Geçtiğimiz hafta sonu, yerel gazetelerde bir haber yer aldı...
AKP İl Başkanı Zihni Çalışkan Ankara'da Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ı ziyaret etmiş ve Eskişehir'de 3 milyon metrekarelik yeni sanayi alanı hakkında Bakan'a bilgi vermişti...
Ancak haberin içeriğinde sanayi alanı ile ilgili başka bir ayrıntı bulunmuyordu...
Hal böyle olunca, yeni sanayi alanının nerede olduğu merak uyandırmıştı...
Önceki gün yapılan Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde ise,
Meclis üyesi Nihat Çuhadar gündem dışı söz alıp, şöyle bir açıklama yaptı...
'Türkiye genelinde TÜDER diye örgütlenen yüzey kaplama işlerini yapan imalatçılar var.
Bunların atıkları tamamen siyanür ve kron.
Bunlar belirli bir yerde bu işi yapmak için toparlanma kararı alıyorlar.
Bilecik'i uygun görüyorlar.
Ancak Bilecik'te itiraz ediliyor, siyanür toprak altından Marmara Denizi'ne gider, sakıncalı olur diyorlar.
Bunlar da yatırım için Eskişehir'i seçiyorlar.
Eskişehir'de de Organize Sanayi Bölgesi'nin arkasında, Alpu yolu üzerinde, Sevinç köyüne yakın.
Ankara'dan 3 bin dönümlük yer tahsis ediliyor buraya.
Tahsis edildiği zaman bunların atıkları toprak altına girecek.
Bu kentimiz için, oradaki tarım yapan insanlarımız için çok sakıncalı, tehlikeli bir durum.
Bu konuya müsaade edilmiş ve arsalar metrekaresi 48 liradan satışa sunulmuş.
Bu hepimizi ilgilendiren bir konu olduğu için duyarlı olmamız ve daha fazla gelişmeden müdahale etmemiz gerektiğine inanıyorum.'
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ise,
Konuyla yakından ilgileneceğini belirtiyor,
'Ancak biliyorsunuz biz belediye olarak OSB'ye karışamıyoruz ancak yine inceleteceğim' şeklinde cevap veriyor...
**********************
Zihni Çalışkan'ın Bakan'a söz ettiği sanayi alanı ile Nihat Çuhadar'ın söz ettiği arazilerin aynı olup olmadığını bilmiyorum...
Ama haberi okur okumaz benim aklıma bu geldi...
Biliyorsunuz geçtiğimiz yıl Marmara Denizinde büyük bir felaket yaşandı...
Musilaj...
Haberlerde de olsa, gördüğümüz manzara içler acısıydı...
Ve o felaketin en büyük sorumlusu denize bırakılan zehirli atıklardı...
Ayrıntıları birkaç güne kadar belli olacaktır ancak sanıyorum, Marmara Denizinde yaşanan bu felaketin ardından büyük çoğunluğu Marmara Bölgesinde bulunan yüzey kaplama işi yapan firmalara yasak getirilmiş olmalı ki, kendilerine zehirleyecek yeni topraklar arıyorlar...
Önce Bilecik'e gidiyorlar,
Bilecik kabul etmeyince de Eskişehir'e geliyorlar...
Bir Whatsapp paylaşımında projeden şöyle söz ediliyor;
'Yüzey işlem sektöründe dünyaya örnek olacak İhtisas OSB'mizi kurabilmek için ilk adımımızı attık...'
Sizce de ilginç bir ifade değil mi?
**********************
Şimdi şu sorular cevap bekliyor...

Söz konusu arazi, OSB içinde mi değil mi?
Bu sektöre arazi tahsisi OSB tarafından mı yapıldı?
Bu tahsis OSB tarafından yapıldı ise, sektörün yaratacağı çevre felaketi göz önünde tutuldu mu?
Arazinin Porsuk Havzasına yakın oluşu nedeniyle,
Koskoca Marmara Denizini kaplayan zehirli atıklar, Porsuk'u mahvetmez mi?
Sorular...
Sorular...
Bu soruların şu an muhatabı OSB Başkanlığı ya da onların kontrolünde değil ise Bakanlık...
Kömürlü termik santral,
Derken kömür madeni,
İhtisas OSB ardından URAYSİM...
Şimdi de bu...
Alpu Ovası ne bitmez çilen varmış senin...
**********************
TÜDER'in açılımı internette şöyle;
Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği...
Karşıdan bakınca gayet güzel geliyor insana...
Şayet verilen bilgiler doğruysa, bu sektörün atıkları tamamen siyanür ve kron...
Siyanürü hepimiz biliyoruz...
Ancak en azından benim, 'kron' maddesinin ne olduğu hakkında hiçbir bilgim yoktu...
Ancak artık bilgiye ulaşmak kolay...
Kron dişçilikte, kanal tedavisinde, diş kaplamada çok kullanılan bir madde imiş...
O nedenle de insan sağlığı için ne kadar zararlı olup olmadığını bilmiyorum...
Ancak,
Sektörün önce Marmara kıyılarından, sonra da Bilecik'ten geri çevrilmesinin önemli bir nedeni olmalı...
Bu iki örnek bile,
Bu gelişmenin pek de hayra alamet olmadığını anlamaya yetiyor...
Ha bir de,
Böyle gizli kapaklı yürütülmesi,
Eskişehir kamuoyunun her şey olup bittikten sonra haberinin olması,
İnsanın içindeki kuşku bulutlarını çoğaltıyor...
Zaten hayırlı bir iş olsaydı,
Davul zurnayla açıklarlardı...