Merhaba,
Aslında birbirimizi iyi tanıyoruz. Beş yıldır yaptığım haber, röportaj ve ES TV ekranlarındaki Söz Hakkı programıyla çok şey paylaştık sizlerle. Derdim siyaha beyaz deyip, ortalığı alt üst etmek değildi hiçbir zaman ama o siyahlığın içinde sesini yükseltmek isteyen, kadınların, gençlerin, yok sayılmışların kaybolup gitmesini engellemekti. Küçüklüğümden bu yana ailem 'Varım' diyebilmeyi öğretti bana. Ben de beş yıldır medyada 'Varım' demeye çalışıyorum. Ve bu 'Varım' bir kelimeden ibaret değil sadece. 'Varım' kelimesinin ardında bin bir renkte 'İnsan' var. Bundandır ki, 'İnsan' ve 'Umut' var oldukça ben ve benimle birlikte daha birçok renk de bu sayfalarda var olacak.
ADINI SİZ KOYUN
'Umut' var oldukça dedik. Şimdilerde tüm dünyayı yeni koronavirüs salgını sardı. Yani COVİD-19. Hepimiz fiziksel ve psikolojik olarak etkilenmiş durumdayız. Dünya Sağlık Örgütü, artık insanlığın bu tarz salgınlara, virüslere alışması gerektiğini söylüyor. Yeni bir dünya düzeninden de bahsediliyor. Küreselleşmenin sonu geliyor deniyor. Daha nicesi var sosyal medyada, televizyonlarda. Ama yine de belirsizlikler kulağa hoş gelmiyor, tedirgin ediyor. Çoğumuz tedbirini alıyor. Bir kısmımız da maalesef tüm uyarılara rağmen gereksiz yere sokağa çıkmaya devam ediyor. İşte bu noktada belki de uzun yıllardır adı hatırlanmayan bilim, devreye giriyor. Şu koronavirüslü günlerde bir kez daha bilimin vatandaştan uzaklaştığını görüyoruz. Bilim şu an kapalı kapılar ardında. Sokaklarda elini kolunu sallayarak gezenin adının ne olduğunu da siz koyun…
BAŞKALARINDAN DA SORUMLUYUZ
Evet, COVİD-19'lu günler bize bilimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bir şey daha var aslında. Şimdi birçok kişi el dezenfektanları ve kolonya gibi ürünler taşıyor yanında işe güce giderken. Evler harıl harıl temizleniyor. Peki, bunlar yeterli mi? Ya da salgının olduğu bu günlerde sadece kendimizi mi koruyacağız? İşte bu noktada salgın, yine unutulan bir şeyi daha hatırlatıyor bize. O da dayanışma. Bizler kendimizi virüsten korurken aslında sevdiklerimizi, ailemizi, iş arkadaşlarımızı, hatta belki de hiç tanımadığımız dünyanın diğer ucundan birini de bu virüsten korumuş olacağız. Evet, bu günlerde sadece kendimizden değil, başkalarından da sorumluyuz. Bulaşıcı olan sadece virüs değil, aynı zamanda iyilik ve dayanışma. Unutmayın, dayanışma güçlü kılar ve yaşatır.
=====================================
EVDE NE Mİ YAPIYORUM?

Bizler de çalıştığımız kurumda kısmı zamanlı çalışma sistemine geçtik. Evde olduğum zaman süresi eskiye oranla arttı. Bizlerin sağlığı açısından çok iyi bir uygulama oldu. İşe gitmek dışında evde vakit geçiriyorum hep. Ben bu süreci bir zamanlar gazetecilik öğrencilerinin yanında staj yapmak için birbiriyle kıyasıya yarıştığı Usta Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün Belgeselleri'ni izleyerek geçiriyorum. Bazı şeyleri her ne kadar okumuş ya da büyüklerden dinlemiş olsak da, Birand'ın belgeselleri ülkemi tanımak adına çok başarılı, tarafsız ve etkileyici. Kısaca, tavsiye ederim..