2002 yılından bu güne tam 8 kez Milli Eğitim Bakanı 17 kez eğitim sistemi değiştirildi ama Türkiye'nin ve Milli Eğitimin asıl ihtiyacının Bakan koltuğunda oturan 'bürokratların' değişimi olmadığı bir türlü anlaşılamadı. Üstelik eğitim sorunlarına getirilen 'örtük amaçlı, devşirme çözüm yolları' yeni sorunlar yaratmaya devam etti.
Eğitim sisteminin son 'deneme' konularından biri de, kimin ve neyin projesi olduğu tartışılan 'Proje Okulları' oldu.

TEPEDEN İNME
YÖNETİCİLER!..
Nabi Avcı'nın Bakanlığı döneminde Müsteşar Yusuf Tekin'in eğitim sistemine bir hediyesi(!) olan 'Proje Okul' uygulaması 2014 yılında başlatıldı. O zamandan beri proje okul yapılacak eğitim kurumlarının belirlenmesindeki değişiklikler, yönetici ve öğretmen atamalarında mevcut mevzuatlar dışındaki 'özel' uygulamalar sürüp gidiyor.
İlk etapta 40 okul ile başlayan proje okul uygulamasında zamanla işler çığırından çıktı ve sınavla öğrenci alan binlerce okul proje okul haline getirildi.
Bakan onayı ile proje okul olarak seçilen okullara yönetici ve öğretmen atamaları müdür/il teklifi ile Bakanlık tarafından doğrudan yapılıyor. Bu sistem, atamaları, siyasal/sendikal müdahale, referans ilişkileri, kayırmacılık vs. gibi haksızlıklara açık hale getiriyor. Bu durum en çok, proje okullara hak ederek gelen liyakat sahibi eğitimcileri üzüyor.

ÖNCE ÖĞRETMENLER
TASFİYE EDİLDİ…
2016 yılında bu okullarda büyük bir öğretmen ve yönetici tasfiyesi gerçekleştirildi. 1 Eylül 2016'da Resmi Gazete'de yayımlanan 'Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği' ile proje okullarda görev yapmakta olan1200'e yakın öğretmen ve yöneticinin görev yerleri değiştirildi.
Bu deneyimli öğretmenlerin yerlerine Bakanlık tarafından atamalar yapılması birçok başarılı okulu olumsuz etkiledi.
2016 yılında yönetmelikte yapılan başka değişiklikle, bir okulun proje okul olması için 'Merkezi sınavlarda kendi türünde başarı ortalamasına göre il genelinde ilk beş dereceye sahip olması' ile 'Okulun açılış tarihi, yapısı veya yetiştirdiği devlet adamları itibarıyla tarihi nitelik taşıması' koşulları kaldırıldı.
2017'de TEOG'un kaldırılmasıyla proje okul uygulamasında yeni bir süreç başladı. Sınavla öğrenci alacak olan tüm liseleri proje okul kapsamına aldılar ve proje okul sayısı 2 bini geçti.
2018 Temmuz'unda yönetmelik tekrar değiştirilerek proje okul olma kriterleri iyice kolaylaştırıldı. Bir kurumu proje okula dönüştürmek için belirlenen 6 kriterin sadece 1'ini taşımak yeterli sayıldı. Bu arada her değişiklikten sonra proje okulu yapılan imam hatip liselerinin sayısı hızla artmaya devam etti.

PROJE OKUL VAR AMA
PROJE YOK!..
Proje okullar uygulaması başlatıldığından beri, ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel projeler üretmek, geliştirmek için belirlenen okullarda, siyasal/sendikal kadrolaşma iddiaları
proje çalışmalarından daha fazla konuşulur hale geldi. (Bu arada, Eskişehir'deki 20 proje okulu müdüründen sadece birinin Türk Eğitim-Sen'li diğerlerinin Eğitim-Bir-Sen'li olduğunu da belirtelim.)
Bu süreçte, 2 binden fazla okulda her öğretmenin en az bir proje hazırlaması isteğiyle yaptırılan binlerce projenin büyük bir çoğunluğu maalesef zaman ve emek israfından öteye
geçemedi.

