ali Kemal, Şair Rıza Tevfik, Sultan Vahideddin, Sadrazam Damat Ferit Paşa, Gümülcineli İsmail, Sait Molla.
İşgal güçlerine tam bir bağlılık gösteren bu dernek, iktidarı kontrol eden Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile işbirliği yapmaktadır. İttihat ve Terakki Partisi'ne karşı kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkası, tutucu kesimlerin görüşlerinin yansıdığı bir yapılanmadır. Bu partinin önde gelen isimleri arasında ; Damat Ferit Paşa, Gümülcineli İsmail Bey, Filozof Rıza Tevfik, Refik Halit Karay, Ali Kemal, Lütfi Fikri (Düşünsel), Rıza Nur bulunmaktadır. İngiliz Muhipleri Cemiyeti işte bu zümreden ve temelden maddi ve manevi destek alır. İngiliz işgalini haklı gösteren bu örgüt, elbetteki Milli Kurtuluş Mücadelesi'ni baltalamak için elinden geleni yapacaktır. İşte bu yönüyle de Kürdistan Teali Cemiyeti ile dolaylı bir dayanışma içine girer. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta İngiliz Muhipleri Derneği ile ilgili olarak şunları söylemektedir;
'Bu derneğe girenlerin başında Osmanlı Padişahı ve Halife-i Rûy-i Zemin ünvanını taşıyan Vahidettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı olan Ali Kemal, Âdil ve Mehmet Ali Beyler ile Sait Molla bulunuyordu. Dernekte Rahip Frew gibi İngiliz milletlerden bazı macera heveslileri de vardı. Yapılan işlemlerden ve gösterilen faaliyetlerden anlaşıldığına göre, derneğin başkanı Rahip Frew idi. Bu derneğin iki yönü ve iki ayrı niteliği vardı. Biri açık yönü ve usulüne uygun teşebbüslerle İngiliz himayesini sağlama amacına yönelmiş olan niteliği idi. Öteki de gizli yönüydü. Asıl faaliyet bu gizli yöndeydi. Memleket içinde örgütlenerek isyan ve ihtilal çıkarmak, milli şuuru felce uğratmak, yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibi haince teşebbüsler, derneğin bu gizli kolu tarafından idare edilmekte idi. Sait Molla'nın derneğin açıktan yaptığı çalışmalarında olduğu gibi gizli çalışmalarında da ondan daha çok rol oynadığı görülecektir'.
Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratan tarihsel sürece karşı işbirliği yapan güçlerin niteliği artık belli olmuştur. Batı emperyalizmi ve bu emperyalizmin Türkiye'deki uzantısı olan kuruluşlar (İngiliz Muhibleri Cemiyeti), Kürtçü- Kürdistancı bölücüler (Kürt Teali Cemiyeti) ve bunlara geniş olanaklar ve yasal koruma sunan saltanat gericiliği (Hürriyet ve İtilaf Partisi). İşte bu üçlü ittifak şekil değiştirse bile bütün Cumhuriyet boyunca işbirlikçi ve teslimiyetçi varlığını sürdürmüştür.
Kürt Teavün ve Terakkî Cemiyeti
Kürdistan Teali Cemiyeti'nden önce, 19 Eylül 1908 tarihinde Kürt Teavün ve Terakkî Cemiyeti kurulur. Bu, Kürtlerin üç ünlü derebeyi ailesinin temsilcilerinin eseridir. Bunlardan ilki ; Şeyh Ubeydullah'ın oğlu Seyit Abdülkadir, ikincisi; Bedirhanlılardan Mehmet Emin Ali Bedirhan, üçüncüsü de; Baban ailesinden Babanzade Ahmet Naim Bey'dir. Farklı politik görüşleri birleştiren dernek çok sayıda üyeye sahip olur. Derneğin programı ise şöyledir ; 'okullar açmak, Kürtleri idari ve yargı görevlerine atamak, Kürtçe dilini resmi dil olarak kabul ettirmek, Kürdistan'ın muhtelif şehirlerinde üniversiteler açmak, anadilde siyasi gazete ve dergiler çıkarmak, mecliste Kürt temsilcilerinin de sürekli olarak bulunmasını sağlamak, Kürdistan'da ekonomiyi canlandırmak.'
