Anadolu Üniversitesi'nde çalışan bazı okurlarım; sınav görevine gitmedikleri halde bunun parasını alan personellerle ilgili şikayetlerini dile getirdi. Okurlarım bu konuyla ilgili şunları söylediler; 'Anadolu Üniversitesi'nde 657 hariç, 696 sayılı KHK ile taşerondan kadroya gecen 4 tip personel var. Bunlar; 'Temizlik, Güvenlik, Destek ve Büro' personelleri. Ayrıca birde 4857'ye tabi eski işçi personel var. Atölyelerde calışan destek personeli Hak-İş'e bağli Medya-İş Sendikasındaydılar. Ancak yüzlerini bile görmedikleri, sorunları ile ilgilenmeyen bu sendikadan ayrılıp başka sendikaya geçmek istediler. Çok üye kaybeden Medya-İş Sendikası yöneticiler apar topar bu arkadaşların yanına gelip, 'Yönetimle görüşüp sizi sınav görevine göndereceğiz. Sakın sendikadan istifa etmeyin' demiş. Bir önceki sınavda üç kişiye sınava gitmedikleri halde Eskisehir'de gorevli gosterip imza attırıp sınav parasi yatırdılar. Eskişehir'de bu görevin imzaları ve evrakları da diğer iller gibi pazar günü kapatılıp teslim edilmek üzere hazırlanır. Bu arkadaşlara Pazartesi günü imza attırıldı. Bu 3 kişi; 'işte bizim işimizi sendika yaptırdı. Siz de çıkmayın. İstifa etmeyin' diye diğer arkadaşlara gösteri yaptılar. İşçi, memur herkes ayaklandı. Bu olayı yönetime şikayet ettiler. İşçilerin üye olduğu diğer sendika da şikayette bulunmuş. Ancak yanıt alamamışlar. 18-19 Ocak tarihlerinde bir AÖF sınavı daha oldu. Yine Eskisehir'de görev alan bir kişi pazar günü AÖF binasındaki 102 nolu odaya imza atmaya gittiğinde listede atölyede çalışan ancak sınavda görev almayan bir arkadaşının da ismini görüyor. (Listeler harf sırasına göre yapılıyor. Örneği İ harfi. İkisinin de adı da İsmail imiş) Ve onu arıyor. 'Senin ismin var gel' diye. O kişi 'ben görev yapmadım. Ama geleyim' diyor. O da başkasının ismini görüyor. Bu şekilde 5-6 kişi listede isim görüp, birbirlerine haber veriyor. Ama o listeyi göstermek yasakmış. Ancak orada görev yapan personeller acemi olduğu için haberi olan ve sınavda görev yapmayan personeller imzalarını atmış. Medya-İş Sendikası yetkilileri istifa eden işçi arkadaşları cep telefonuyla arayıp; 'Bakın işte biz dedik. Size de sınav görevi çıkartalım geri gelin' demiş. Üniversite de bu olay giderek büyüyor. Olayın üstü kapatılması için atöylelerde çalışan destek grubu işçi personelinin tamamına sınava gitmeden imza attırılıyor. Sınav ücretleri yatırılıyor. Bir bilim yuvasında böyle bir usulsüzlük nasıl olur? Sınav görevi yapmadan haksız şekilde sınav parası alan personeller bunun vicdan azabını hiç duymuyor mu? Allah'tan hiç mi korkmuyorlar? Devletin parasını 'sendikadan istifa etmesinler' diye bazı personellere haksız şekilde dağıtanlardan bunun hesabı sorulmalı.' Okurlarımın anlattıklarını dinledikçe 'bu olacak iş değil' diye kızdım. AÖF'de son yaşanan olay gösterdi ki; artık sendikalar üyelerini tutabilmek için devletin kasasından rüşvet de vermeye başlamış. Bugün birileri kendi saltanatları için devletin tüm ayarlarını bozdu. Ama bilmiyorlar mı? 'Ayarlarını bozdukları kantar bir gün onları da tartacak.'
--------------------------------------------------
YUNUS EMRE'NİN SEVGİ DİLİYLE SORUNU ÇÖZÜN

Bakanlık Müfettişleri, 'kurul toplantısında öğretmenlere hakaret ettiği' iddiasıyla Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Kerim Erzincanlı'yı soruşturmak için Eskişehir'e geldi.

