'Çaya, çorbaya limon' diye bağıran satıcılar, söylediklerinin aslında ne kadar doğru ve faydalı olduğunu detaylı olarak bilseler, limon sattıkları için daha bir memnuniyet duyarlardı. Çünkü bu sarı renkli, içi sulu, tadı ekşi, kokusu ferahlatan meyve kullanıldığı yiyeceklere de, içeceklere de sadece lezzet değil sağlık da katmaktadır. Çaya, çorbaya, salatalara, bazı zeytinyağlı yemek ve dolmalara lezzet veren limon, eti ve balığı marine ederek yumuşak pişmesini sağlar; kesilmiş elma, kereviz, enginar, muz, avokado ve mantarın kararmasını önler; pilavın beyaz olmasına katkı yapar. Yüksek oranda C vitamini içeren limonun kabuğunun, sulu kısmının ve kabuk içi beyaz kısmının saymakla bitmeyen faydaları bulunmaktadır. Limon saç, cilt bakımı ve ağız sağlığı için önemlidir.
Vücudun ihtiyaç duyduğu çeşitli temel maddeleri içeren limonun tümünden farklı tüketim yöntemleri ile yararlanmak mümkündür. Limon, C vitamini içeriği bakımından kuşburnu ve çilekten sonra üçüncü sırada yer almaktadır. C vitamini; vücudun mikroplara karşı direncini artırır, kan damarlarının sağlığını korur, yara ve kesiklerin çabuk kapanmasına ve protein metabolizmasının düzenli olmasına yardımcı olur, tansiyonun yükselmesini önler, soğuk algınlığına direnç sağlar, antioksidan olarak cildin yaşlanması ve kırışmasına karşı yararlı olur, kanserin engellenmesine yardımcı olur. C vitamini göz sağlığı için önemli olan katarakt ve makular dejenerasyona karşı koruyucu etkiyi içerir. Egzersiz sırasında yağ yakımı sağlar, yiyeceklerden alınan demir alımını arttırarak kadınlarda kansızlığının önlenmesine katkı yapar. Limonun sahip olduğu bileşiklerden olan hesperidin kan damarlarını güçlendirerek, damar sertliğini önlemektedir. Diosmin, limonda bulunan ve bazı ilaçlarda kullanılan bir antioksidan türü olup, vasküler kan dokusunu geliştirmekte ve kan damarlarındaki kronik iltihaplanmayı azaltmaktadır. C vitamini kalsiyum mineralinin emilimini artırarak kemik sağlığına katkıda bulunmaktadır. B vitamini grubundan olan B9 (folik asit) ile DNA tamirinde rol oynarken, hamilelerin ihtiyaç duyduğu folik asidini de karşılamaktadır. İçeriğindeki B6 vitamini ile yiyecek ve içeceklerin enerjiye dönüşmesini sağlamakta, kan yapımına yardımcı olmakta, yüksek potasyum içeriği ile kalp sağlığına katkıda bulunmakta ve sinir uyarılarının kaslara iletilmesini sağlamaktadır. Limon kemiklerin oluşumu için kullanılan, sinir sistemi ve beynin ana maddesi olan, kan hücreleri için gerekli olan, gelişme çağındaki çocukların yüksek düzeyde ihtiyaç duyduğu fakat her yaştaki insan için gerekli olan fosforu da içerir. İçerdiği K vitamini yüksek kan basıncını, baş dönmesini ve mide bulantısını azaltmaya yardımcı olmaktadır. Karaciğerin en sevdiği gıdalardan biri olan limon, sitrik asit nedeniyle karaciğerin daha fazla enzim üretmesini sağlayarak toksinlerden temizlenmesine yardımcı olmakta ve bağışıklığı güçlendirmektedir. İdrar söktürücüdür ve kendisi asidik olmasına rağmen vücudun alkali olmasını sağlamaktadır.
Limonun suyu kadar kabuğu da bir şifa kaynağıdır. Bioflavonoid adı verilen P vitamini turunçgillere sarı ve turuncu rengi verir, suda eridiği için vücuttan kolayca atılabildiği için fazla alınsa da zararı olmayan bir vitamindir. Limon kabuğunun içinde limon yağı, sitrik ve malik asit, hesperidin, d- limonene bulunmaktadır. Bunun yanı sıra limon suyunda bulunan vitamin ve minerallere de sahip olup, bazı mineraller örneğin demir, limon kabuğunun dışında ve beyaz iç kısmında limon suyuna göre daha fazla bulunur. Flavonoidler serbest radikallerin vücuda zarar vermesini engelleyerek kanser oluşmasına önleyici etki oluşturmaktadır. Kabuğu üzerindeki yağ torbacıkları içinde bulunan uçucu yağların ana bileşeni olan ve ona kokusunu veren d- limonene cilt kanseri riskini azaltmakta, mide ekşimesi ve reflüyü hafifletmektedir. Limon kabuğundaki P vitamini, D vitamini ile birlikte alındığında östrojen hormonuna benzer etki göstererek kadınların menopoz döneminde yaşanan sağlık sorunlarını azaltmaktadır. Kabuk içerdiği diğer maddelerle de, kalp sağlığını korumaktadır. Limon iki çeşit lif ihtiva etmektedir. Hücre duvarlarını güçlendiren selüloz ve hücreleri birbirine bağlayan pektindir. Pektin kalın bağırsaktaki faydalı bakteriler tarafından işlenerek sağlık için çok değerli olan asitlerin meydana gelmesine kaynaklık etmekte ve midedeki asitliği düzenleyerek B12 alımını artırmakta, sindirimi kolaylaştırmaktadır. Pektinin su tutma kapasitesi fazla olup, beyaz olan bu kısmın tüketilmesi bağırsak boşaltım hızını artırmaktadır. Nişasta sindirimini yavaşlatarak şekeri düşürmekte, kolestrolün ise yükselmesini engellemektedir. Limon zayıf yanıklara sürüldüğünde, acıyı hafifletmekte, yanığı tedavi etme ve yanık izlerinin giderilmesine yardımcı olmakta, dudak çatlamalarının giderilmesinde etkili olabilmektedir.
Limon bütün olarak tüketilmesi faydalı olan bir meyvedir. Vücudumuzun baştan sonuna kadar her organına ayrı faydası olan limon fazla yenildiği zaman mide yanması ve reflü riskini artırabilmekte, kristalize olabilen oksalat adı verilen bileşikler böbrek ve safra kesesinde taş oluşumuna neden olabilmektedir. Limon suyu diş minesinin aşınması, diş dokusu kaybı ve deliklere neden olduğu için su ile karıştırılarak ve dişlere değdirmeden tüketilmelidir. Çok tüketilen siyah çay demirin alımını azalttığı için çaya kabuğu ile birlikte küçük bir parça limon koymak demirin alımını artırabilmektedir. Yaz aylarında limonata tüketmek vücudun ısısını dengeleyerek ferahlık sağlamaktadır. Limonun her kısmını kullanarak yapılması çok daha faydalı olduğundan, limon buzdolabında bir gün dondurulup acılığı giderildikten sonra, bütünü kesilip, bir miktar şekerle iyice ovularak kullanılmalıdır.