Dernek, 9 Kasım 1908 tarihinde İstanbul'da, 'Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti' adıyla bir gazete çıkarır. Gazete, haftalık ve sekiz sayfa olarak 9 ay yayımlanır. Dikkat çeken makalelerin yazarları Said-i Nursi (Bediüzzaman Said-i Nursi), İsmail Hakkı Babanzade ve ulusal hareketlerin diğer etkili düşünürleridir. Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti 25 Eylül 1908 tarihinde de siyasi bir kulüp açar. Dernek, kulüp örgütleriyle İstanbul dışında Diyarbakır, Bitlis, Musul, Bağdat, Muş ve Erzurum'da politik faaliyetlerini sürdürür. Bitlis kulübü en büyük ve en etkili olanıdır. Rus Bitlis Konsolos yardımcısı Akimoviç hazırladığı raporda kulübün üye sayısının binlerce kişiye ulaştığını belirtir. Kulübün üye sayısı Mart 1909 tarihinde 80 bini bulmuştur. Jön Türkler, 1909 tarihinden itibaren Kürt kulüplerini adım adım kapatmaya başlarlar. 1909 yılının Temmuz ayında Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve gazetesi varlığına son verir. Örgüt sadece belli eğitim çalışmalarını sürdürecektir. Dernek bünyesinde görevi okul açmak ve Kürtçe kitaplar basmak olan 'Kürt Neşri Maarif Derneği' kurulur. İlk Kürt okulu 1910 yılı başlarında Divanyolu semtinde açılır ve kısa bir süre sonra kapatılır.
Hevi Örgütü
Osmanlı Devleti içinde yaşayan Kürtlerin teşkilatlanmaya başlamasının hemen ardından, 1912 yılında, İstanbul'da Ömer Cemil Paşa tarafından Hevî (Umut) adlı Kürt öğrenci örgütü kurulur. Hevi'nin ilk ideoloğu, Dr. Mehmet Şükrü Sekban'dır. Birinci Dünya Savaşı sırasında kongrelerini yapan Hevi'nin giderlerini, İstanbul'daki Kürt işçilerden para toplayan Seyit Abdülkadir karşılamaktadır. Bunun ilk şubesi de Darahanili Tayyip Ali tarafından Erzurum'da açılır. Tayyip Ali daha sonra Şeyh Sait isyanında ve arkasından da Hoybun örgütünde yer alacaktır. Kürt öğrencileriyle ilgili gözüken bu örgüt, bir zaman sonra temel olarak Wilson ilkelerinden Kürtlerin de yararlanması gerektiği hususunda çalışmaya başlar. İstanbul'da öğrenci ve gençler arasında ve Diyarbakır'da teşkilatlanan örgüt, 1918 tarihinde Kürdistan Teali Cemiyeti'nin de kurulmasına katkıda bulunacaktır.
Hevi 1913 yılında Süleymaniyeli Abdülkerim Bey'in sorumlu müdürlüğünü yaptığı 'Roji Kurd' isimli dergiyi çıkarır. Bu kapatılınca yerine 'Hetawe Kurd' isimli dergi çıkartılır. Hevi'nin daha sonra çıkarttığı 'Jin' isimli dergi ise Kürt Teali Cemiyeti'nden ayrılarak Teşkilat-ı İçtimaiyye'yi kuran ayrılıkçı grubun yayın organı olur. Jin Dergisinin 21 ve 22. sayılarında (1917) yayınlanan bir beyanname Hêvi Talebe Cemiyeti'nin Kürtler ve Kürdistan ile ilgili düşüncelerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. 'Gayret bizden, Kürtler, yardım sizlerden' diye biten 1917 tarihli bildiride; 'Kürt gençliğinin Kürt milletinin şerefli bir noktaya yükselmesi için Kürt geleneğini, fikrini, namusunu ölmez bir imanla savunması' istenmekte, bunun için Kürdistan'ın her yerinde şubeler açmak, üyeler yetiştirmek gereğinden de söz edilmektedir. Bazil Nikitin ; '1913 yılında Heviya Kurda (Kürtlerin umudu) örgütü kuruldu' biçiminde tespitiyle kuruluş tarihini bir yıl sonra göstermektedir. Hevi, Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra Kürdistan projesi için harekete geçer ama bu örgütün görevini daha geniş biçimde örgütlenen Kürdistan Teali Cemiyeti üstlenecektir. (Devam Edecek).