'23 Haziran'da İstanbul'da yaşanan güzellik', ülkemizi yepyeni bir aşamaya getirdi.
Evet, 'Türkiye bir dönüm noktası yaşıyor…'
Çünkü 23 Haziran'da 'Çok güzel şeyler oldu…' ve İstanbul artık emin ellerde…
Onun için 24 Haziran'dan beri kamuoyunun dikkatleri İstanbul'u aştı artık. Bugünlerde kamuoyunda tartışılan konular şöyle özetlenebilir:
  • 'Demokrasi İttifakı korunmalı ve geliştirilmeli…'
  • 'Tek adam sistemi kaldırılmalı…'
  • 'Demokratik parlamenter sisteme geri dönülmeli…'
  • 'Yeni bir anayasa hazırlanmalı…'
*****
Kamuoyunda yapılan bu tartışmalar boşuna değil, çünkü çok önemli bir toplumsal gelişime dayanıyor.
O gelişimin özeti şu: 'Son yerel seçimlerden sonra Türkiye nüfusunun yüzde 60'tan fazlasının yaşadığı büyük kentlerin belediye yönetimleri CHP ve diğer muhalif partilere geçmiş durumda…'
Bu durum. RTE/ AKP/ MHP İttifakına dayalı Tek adam sisteminin 'topal ördek' konumuna düştüğünün açık göstergesidir…
Evet, Türkiye'ye uyarlanmak istenilen 'Tek adam sistemi', toplumumuzun Cumhuriyet ve demokrasi değerlerine dayalı dokusuna uymamıştır…
Bu doku uyuşmazlığının bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.
*****
Çözüm için AKP/ MHP ve özellikle RTE'den 'değişim beklemek'; akla, bilime ve demokrasiye aykırı kupkuru bir hayaldir…
Çözüm, RTE/ AKP/ MHP İttifakının bölünüp parçalanmasında da değil, demokrasi güçlerinin bütünleşmesindedir…
Çözüme giden güncel görev ise; 'Yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi ve güçlendirilmesidir…'
BELEDİYELER DEMOKRASİNİN BEŞİĞİDİR
Çağdaş demokrasi öğretisinde 'Katılımcılık ve çoğulculuk' demokrasinin temel ilkeleri olarak kabul ediliyor ve bu bağlamda 'Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir…' deniliyor.
Çağdaş yönetim bilimi verileri 'Yerinden yönetim uygulamalarının daha işlevsel ve verimli olduğunu' ortaya koyuyor.
Türkiye'nin de taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme 'Yerel yönetimlerin yetki ve görevlerinin artırılmasını' gerektiriyor.
Uygulamada gelişmiş ülkelerdeki toplumsal yaşam içinde yerel yönetimlerin ağırlıkları giderek artıyor.
Türkiye'de son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve yaşam pratiğinin sonucu olarak, 'Belediyeler' yerel yönetim alanının temel unsuru durumuna gelmiştir.
Son yıllarda çağdaş toplumsal yaşamda ciddi sorunların yaşanmakta olduğu Türkiye'de gerek evrensel hukuk kuralları, gerekse ülkemizin özgün koşulları 'Belediyelerin yetki ve görevlerinin artırılmasını' adeta dayatıyor.
DEMOKRATİK BELEDİYECİLİĞİN TEMELİ 'KATILIMCILIK'TIR
'Demokratik Belediyecilik' deyince akla gelen ilkeler şöyle sıralanabilir: 'Katılımcılık, çoğulculuk, açıklık, bilimin rehberliği, sanatın güzelliği, hizmette kalite, toplum yararının önceliği, uygulanabilir ve sürdürülebilir projeler, kültür ve doğa varlıklarının korunması ve geliştirilmesi, planlı kentleşme vb.…'
Demokratik belediyeciliğin temelini oluşturan 'Katılımcılık' ise: 'Kamu politikalarını yönlendiren karar ve yönetim süreçlerine yurttaşların doğrudan ya da dolaylı bir biçimde katılmalarının sağlanması…'
Belediye yönetimlerindeki 'açıklık' ilkesi ve çalışmalardaki 'kalite' ölçütü, katılımcılığın temel ön koşullarıdır.
