'Dünyayı öyle bir hale getirin ki,
Kimse sizden iyilik beklemesin...'

Öyle bir dünya mümkün mü bilmiyorum...
Peki öyle bir ülke,
Öyle bir şehir...
Elinde kandille gezip, eksik arayanlardan değilseniz,
Önce olanı, sonra olmayanı gören, söyleyen biriyseniz,
Sizin için mümkün olabilir, ama herkes için asla...
***********
Son dönemde sayıları ve nitelikleri giderek artıyor...
Eski 'Eskişehir Fotoğrafları'na yer verilen internet sitelerinden söz ediyorum...
Özel olarak ellerinde arşivleri olanlar var...
Pelür kağıtlı fotoğraf albümlerinde kalan fotoğraflar var...
1890'lı yıllardan itibaren,
Ki bu da demiryolu hattının Eskişehir'e geldiği ilk yıllar,
İlk istasyon binası, ilk raylar, tren vagonları ve onları fotoğraflayan yabancı uyruklular...
Çoğunun altında şöyle yazar;
'Salut de Eski-Cheir'
Sanırım Fransızca...
'Eskişehir'den selamlar...'
Atatürk Lisesi,
Hamamyolu,
Arifiye,
Hoşnudiye...
Odunpazarı...
Gerçekten odun satılan pazarın kurulduğu yıllar...
Eskişehir'in işgal yıllarında yakıp yıkılmadan önceki halleri...
***********
Cumhuriyetten sonraki yıllar...
Hanımlar, beyler...
Hepsi pırıl pırıl, modern giyimle...
Erkeklerde fötr şapka, kadınlarda tayyör, boyunlarda eşarp...
Ve şehir artık, bildiğimiz, hatırladığımız Eskişehir haline gelmeye başlar...
2 Eylül Caddesi,
İstasyon Caddesi...
Simge yapılar var...
Şu an otel olan Toprak Mahsulleri Ofisi,
Reşadiye Camii...
Ve ardından kartpostallı yıllar...
Kimi zaman tek manzara, kimi zaman dörde bölünerek farklı Eskişehirler içeren kartpostallar...
Bayrama dair Hamamyolu girişine kurulan kartpostal panoları...
Ya Eskişehir ya dönemin ünlü sanatçıları...
Önce hesaplarsınız, 'kaç kişiye göndereceğim?'
Kaç tane kartpostal, o kadar zarf...
***********
Artık dijital çağdayız...
Kartpostal çağı bitti...
Albümlü yıllar bitti...
Çekilen fotoğraflar ya telefonlarda, ya bilgisayarlarda...
Bundan 100 yıl sonrasına daha çok mu materyal kalır yoksa daha az mı?
Emin olamıyorum...
100 yıl sonra yaşayacak olanlar; örneğin 2 Eylül Caddesinin 100 yıl önceki halini merak edecekler mi acaba?
***********
Bir şehri sevmek böyle bir şey olsa gerek...
Bugünkü halini sevmek kadar, geçmişteki halini de sevmek...
Şehri iliği sömürülecek bir meta gibi değil de,
Bir insanı seviyor gibi sevmek...
Olmayandan önce olanı,
Çirkinden önce güzeli görmek gibi sevmek...