ÖĞRENCİLER SINAVLA,
YÖNETİCİLER TEPEDEN!..
Proje okullarına öğrenciler merkezi sınavla alınırken, aynı okulun yönetici ve öğretmen atamalarının 'tepeden' yapılması birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bu tip atamalar diğer okullarda ve öğretmenler arasında mesleki birlikteliği ve iş barışını zedeliyor.
İşe çok hızlı başlayan ama zamanla hızı kesilen (!) Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in bu konuyu yeniden ele alması; proje okul sayısının yasanın çıkışına uygun bir şekilde azaltılması, yönetici ve öğretmen atamalarının, siyasal/sendikal müdahalelerden uzak, liyakat esaslı yeni bir sisteme göre yapılması gerektiği çok açıktır.
Peki, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer tüm bunları gerçekleştirebilir mi? Sayın Özer'in günbegün önceki Bakan Ziya Selçuk'a benzediğini gördükçe, bu soruya olumlu yanıt vermek giderek zorlaşıyor…

MİLLİ EĞİTİM'DE
NELER OLUYOR?
İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde hareketli günler yaşanıyor. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne 17 Şubat'ta Hakan Cırıt'ın yerine atanan Nesrin Kakırman, Burdur İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atanırken, yerine Muğla Eski Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre atandı.
Ankara'da siyaseten güçlü yakın akrabaları bulunmasına rağmen Nesrin Hanım'ın 2 ay bile olmadan 'bir gece ansızın' Burdur'a kaydırılması siyasal/sendikal iç çekişmelerin en tepelere ulaşmasına bağlanıyor.
Gidenin hikayesi ayrı gelenin ki ise çok daha ayrı. İddialar muhtelif;
Eskişehir'e geleceği 8 ay önceden duyulan Nesrin Hanım'ın atanmasını yerel siyasetçilere bilgi vermeden yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e oldukça tepki gösterildiği biliniyordu.
Alpu'da yaşanan çirkin olayın faturasının alelacele 'sadece' Hakan Cırıt'a kesilmesi hem Eğitim-Bir-Sen içinde hem de iktidar siyasetçilerinde bölünmelere yol açmıştı.
Nesrin Hanım'ın daha ilk günden sendikalı bazı yöneticilere tavır koyduğu, atacağı her imza için ayrıntılı bilgi istediği konuşulanlar arasındaydı.
Atamaların hafta sonu ve gece aniden gerçekleştirilmesinin ancak 'en tepeden' bir müdahale ile olabileceğini ve bu durumun ise ancak Eskişehir'in 'etkili ve en deneyimli' bir siyaset insanının isteği üzerine yapılabileceği iddiası ağır basıyor.
Bu arada siyasiler ve üst düzey bürokratlarla 'hemşehrilik ve akrabalık ilişkilerine binaen' gönüllerinden İl Milli Eğitim Müdürlüğü geçen iki eğitim yöneticisinin işleri de şimdilik 'başka bahara kalmış' görünüyor...

ŞİMDİ YENİ GELENE
BAKALIM…
Yeni İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre daha koltuğa oturmadan
'cemaziyelevvel'i' kendinden önce geldi.
Sayın Töre'nin İzmir'de başlayan idarecilik yaşamı 2012 yılından itibaren Aydın, Sakarya, Zonguldak, Muğla illerinde Milli Eğitim Müdürü olarak 2020 yılına kadar devam
etmiş. Yani Pervin Hanım, 8 yılda dört il değiştirmiş. Bu süreçte bazı ilginç (!) soruşturmalar geçiren Pervin Töre en son Muğla'da geçirdiği ve görevden alınmasına neden
olan soruşturma ile Türkiye gündemine gelmişti.
Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Hüdayi Baş, 8 Eylül 2020'de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiriyor. O dönemde, İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre ile Baş'ın arasında enstitüye sınavla alınacak kişilerin listesi yüzünden tartışma yaşandığı, müdürün 'istifa et' baskısına maruz kaldığı ve bu yüzden kalp krizi geçirdiği iddia edilmişti. Pervin Hanım, bu olay ile ilgili yapılan inceleme sonrası görevinden alınmıştı. Sayın Pervin Töre'nin aradan geçen sürede 'aklanarak' yeniden İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine iade edildiği anlaşılıyor.
Hakan Cırıt'ın görevden alınmasından sonra 7,5 hafta müdürlük yapabilen Nesrin Hanım'ı 'bir gece ansızın' Burdur'a gönderen, yerine 'hakkında daha çok konuşacağımız' Pervin Töre'yi atayanların icraatlarına baktıkça Eskişehir'in eğitim geleceği ile kaygılanmamak ve üzülmemek elde değil…