MÜDÜR İNTİKAM ALIYOR
Soruşturma çalışmaları devam ediyor. Müfettişler 'depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Ağustos 2017'de boşaltılması gereken Makine Bölümü binasında eğitim yapıldığını tespit etti. Buranın derhal boşaltılmasını istedi. Bundan dolayı Makine Bölümünde eğitim gören 286 öğrenci ikinci yarıda Gökmeydan Mahallesi'nde bulunan Turgut Reis Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nde eğitim görmek zorunda kalacak. Bu öğrenciler ulaşımda büyük sıkıntı yaşayacak. Bu öğrencilerin diplomalarında hangi okulun adı yazacak? Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nden 32 Makine bölümü öğretmeni de bu okula gidecek. Öğretmenlerin Turgut Reis'e gitmek ile ilgili sıkıntıları yok. Onlar, bu işin 6 aylığına okul içinde halledilmesini istiyor. Bunun için önerilerde bulunuyorlar. İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt'ta onların bu isteğine olumlu bakıyor. Okula gidip öğretmenlerle görüşmüş. Ancak nedense Okul Müdürü Kerim Erzincanlı okul içerisinde bu işin çözülmesini istemiyor. Çünkü kendisini Bakanlık Müfettişine şikayet ettikleri için bu öğretmenlerden intikam almak istiyor. Erzincanlı'nın bu konuda 'öğrenci odaklı düşünmesi' gerekmiyor mi? Bir okul müdürü kendi öğrenci ve öğretmenlerini 'güle-oynaya' başka liseye gönderir mi?

HAKAN CIRIT MASAYA
YUMRUĞUNU VURMALI
Öğretmenler 'konferans salonuna geçiçi olarak taşınalım' önerisinde bulunmuş. Erzincanlı; 'Konferans salonunda bazı kolonlar kesildi. Burası da depreme dayanıksız' demiş. Buraya geçmelerine izin vermemiş. Bu salon depreme dayanıksızsa neden açık? Erzincanlı; 'Bu binanın çürük olduğunu Bakanlık Müfettişlerine siz söylediniz. Başınızın çaresine bakın. Size bir kazma bile vermem' diye öğretmenleri terslemiş. Okulun 'ana binası da depreme dayanıksız olduğu için' boşaltıldı. Ancak geçtiğimiz yıl bu çürük yapıda çocuklara tekvando kursları düzenlenmiş. Çürük binada bulunan makineler ne olacak? Onlar da Turgut Reis'e gidecek mi? Bu makinelerin en hafifinin altı ton olduğu söyleniliyor. Bugün çoğu fabrikalarda bulunmayan CNC Makinesi çürümeye mi terk edilecek? Bu bina yıkılırsa, makineler göçük altında kalmayacak mı? Makine Bölümü öğretmenlerinin tamamı Turgut Reis'e gidecek. Peki bu makinelerin bakımını kim yapacak? Hakan Cırıt çocukların ikinci yarıda mağdur olmaması için masaya yumruğunu vurmalıdır. Bu işin okul içerisinde çözülmesini sağlamalıdır.

SORUNU ÇÖZÜN
Yunus Emre Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nin toplam arazisi 36 bin metrekare. Bunun 4 bin 80 metrekaresi Odunpazarı Belediyesi'ne, 700 metrekaresi de Büyükşehir Belediyesi'ne ait. Özellikle 'Odunpazarı Belediyesi ile sorun çözülemediği için bu okul yıkılıp, yeniden' yapılamıyor. Ara eleman açığının fazla olduğu ülkemizde bu meslek lisesi bir an önce yerinde yıkılıp, yapılmalı. AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Harun Karacan, Nabi Avcı, Emine Nur Günay ile Yılmaz Büyükerşen ve Kazım Kurt bu konuyla ilgili görüşme yapmalıdır. Yunus Emre'nin 'sevgi dili ve hoşgörüsüyle' kangrene dönen bu sorunun çözülmesini sağlamalılar...
--------------------------------------------------
SEÇİLİRSE TARİH YAZMIŞ OLACAK

