Emek, Erenköy ve 71 Evler mahalleleri ile şehrin ortasında kalan Küçük Sanayi Çarşısının sorununu kim çözecekse bir an evvel çözmeli.

71 Evler, Emek ve Erenköy Mahallesi sakinleri bu mezbelelikten bir an evvel kurtulmak istiyorlar.

Küçük Sanayi Burhan Sakallı'nın 2. Belediye Başkanlığı döneminde gündeme geldi.

Sakallı, mülk sahipleriyle toplantılar yaptı.

Kimse mağdur edilmeden Sanayi Çarşısına kazma vurulacaktı.

Mülk sahipleriyle anlaşamadan başkanlık süresi sona erdi.

* * *

AK Parti'den seçilmiş ve iki dönem başkanlık yapmış Sakallı, gönlünü Büyükşehir'e kaptırınca (!) Odunpazarı Belediye Başkanlığından da oldu.

Kazım Kurt ile AK Partinin adayı Nevzat Önder arasında geçen seçim yarışında AK Parti'de olan Odunpazarı Belediye Başkanlığı koltuğu CHP'ye geçti.

Kurt yarışı kazanarak koltuğa oturdu.

* * *

Seçim döneminde küçük sanayi çarşısının sorunu hakkında konuşan Kurt başkan seçilmesi halinde çözme sözü verdi.

Başkanlık koltuğuna oturdu küçük sanayi çarşını unutmadı.

'Sanayi çarşısını eninde kaldıracağım' sözü vermişti.

Sakallı gibi mülk sahipleriyle ve sanayi çarşısı esnaflarıyla toplantılar yaptı.

Plan-proje yaptırdı.

Ancak, 'Planların içi boş, birilerine rant mı sağlayacaklar?' dediler.

Bu söylentiler üzerine planların içi de dolduruldu.

* * *

Bu gelişmeler yaşanırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı küçük sanayi sitesinde 'Afet Riskli alan' ilan etti.

Bunun üzerine küçük sanayi çarşısında Odunpazarı Belediyesi'nde olan yetki bakanlığa geçti.

Bakanlık sorunun çözümü konusunda bir karınca boyu adım atmadı.

Kendisi adım atmadığı gibi Odunpazarı Belediyesi'ne de yetkiyi vermedi.

* * *

Bundan kim ya da kimler zarar gördü?

Elbette ki sanayi çarşısında mülkiyeti olanlar ve çevresinde kalan Erenköy, Emek ve 71 Evler mahallesi sakinleri.

Daha fazla beklemeye sabırlarının kalmadığını üzerine basa basa söylüyorlar.

Küçük sanayi çarşısında çıkmaza giren sorunun çözülmesi için Mart 2017'de Bakanlar Kurulu 'Afet Riskli alan' kararı verdi.

Bakanlar Kurulu Kararı ne demek, 30'a yakın bakanın imzası var. O bakanların içinden biri de Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı. Dolayısı ile sürüncemede kalan bu durum artık hükümetin projesi haline geldi.

* * *

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, küçük sanayi çarşısının 'afet riskli alan' içerine alınmasına rağmen yetkinin kendilerine verilmesini beklediklerini ancak yetkinin verilmediğini belirttiği açıklamasında şunları söylemişti:

'Yaptığımız çalışmalar sonucu hazırladığımız dosya incelendikten sonra yapılabilir, uygulanabilir. Biz, bunu yapalım dediler. Yaptığımız görüşmelere göre de Mart'ta Bakanlar Kurulu Kararı çıkacak, 15-20 gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı yetkiyi bize verecek, biz işe başlayacaktık. Böyle olmadı, yetki vermediler, referandum geçsin dediler. Referandum da geçti. Ancak hala bir sonuç yok.'

* * *

Sanayi Çarşısı ile birlikte Gündoğdu Mahallesi de bakanlar kurulu kararı ile 'Afet Riskli Alan' kapsamı içerisinde.

Kazım Kurt, Gündoğdu'da da 'Kentsel Dönüşüm' için düğmeye bastı.

Orada da sorunun çözümü konusunda yine 'karınca' büyüklüğü kadar adım atılmadı.

Evini satmak isteyenler satamıyor, başlarına çökecek evlerine tadilat yapmak istiyorlar yapamıyorlar.

* * *

Bu konuda Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, şöyle bir yorum yapıyor:

'Adalet ve Kalkınma Partisinde şöyle bir şey var. Siz bize belediye seçiminde oy vermediniz. Biz de sizi cezalandırırız. Böyle bir mantık var. Bu bazen başka yerlerde dillendirilen sözler. Eskişehir'de henüz böyle bir dillendirme olmadı ama bu tamamen bir ego işi. CHP'li belediye başkanı bunu yaparsa başarılı görülür. Biz bunu yaptırmayalım.'

Haklı değil mi?

Aynen de öyle oluyor.

Sorunun çözümü konusunda AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan ve partinin ileri gelen isimlerinden olan Nabi Avcı istese adeta kanayan yara haline gelen küçük sanayi çarşısı, Gündoğdu ve Erenköy mahallesindeki sorunlarının çözülmemesi mümkün değil.

