1970 ve 1980'li yıllarda Türk milli takımı ağır yenilgilere alışkın olduğu için 1-0 mağlubiyetlerde İstanbul basını 'şerefli mağlubiyet' diye manşet atardı. Bende hep yadırgardım. Oysa benim için şerefli mağlubiyet skora bağlı değildir. İngiltere'ye 8-0 yenildiğimizde de Mili Takımım şerefli idi. Sadece sahada güç dengeleri farklıydı. Benim için şerefsiz mağlubiyetler daha önceden sonucu belirlenmiş maçlardır.
O nedenle maçtan sonra sosyal medya yansıyan bazı taraftarlarımızın şerefimizle yenildik söylemleri bana göre doğru değildir. Hangi şartlarda olursa olsun ben mağlubiyetleri skora göre değerlendirmem. Şerefsiz futbol başka bir şey, sahaya karakterini yansıtmayıp mağlup olmak başka şeylerdir. Yenilmek futbolun doğasında vardır. Ağır mağlubiyetleri karaktersiz futbol belirler. Teknik direktörler veya takım kaptanları maça çıkmadan önce söyledikleri 'sahaya yüreğini ve karakteri koy' söylemi tam anlamı ile budur. Ben dün ikinci yarıda sahada gördüğüm mücadele bu idi. Bu sizi skor veya maddi olarak tatmin etmez ama vicdanınızı rahat ettirir. Sizler profesyonel futbolcularsınız. Elbette bu işi para için yapıyorsunuz. Ama paranızı zamanında alamazsanız da, kendiniz için oynamak sizin meslek ahlakınız ve futbol karakterinizi yansıtır. Eskişehirspor beklentilerinizi şu an için karşılayamamış olabilir. Ama sizler daha yolun başındasınız. Türk futboluna verebilecek şeyleriniz daha yeni başlıyor. Seneye bu takımda olun veya olmayın ama gittiğinizde vicdanınız rahat olsun. Çünkü vicdan denilen şey insanların bir ömür boyu yakasını bırakmıyor.
****
Yukarıdaki yazının konusundan yola çıkarak ikinci bölümünü neden kadroya alınmadığı üzerine bana sorular sorulan Mehmet Özcan'a ayıralım istedim. Sezon başında da anlaşılacağı üzere bazı futbolcularımız gitmek istemişlerdi. Tekrar geri geldiler. İstedikleri kulüpler olmamış olabilir. Belki isteyen kulüpler Eskişehirspor'un verebileceklerini verememiş olabilir. Ben olaya maddi olarak bakmıyorum. Eskişehirspor'da oynamak insanları manevi olarak da tatmin edebilir. Kaptan Sezgin bunun en iyi örneklerindendir. O nedenle futbolcular için önyargılı olmaya gerek yok.
Bugün Eskişehirspor forması ile mücadele eden, 3 sezon önce sahada agresif ve saldırgan olan takım geçen yılın ikinci yarısından beri sürekli düşüş içerisinde ve yürüyerek futbol oynuyordu. Bu nedenle eleştiri okları onlara dönmeye başlamıştı. Takımın gözbebeği ve en çok taliplisi olan Mehmet Özcan'da bile düşüş gözlemliyorduk. Çünkü Mehmet'i 2 yıldır isteyen kulüpler vardı. Eskişehirspor sezon başında gelen teklifleri beğenmedi ve şartlar oluşmadı. Bu zamanlama yanlış seçilince, bir zaman sonra kozlar futbolcunun eline geçiyor. Mehmet Özcan'ın sözleşme uzatmaması bu nedenledir. Bonservisi elinde olan Mehmet Özcan'ında pazarlık gücünü arttırır. 5 yıldır Eskişehirspor forması giyen Mehmet Özcan'ın sahadaki mücadelesi, saha dışındaki davranışları ile Eskişehirspor'a elinden geldiğince hizmet etmiştir. Bir sezonda tüm maçlarda görev alarak aslında kırılması çok güç bir istatistikte elde etmiştir. Alt ligde oynamamak istemesi kadar doğal bir şey yoktur. Kadroya alınmamasını normal karşılayabilirim ama taraftarın önüne atılması yanlıştır. Sezon sonuna kadar kadroda yer alıp hizmet etmek istiyorsa bu onun geçmişteki hizmetleri için hak ettiğini düşünüyorum. Zira efendiliği ve karakteri ile formasının hakkını veren bir futbolcumuzdu. Seneye nerede olur bilinmez ama bana göre Eskişehirspor formasını başarılı ile temsil etmiştir.
Küme düşmesi nerede ise garantilenen Eskişehirspor gelecek sezon alt ligde mücadele edecek. Daha Mehmet Özcan gibi sözleşmesi bitecek 12 futbolcumuz daha var. İşte asıl sezon sonu hep birlikte göreceğiz. Kimler gidecek, kimler kalacak, kimler son günü tekrar gelip imza atacak, bekleyip görelim.