Teknolojideki gelişmeler ve özellikle sosyal medya, insan davranışlarını, sosyal yaşamı, aile hayatını ve insanların psikolojisini müspet veya menfi yönde etkiliyor.

Hayatımıza kolaylıklar katan teknoloji artık dünyaya ve insanlara bakış açımızı ve ruh halimizi de doğrudan etkiler hale geldi.

Meğer ne çok mutsuz ve yalnız insan varmış…

Sosyal medya sayesinde öğrendik.

Aslında çoğu zaman mutlu bir andaymış gibi çekilen ve sosyal medyaya servis edilen fotoğraflar aslında tam tersini anlatıyor bize.

İnsanlar yalnız ve yeterince mutlu değil.

Sanal hayat, 'olmaktan' çok 'görünmek' üzerine kurulu bir şeydir. Güçlü, güzel, mutlu, iyi görünmek, ama aslında öyle olmak de­ğil. Olmak ile görünmek arasında çok temel bir fark var.

Pikniğe gittiğinde de, aile yemeğinde de, bir arkadaşla kahve içerken de sanki hep yalnız ve hep başkalarının desteğine muhtaç insan. Fotoğraf çekildiği anda yaşadıkları ve hissettiği mutluluk ona yetmiyor.

O gün piknikte veya bir mekanda çok eğlenmiş olabilir, ama fotoğraflarını sosyal medyada kimse beğenmemişse veya az beğeni almış ise o gün yaşanan mutluluk sonrasında tam bir hayal kırıklığına dönüşebilir.

O fotoğraf sosyal medyada yayınlanacak ve sonra dakika başı bakılacak, kaç kişi beğendi, kimler beğendi, kimler neden beğenmedi, kim ne yazdı?

Bazı insanlar sırf beğenilme arzusu ile sosyalleşme çabası içinde. Samimiyetin olmadığı, gösteriş ve beğenilme arzusunun tavan yaptığı bir ruh hali ve neticede sağlıksız bir sosyal yaşam.

Sosyal medyanın olmadığı dönemlerde komşularımızın, arkadaş ve akrabalarımızın nerede, kimlerle neler yaptığını bilmezdik belki. Ama yaşanan her duygu ve her olay gerçek, samimi ve gösterişten uzaktı. O yüzden o anlara dair çekilen fotoğraflarımız olmasa da, kimse o anlara ait fotoğrafları görmese de biz o günleri hiç unutamadık.

Bazı anlar ve hisler vardır ki bunlar sadece size özel olmalı. O zaman bir anlamı ve değeri oluyor ve tabi ki unutulmuyor o anlar.

Kendi başına da olsa, sevdiği insanlarla da olsa yaşadığı bazı özel anlarını kendine saklayabilir insan. Neden başkalarının onay ve beğenisine ihtiyaç duyar ki?

Paylaşmak güzeldir evet, ama günümüz de bu abartılı paylaşımların gerçek amacı nedir?

Gerekli gereksiz yapılan bu fotoğraf paylaşımları ile diğer insanlara 'bakın ben mutluyum, her şey çok güzel, eşim, çocuklarım, torunlarım var, arkadaşlarım dostlarım var, arabam da var evim de var, yalnız da değilim' mesajı veriliyor belki de. Peki gerçekten durum böyle mi? Mutlu insanların davranış şekli midir tüm bunlar?

Ya fotoğraflar az beğenilmiş ise ne olacak? Ya beğenmeyen insanlar? Sizin mutluluğunuz sosyal medyadaki beğeni sayısına mı bağlı?

Gerçek anlamda mutlu olanlar neden başka insanların kendi hislerini onaylamasını veya beğenmesini bekler sürekli?

İnsanlar bu denli mutlularsa eğer bu mecraya zaman ayırmaya nasıl fırsat bulabiliyorlar ? Bu mecrayı kullanmak için sadece mutlu görünmek yeterli mi ? Her an değişen ruh halimizi başkalarıyla paylaşmak onaycı olmak mı yoksa yalnızlık mı?'

Bugün Türkiye'ye bak­tığımızda yılda milyonlarca kutu antidepresan satılıyor. Geçmiş yıllarda keza milyonlarca insan psiki­yatriste veya psikoloğa başvurmuş. Demek ki o kadar da mutlu değiliz, o kadar da iyi gitmiyor her şey, harika bir hayatımız yok.

Lütfen gerçeklikten, samimiyetten, insan olduğumuzu hatırlatan değerlerimizden vazgeçmeyelim. Ve en önemlisi de sosyal medyada beğeni yapmak ve yorum yazmak yerine gerçek hayatta insanlara dokunmaktan ve sevdiklerimizin yüzüne bakarak konuşmaktan vazgeçmeyelim.

Gerçek mutluluğa ulaşmak için; 1- Mutlu olmayı isteyin 2- Kendinize iyi bakın 3-Sağlıklı ilişkiler kurun ve bu ilişkileri sürdürün 4- Size keyif veren aktiviteler yapın 5- Sahip olduğunuz her şey hatta aldığınız her nefes için bile şükredin.

Mutlu olun, hep mutlu kalın, ama bunu her fırsatta insanlara ispat etme gayreti içine girmeyin.

Mutluluk ispat edilmez, yaşanır…