* * *

Başkan Kazım Kurt'a, 'Karapınar, Gündoğdu ve küçük sanayi sitesi sorunu AK Parti Milletvekili Nabi Avcı istese çözülür mü?' diye sormuşlar.

Şöyle yanıt vermiş:

'Çözülür. İddia ile söylüyorum. Şu anda kişisel olarak pozisyonu nedir bilmiyorum. Ama bununla uğraştığımız zaman en yetkili oydu. AK partide de zaten şöyle bir gelenek var. Bir kentte bir şey yapılacaksa birinci sıradaki milletvekiline soruyorlar. Hele bir de Nabi Bey gibi bakanlık yapmış bir kişi varken bunun mutlaka kendisinden okey alınması gerektiğini defalarca duydum. Ama onlar kabul eder etmez bilemem. Ben bunu defalarca kulaklarımla duydum kendisine de defalarca gittim. Hiçbir sıkıntı yok çözeriz dediler. Mart 2017'de Bakanlar Kurulu 'Afet Riskli alan' ilan etti. 2017'den bu yana orada da hiçbir gelişme sağlanamadı. Defalarca yazı yazdım, defalarca gittim. Bizim projemizin uygun olduğunu, bizim projemizin iş yapar nitelikte göründüğünü söylemesine rağmen ne yazık ki yetkiyi bize vermediler. Vatandaş bunların umurunda değil. Somut olarak iddia ile söylüyorum. Kim ne derse desin aksini ispat edemez. En son sayın eski Kayseri Belediye Başkanı Özhaseki bakandı. Beni aştı, yukarıdan halledin dedi. Yukarısı Saray. '

* * *

Erken seçim olmaz normal prosedür işlerse seçimler 2023 yılının haziran ayında yapılacak. AK Parti'nin bu kez Eskişehir'de genel seçimlerindeki başarısı Erenköy, Gündoğdu ve küçük sanayi sitesi için atılacak adımlara bağlı.

Bu adımlar atılmazsa AK Parti'nin 2023 seçimlerinde Eskişehir'de bu defa 3 milletvekili çıkarabilmesi dahi zora girer.

* * * *

'VURULMAYACAĞIM' DİYENLER DE VURULDU

Uzun süredir aşılar geliyor, gelecek yok ertelendi, şu kadar doz aşı geldi derken incelemeler tamamlandı ve aşılama başta sağlık personeli olmak üzere 65 yaş üstüne başladı.

İlk aşıyı Sağlık Bakanı Fahrettin Kaya ve Bilim Kurulu üyeleri canlı yayında yaptırdı.

Bakanın ve bilim kurulu üyelerinin halkın gözü önünde aşıyı yaptırmaları bu aşıların güvenli olduğu konusunda halkın bakış açısında olumlu etki yaptı.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve televizyon programlarında; 'Ben Çin aşısı olmayacağım' diyenler, 'Ben sağlık çalışanayım, olmam gerekir' diye aşı oldular.

Çünkü başka çaremiz yok.

Ya aşıyı olup kendimizi koruyacağız, ya da yakalandığımız da kurtulmak için debeleneceğiz.

* * *

Şu anda bu Çin aşısını dünyada biz dahil üç ülke kullanıyor.

Faz üç çalışmalarında bir ülkede etki oranı 50,3 olarak açıklandı, başka bir ülkede 60,3 oldu, bizde ise 91,25 olarak açıklandı.

Arada çok farklı rakamlar olduğu için halkın gerçekten kafası karışık.

Daha sonra Çinli bu aşıyı üreten firma bir açıklama yaparak aşının güvenli olduğunu söyledi.

* * *

Bizde de acil kullanım izni verilerek aşılar kullanılmaya başlandı.

Şimdi bazı sağlık çalışanları bu aşılara karşı reaksiyon göstererek aşı yaptırmayacaklarını beyan ettiler.

Ben çevremdekilere 'eğer aşı sıram gelirse ben gönül rahatlığı ile yaptıracağım' demiştim.

Sıram geldiğinde bende olacağım.

Belki yan etkisi olabilir; çünkü bu aşı vücuda girdiğinde bir savaş olacak.

Ama ne olursa olsun koronaya yakalanmaktan daha iyi olacağını düşünüyorum.

* * *

Bu hastalığı atlatanları dinlediğimde müthiş bir korkuya kapıldım.

Hiç etkisi olmasa en azından koronaya yakalansak bile hafif atlatırız.

Bazı kesimler 'yok şunlara Avrupa'dan gelen aşılar vurduruldu' diye dedikodu mahiyetinde bir şeyler yayıyorlar.

Bence halkın kafasını karıştırmaya hiç gerek yok.

Bırakalım şu lanet olası koronadan bir an önce kurtulalım.

* * *

Bakın bir sürü esnaf iflas bayrağını çekmiş vaziyette.

Milyonlarca insanımız zaten işsizdi bu dönemde bunların üzerine milyonlar eklendi.

Halkın yarıdan fazlası geçim sıkıntısı çekiyor. Çocuklarımız nerdeyse bir yıldır okula gidemiyor. Sağlıkçılarımız bezgin, bitkin, yorgun. Büyük çoğunluğu bir travma yaşıyor.