CHP İl Başkan Adayı Ali Ünal, seçim çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Özellikle sosyal medyayı iyi kullanması dikkat çekiyor. Ünal, İsmet İnönü Caddesi'ndeki dedikoducu kadın heykellerini de konuşturmuş. Onlara; 'Bence de Ali Ünal' dedirtmiş. 'Geç Değil Genç Olsun' sloganı da son derece etkili. Atalarımız 'Erken kalkan yol alır' demiş. Bu işe erken soyunan Ali Ünal bir hayli yol aldı. Tüm ilçeleri gezdi. Tüm delegeye ulaştı. Partinin aksaçlılarını ziyaret edip, onların desteğini aldı. Gerçekten 'sempatik bir kişiliği olan' Ali Ünal; babasından dolayı (Zeki Ünal) çocukluğu hep siyasetin içinde geçti. Hiçbir başkanın, hiçbir grubun adamı olmayan Ünal İl Başkanı seçilmesi halinde Eskişehir'de tarih yazmış olacak...
--------------------------------------------------

NOSTALJİ:

BEŞ BAŞKAN BİR ARADA

Yıl 1995. Yer Eskişehir Atatürk Stadyumu. 25 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta Eskişehirspor'un eski kulüp başkanları merhum Sezai Aksoy, merhum Aziz Bolel, merhum Celal Sölpük, Aydın Begiter ve Yılmaz Sezer bir aradalar.

EN BAŞARILISI SÖLPÜK'TÜ
Başkanların arka sıralarında ise ES ES'in eski kaptanları Mehmet Dülger (Agop), Fethi Heper, Eskişehirspor'un kurucularından CHP eski Milletvekili merhum Niyazi Onal, Aytaç Çınar yer alıyor. Fotoğrafta dönemin Tepebaşı Belediye Başkanı Orhan Soydaş, dönemin TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Mithat Yüzügüllü, Eskrimci İbrahim Kahya, Avukat Aydın Güngör, Mimar Birol Azdiken'de görülüyor. Aziz Bolel ES ES'in kurucu başkanıydı. 1965-1966 yılları arasında başkanlık yaptı. Takımı ikinci ligde şampiyon yapıp, 1. Lige çıkardı. (Bugünün Süper Ligi), Bolel'den sonra Murat İnce Başkan oldu. 1966-1970 yılları arasındaki İnce döneminde Eskişehirspor bir Başbakanlık Kupası aldı. 1970 yılında Celal Sölpük Başkan oldu. Sölpük'ün 6 yıllık başkanlık döneminde bir Türkiye Kupası, bir Cumhurbaşkanlığı Kupası, bir Başbakanlık Kupası kazanıldı. Bu dönemde kılpayı lig şampiyonlukları kaçırıldı. Kazanılan kupalara bakıldığında Sölpük Eskişehirspor tarihinin en başarılı Başkanıdır.

EN SON BÜYÜK KUPA BEGİTER DÖNEMİNDE
Yılmaz Sezer 1981-1984 yılları arasında başkanlık yaptı. O'nun döneminde Eskişehirspor 2. Lige düştü. Yine onun döneminde (1984'te) tekrar şampiyon olup, 1. Lige çıktı. 1984-1989 yılları arasında Eskişehir Belediye Başkanı olan (Eskişehir o yıllarda Büyükşehir değildi) merhum Sezai Aksoy 1985-1986 yılları arasında Eskişehirspor Başkanlığı yaptı. Eskişehirspor'un 1965'te kurucuları arasında yer alan Aydın Begiter, 1985-1990 ve 1999-2000 yılları arasında Eskişehirspor Başkanlığı yaptı. O'nun döneminde 1987 yılında Başbakanlık kupası kazanıldı. Eskişehirspor 1987'den bugüne 33 yıldır büyük bir kupa kazanamıyor.
--------------------------------------------------
FIKRA:
YARIM SAATTİR TOP GELMİYOR
Maçta deli gibi sis var, göz gözü görmüyor.5-10 dakika sonra hakem maçı tatil etti. Soyunma odasına gittik. Üstümüzü değiştirdik. Stattan çıkacağız kalecimiz ortalarda yok. Sahaya geri döndüm bir de ne göreyim? Kalecimiz direkler arasında volta atarak kendi kendine söyleniyor 'Ulan bizimkiler ne bastırdı haa yarım saattir top gelmiyor bizim kaleye?' diye