Kalabak Suyu Türkmen Dağı'ndan,
Porsuk Çayı Murat Dağı'ndan geliyor…
Ve birileri Murat Dağı'nda altın arıyacak…
Siyanürle…
Açıklama hazır;
'Gereken önlemleri alacağız…'
'Siyanür asla yer altı sularına karışmayacak…'
'Siyanür havuzları kurulacak…'
Oysa altın, sıralı dinamit patlatılarak aranacak ya da bulunduğunda dağ, dinamitle patlatılarak çıkarılacak…
Üstelik bölge birinci derece deprem bölgesi…
***************
Bazı konularda işinizi şansa bırakamazsınız…
Siyah ya da beyaz olmak zorundasınızdır…
Grilere yer yoktur…
Tamam, diyelim ki her türlü önlem alındı…
Bir deprem olması durumunda ne olacak?
O siyanür havuzları patlar, toprağa karışırsa?
Geri dönüşü olur mu, kesinlikle olmaz…
Deprem olmayabilir, kaza olmayabilir, her şey yolunda gidebilir…
Peki ya olursa?
Böyle bir olay yaşandığı taktirde,
Karşı karşıya kalacağımız tehdit, sizce göze alınabilir bir şey mi?
Porsuk'un zehirlenmesi…
Sakarya nehrine ulaşıncaya kadar geçtiği 448 kilometre boyunca çevresindeki her şeyi zehrileyecek…
O da yetmeyecek, Sakarya nehrini de zehirleyecek…
Sakarya nehri de, Karadeniz'e döküldüğü noktaya kadar her yeri…
*************
Porsuk,
İçme ve kullanma suyu olarak tek kaynağımız…
Porsuk Barajında seviye biraz olsun azaldığında aklımız gidiyor…
'Eyvah' diyoruz, 'ya susuz kalırsak…'
Herhangi bir barajdaki su seviyesini herkes gözüyle görebilir, anlayabilir…
Üstelik, bir sonraki mevsim kar ve yağmur suları ile durum düzelebilir…
Peki ya siyanür?
Birileri alıp analiz etmedikçe suyun zehirlenip zehirlenmediğini anlayamayız…
Uzun zaman öylece kullanılmış olabilir…
Eskişehir açısından,
'Tamam Porsuk'un suyunu kullanmıyoruz' diyemeyiz, çünkü başka bir seçenek yok…
Ya susuz kalacağız
Ya da zehirli su kullanacağız…
Porsuk tehdit altında dedik ya,
Yetmez…
Eskişehir tehdit altında…
Çünkü su tehdit altında;
Ve su tehdit altındaysa hayak tehdit altında…