Bırakalım bu dedikoduları. Halkımız artısını, eksisini iyi hesap edip bu aşıları vurdursunlar.

Sırf muhalefet edeceğim diye kimsenin bu mücadeleyi savsaklamasına müsaade edilmemesi lazım.

Çünkü ölen vatandaşlarımızın dini, milliyeti, mezhebi sorgulanmaz.

Onlar bu vatanın bireyleridir, bırakalım daha fazla ölüm olmasın.

Umudumuz ve beklentimiz diğer aşıların bir an önce gelmesi ve tüm halkın aşılanmasıdır.

2020 yılı kayıp bir yıl olarak hafızamıza kazındı.

Bari 2021 yılını kurtaralım da şu korona belası bitsin.

Yoksa yitik bir gençlik ileride ülkeye faydalı olamayacak.

En azından çocuklarımızın geleceği için aşılarımızı yaptıralım.

* * *

Siyasetçinin susanı tehlikelidir

Konuşan siyasetçi doğru adamdır. Konuşarak siyasette bir yerlere gelen insanlar faydalıdır. Çünkü onları konuşturan inandıkları dava, entelektüel birikimleri, tecrübe ettikleri hakikatleridir, yaptıkları hizmetleridir.

Susarak bir yerlere gelen, süklüm püklüm bir kenarda duran siyasetçiler yanlış insanlardır. Çünkü onlar, koltukları tutsun, yetki verenler de nemayı yutsun diye oradadır. Kim bilir ne gizli bağlantıları vardır?

* * *

Siyasetçi dediğin adam aleni olmalıdır, şeffaf olmalıdır. Yaşantısıyla, sözüyle, özüyle herkesin gözü önünde olmayı göz almıyorsa konumu ne olursa olsun o kişi siyasetçi değil, memurdur. Onların siyasetçi olduğunu düşünen de aldanmaya mahkûmdur.

Siyasetçinin kuru gürültü yapanını da övdüğümü sanmayın. Onlara zaten kimse makam mevki vermez, verse de üç günden fazla durmaz. O yüzden çevrenizde siyaset yapanlara bir bakın. Suskun, süklüm püklüm mü yoksa özü, sözü bir, diyeceğinden geri kalmayan, temsil ettiği kitle için aslan gibi kükreyen yapıya mı sahip?

* * *

Oğlu, kızı, hısım akrabası için koltukları meşgul eden uyanıklara da prim vermeyin. Kanun ve mevzuat müsaade ediyor diye başkanı olduğu oda, birlik vs. kurumlara çocuğunu işe yerleştirenleri sorgulayın. Çünkü gerçekten toplum hizmeti yapan insan, en yakınını en uzağında tutmayı bilen insandır.

* * *

KİBRİT ÇÖPÜNÜN HİKÂYESİ

Kibrit kutusundaki kibritler, toplumun içinde yaşayan insanlar gibidir. Hepsi birbirinin aynısı gibi görünseler de her biri farklıdır. İnsanın yaşamı gibi her bir kibrit önce yanar ve sonunda kül olup sönüverir ama etkileri farklı farklı olur. Kimi kibrit çöpü bir amaca hizmet etmek için yanar, kimi amaçsız tüketir ömrünü. Kimi yanarak zarar verir çevresine…

– Bazıları öyle incedir ki her an kırılacak, yanmaz diye düşünürsünüz ama en iyi de onlar yanar.

– Bazıları öyle kalındır ki yanınca hiç sönmeyecek diye düşünürsünüz ama alev bile almadan ucundaki kimyasal madde bir anda yanıp sönüverir.

– Kimileri düzgün değildir ama yine de eksiksiz görevini yerine getirir.

İlk yanan kibrit çöpleri hep en üstekilerdir.

– Binlerce kibrit çöpü bir ağaçtan çıkar da, bir kibrit çöpü yeter koca bir ormanı yakmaya

Islanmış bir kutuda yanabilecek kuru bir kibrit kalmamıştır artık… İnsan içinde yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemez, ister istemez etkilenir.

– Bazı kibrit çöpleri kutuda aykırı bir şekilde diğer yöne bakar ve kutu açıldığında ilk önce onlar fark edilir ve ilk önce onlar yanar.

– Bazı kibrit çöpleri birbirine yapışıktır. Biri yanınca diğeri de yanar.

– Bazı kibrit çöpleri de kendisiyle birlikte kutuyu da yakan kibrit çöpleridir. İçinde bulundukları toplumu da beraberinde yakarlar.

– Bazı kibrit çöplerinin ucunda yanıcı kimyasal maddesi yoktur. Çöp olmaktan öteye geçemez. Kutu içinde amaçsızca işe yaramadan öylece durur. Toplumun içerisinde amaçsız ve işe yaramadan yaşar giderler.

- - - - - - -

Kibrit çöpü karar vermez nasıl ve neden yanacağına, insan bulunduğu toplumda kendi yolunu çizebilir kader izin verdiği ölçüde…

(alıntı)

* * *