Katılımcı düzenlemelerin 'kurumlaşması' ve 'uygulanabilir/ sürdürülebilir' olması çok önemlidir.
Belediyelerde demokratik katılımcılık ilkesinin yerleştirilmesi ve geliştirilmesi, merkezi siyasal sistemi doğrudan etkileyecek bir unsurdur.
Onun için 'baskıcı merkezi sistemler, yerel yönetimlerin demokratikleşmesini ve dolayısıyla güçlenmesini' istemezler…
Türkiye'de belediyelerde, birçok yasal düzenlemeye ve siyasal söylemlere rağmen, 'katılımcılık ilkesinin gerektiği gibi uygulanmadığı' acı bir toplumsal gerçekliğimizdir.
Bilindiği gibi ülkemiz belediyelerinde 'Başkanlık sistemi' ağırlıktadır ve halkın katılım kanalları çok kısıtlıdır.
Mevcut belediye sistemimizde yasal anlamda halkın tek katılım kanalı 'belediye meclisi'dir.
Ancak belediye meclisi listelerinin siyasal partilerce 'partizanca hazırlanması', seçilen üyelerin 'uzmanlık' ve 'temsil yeterliliği' gibi özelliklerinin yetersiz olması gibi nedenlerle, katılımcılık ilkesi havada kalmaktadır…
Ayrıca, belediye meclisindeki 'siyasal polemikler', çoğu zaman kentin zararına olan kararlar verilmesine neden olmaktadır.
Son yıllarda AB uyum yasaları kapsamında belediye sistemimize bazı yasa ve yönetmeliklerle eklenen 'Kent Konseyleri' ise ne yazık ki 'baştan savma/ gösteriş' biçiminde uygulandığı için katılım işlevi görememektedirler…
Kent konseyleri bünyesinde oluşturulan meclislerde partizan ölçütlerin önde tutulması ve bu meclislerin siyasal propaganda amaçlı kullanılması, ne yazık ki konunun özünü boşaltmaktadır...
Son yıllarda belediyelerde yaygınlaşan 'Ortak Akıl/ Arama Konferansları' ise akademik hedeflerinden saptırılmakta; 'Belediye başkanlarının projelerini katılımcılara onaylatan toplantılar…' biçimine dönüşmektedir.
Sözün özü, belediyelerimizde yaşama geçirilecek 'katılımcılığın' popüler söylemlerde kalmaması, 'kurumlaşması' çok önemlidir.
Bu konuda başta CHP'li belediyeler olmak üzere, demokrasiden yana tüm belediyelere önemli görevler düşmektedir.
Katılımcılık kanallarını güçlendirecek uygulamaların örnekleri gelişmiş demokratik ülkelerde ve ülkemizdeki bazı dönemsel uygulamalarda mevcuttur.
Akla gelen ilk örnek uygulama, 'İlgili meslek örgütlerine ve akademik kuruluşlara katılım yollarının açılması…' olabilir.
İvedilikle yaşama geçirilmesi gereken bir tutum da 'Belediye başkanlarının, meclis üyelerinin ve çalışanlarının kendilerini partizanlıktan arındırmaları ve siyasal polemiklerden uzak kalmalarıdır…'
*****
GELECEK GENÇLERLE DAHA GÜZEL OLACAK!
Geçtiğimiz hafta sonu ailecek katıldığımız İstanbul'daki mezuniyet töreninde, torunumuz Ekinsu ELVERDİ, Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü' nü 'bölüm birincisi' olarak bitirdi.
Mutluluğumuz ve umutlarımız yoğunlaştı…
Evet, 'Gençlik gelecek ve gelecek çok daha güzel olacak!'
*****
SİVAS'I UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
Sivas'ta yanan yürekler devam ediyor…
Eskişehir Demokrasi Güçleri, 2 Temmuz Salı günü (bugün), saat 12.00'de, Adalar Migros Önünde buluşuyor.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…